1, 2, 3, 4, 5... Sayı saymayı öğretmiyoruz. Bunlar, 2008’in ikinci yarısından itibaren bugüne kadar açılan paketlerin numarası. Geçen hafta 5. ekonomik paket de uygulamaya sokuldu. Her paket heyecan vericidir. İçinden ne çıkacak diye meraklanırsınız. 5. paketin son olmadığını, daha çok paketin bizi beklediğini bilerek, şu basit gerçeği hatırlatalım. Liderliğin en önemli vasıflarından biri; uzağı görmek ve ona göre tedbir alabilmektir. Krizin vereceği tahribat, erken fark edilseydi, ateş bacayı sarmadan en az hasarla atlatılabilirdi. Tıpkı yangın misali. Hükümet ise, tam tersi bir yol izledi ve krizi küçümsedi. Krizin ilk hissedildiği 2007 yılının sonunda tehlikeyi fark edenlerin “Tedbir alın, paket hazırlayın” uyarıları, “Paket açıldı, farkında değiller” diye alaya alındı. Şimdi her tarafı alevler sarmışken, bölük pörçük paketlerle yangın söndürülmeye çalışılıyor. İki hatanın altını çizelim. Birincisi krizin boyutlarının algılanmasında geç kalınmış, zaman kaybedilmiş olması; ikincisi ise, paketlerin bir bütünlük halinde bir defada ve aynı anda yürürlüğe konulmamış olmasıdır.
Krizi doğuran temel sebep iç ve dış talebin daralmasıdır. Talep niye daraldı? Çünkü, insanlar mal ve hizmet satın almaktan kaçıyor, likit kalmayı tercih ediyor. Bunun sebepleri ise işini kaybetme korkusu ve fiyatların daha da düşeceği beklentisidir. İşten atılma endişesi de, fiyatların düşeceği beklentisi de biraz da psikolojiktir. Krizin aşılması için bu psikolojik atmosferin dağılması ve beklentilerin kırılması gerekir. Bunun için parça parça değil şok tedbirlere ihtiyaç vardı. 5. paketi bu çerçevede değerlendirirsek, krize etkisinin sınırlı olacağını söyleyebiliriz. Pakette özetle şunlar yer alıyor. Üç ay süreyle bağımsız bölüm şeklindeki işyeri, mobilya, bilgisayar, büro ve sanayi iş makineleri satışından alınan yüzde 18 Katma Değer Vergisi, yüzde 8’e indirildi. Gayrimenkul alım satımında alıcı ve satıcının herbirinden binde 15 oranında alınan tapu harcı, binde 5’e düşürüldü.
Vergi ve harçların düşürülmesi ile bilgisayar satışlarının artması, mobilya stoklarının eritilmesi, gayrimenkul piyasasının hareketlenmesi umut ediliyor. Otomotiv sektöründe bunu gözlemledik, başarılı oldu. Sırada turizm ve tekstilciler kendileri için de paket hazırlanmasını bekliyor. Özü itibariyle paket denen şey devletin bir kısım vergi gelirlerinden vazgeçmesi, diğer taraftan harcamalarını arttırmasıdır. Tabi her açılan paketin bütçeye bir maliyeti var. Bugüne kadar açılan beş paketin maliyeti 36,4 milyar TL’dir. Bu, bütçeye yeni bir yüktür. Esasında artık bir bütçeden bahsetmek yanlış olur. Zira 2009 yılı bütçesi 2 ayda çökmüş vaziyettedir. 2009 yılında tahmini açık 10,3 milyar lira öngörülmüştü. İlk iki ayda yani Ocak ve Şubat’ta bu rakama ulaşıldı. Geçen yılın iki ayında 496 milyon fazla veren Merkezi Yönetim Bütçesi bu yılın aynı döneminde 10 milyar 359 milyon açık verdi. Vergi gelirleri azalmış, harcamalar artmış. Uygulamaya konulan paketler bütçe açığını daha da büyütecektir. En iyimser tahminler 50 milyarı aşar diyor. Yani öngörülenin 5 katı. Öte yandan Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı verilere göre, Aralık 2009 itibariyle işsiz sayısı 3 milyon 274 bin kişiye çıktığı anlaşılmıştır. Hatırlanacağı üzere en son açıklanan işsiz sayısı 3 milyondu. Demek ki 274 bin kişi daha işsizler ordusuna katılmış. Terazinin bir kefesinde tahminleri alt üst eden bütçe açığı, diğer kefesinde çığ gibi büyüyen işsizler ordusu. Çare tabiî ki bütçe açığı verme pahasına işsizliği azaltıcı tedbirlere devam etmek. Peki bütçe açığı nasıl karşılanacak? Kimse sihirbaz olmadığına göre, para basmayı saymazsak ki ayrı bir yazı konusudur, kısa vadede tek çözüm borçlanmaktan geçiyor. Temenni edelim kamunun finansman ihtiyacı faizleri yükseltmesin. Hep vurguladığımız gibi faiz en acımasız ve en adaletsiz sömürü aracıdır. Orta ve uzun vadede bu illetten kurtulmak için yapısal reformlar gerçekleştirilmelidir. Öncelikle kayıtdışılığa son verecek ve herkesi malî gücüne göre vergilendirecek bir düzen kurulmalıdır.
06.04.2009
E-Posta:
[email protected]
|