Çalışmak istediği halde iş bulamayana işsiz denir. İş; aş, sağlık, özgürlük demektir. Kısaca hayatın tâ kendisidir. İşsiz insan muhtaçtır, açtır, ruhen sakattır. Karakteri bozulur, hayalleri yıkılır, umutları söner. Çoluk çocuğunun istekleri karşısında ezilir, çevresi tarafından dışlanır. Alacaklılar kapıya dayanır, hakarete uğrar. Bir süre sonra toplumun huzurunu bozacak canlı bombaya dönüşür.
Bu sebeple ekonominin temel amacı ve fonksiyonu iş üretmek olmalıdır. Enflasyon, büyüme, faiz ve benzeri makro ekonomik göstergeler ne kadar parlak ne kadar yaldızlı olursa olsun, eğer insanların karnı açsa hepsi lâf-ü güzaftır. Altı yıldır tek başına iktidarda bulunanlar sürekli bu göstergelerle övünerek pembe tablolar çizdi. Bu tablolarda kara bir leke olarak yer alan işsizlik ciddiye alınmadı.
Kriz bütün şiddetiyle ABD’den kalkıp sınırlarımıza yaklaşırken bile tehlikenin farkına varılmadı, paket hazırlayın uyarılarına “Paket açıldı, farkında değiller” diye alaylı cevaplar verildi. Geçen hafta Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) açıkladığı rakamlar, işsizlik sayısında görülen patlamayı gözler önüne serdi. Bir yılda 645 bin kişi işsizler ordusuna katılmış. Katılımın büyük bir kısmı son üç ay içinde gerçekleşmiş. İşsiz sayısı 3 milyona dayanmış. İş bulmaktan umudunu kesenlerle birlikte bu sayı 5 milyon olarak hesaplanmalıdır. Türkiye % 12,3 işsizlik oranıyla dünyada 4. sıraya yükseldi. Ekim ayında ise 6. sıradaydı. İki basamak yukarı tırmandık. Sebep olanları kutlarız! Ciddî tedbirler alınmazsa yakın bir zamanda şampiyonluk kürsüsüne çıkacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Yılın son 3 ayında görülen eğilim, gidişatın bu yönde olduğuna işaret ediyor.
Bu durum krizi de körüklemektedir. Zira krizin sebeplerinden biri de talep daralmasıdır. İşsiz kişi harcamasını minimum seviyeye indirdiğinden toplam talep düşecek kriz daha da derinleşecektir. Çalışan insan, vergi ve sigorta primi ödeyerek devlet bütçesine katkıda bulunur. İşsiz, bırakın katkıyı devlete yük olur.
Sosyal patlamaların önlenmesi, krizin aşılması ve devletin gelir kaybına uğramaması için işsizliğe çare olacak kapsamlı paketler hazırlanmalıdır. Her şeyden önce zihniyet değişmeli, bir elle destek verirken diğer elle köstek olunmamalıdır. Meselâ, "Kısa Çalışma Ödeneği” adı altında çalışma süresini azaltan işyerlerindeki işçilere, İşsizlik Sigorta Fonundan ödeme yapılması öngörülmüş, ancak öyle şartlar ileri sürülmüş ki sistem işlemez hale gelmiştir.
Hazırlanacak paketin bütçe açığını büyütmesi kaçınılmazdır. Ocak ayı bütçe açığının rekor düzeyde olması cesur tedbirler alınmasına bir engel teşkil etmekte ise de malî disiplinden taviz vermek, yangının bacayı sarmasından iyidir.
Bütçe açığının artmasından korkuluyorsa bir yol daha denenebilir. Emisyon yani para basmak. Bilindiği gibi para basmak enflasyonu azdırır, dengeleri alt üst eder. Doğrudur. Yalnız ekonominin durgunluğa girmesiyle enflasyonda bir düşüş eğilimi hissedilmektedir. Hesabı, kitabı iyi yapılırsa bu inişten istifade ederek, enflasyona meydan vermeden, belli miktarda para basılması seçeneği de düşünülmelidir.
Ehven-i şer noktasındayız. Çözüm için fazla bir alternatif yok. Ya borçlanacaksınız faiz ödeyeceksiniz ya da enflasyon riskini göze alıp para basacaksınız. Yoksa bu gidişin sonunda daha çok ocaklar sönecek, sokaklarda rahat dolaşılmayacak, ülke tam anlamıyla kaosa sürüklenecektir. Tercih sizin...
02.03.2009
E-Posta:
[email protected]
|