"Gerçekten" haber verir 01 Mart 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Hüseyin GÜLTEKİN

Nur’lara talebe olabilmek



Nurlara gerçek mânâda talebe olabilmek, elbette kolay değil. Bediüzzaman’a talebelik liyâkatini kazanmak, öyle her insana nasip olmayacak kadar değerli ve şerefli bir payedir, bir mânevî mevkidir. Her insana saadet-i dareyni sağlayacak, iki dünyada mutlu ve huzurlu kılacak olan Nur talebeliği ünvanını kazanabilmenin elbette bazı şartları, bazı kaideleri var. Bu kural ve şartları yerine getirmenin gayretinde olan her insan için Bediüzzaman’a ve Nurlara talebe olabilme yolu elbette açıktır.

Bu kaidelerden bazılarını şöylece sıralamak mümkün:

1- Her yerde ve her zaman şahsımızı değil; şahs-ı mânevîyi öne çıkarmak. Çünkü “Zaman cemaat zamanıdır. Ferdî şahısların dehası ne kadar harika da olsalar, cemaatin şahs-ı manevisinden gelen dehasına karşı mağlûp düşebilir” diyor Bediüzzaman.

2- İstikametli birlik ve beraberliği sağlama yolunda azamî gayret göstermek. Birlik ve beraberliğin bozulmasına sebep olacak söz, hâl ve davranışlardan şiddetle kaçınmak. Bediüzzaman’ın; “Cemaatte vahid-i sahih olmazsa, cem ve zam, kesir darbı gibi küçültür” sözünü hatırdan çıkarmamalı. Yani, cemaatte sıhhatli ve sağlam bir birlik olmazsa, kesirlerdeki toplama ve çarpma işlemi gibi, büyüdükçe küçülür.

3- Bediüzzaman’ın “Siz meşveretle ne lâzımsa yaparsınız. Fakat ihtiyatla, telâşsız, velveleye vermemek lâzım”, “Bundan sonra her meselemizde emir, Risâle-i Nur’un şahs-ı manevisini temsil eden has şakirtlerin ve sizlerindir. Benim de şimdi bir reyim var”, “‘İşlerinde onlarla istişare et’ (Âl-i İmran Sûresi: 159) emriyle, kardeşlerimle bir meşverete muhtacım” sözleri ve âyet-i kerimenin emri muvacehesinde meşveret ve istişarenin yerini ve önemini akıldan çıkarmamak.

4- İnsanların teveccühlerini, hürmetlerini, ikramlarını beklememek. Çünkü bu gibi hâller, “ihlâs”ı bozar. İhlâsın olmadığı veya zedelendiği bir yerde ise, hizmetten bahsedilemez. Bu meyanda şan şeref peşinde koşmak, insanların alkışlarını, iltifatlarını arzulamak da, yine ihlâsı bozan hâllerdir. Onun için Nurlarla hizmete tâlip olan insanların rıza-i İlâhi’den başka bir gaye, başka bir maksat taşımamaları gerekir. Bu noktada Bediüzzaman’ın “Sizler biliyorsunuz ki bizim mesleğimizde benlik, enaniyet, şan ü şeref perdesi altında makam sahibi olmaktan, öldürücü zehir gibi ondan kaçıyoruz” sözünü hatırda tutmakta fayda var.

5- Tevazu ve mahviyeti esas almak. Herkese karşı mütevazi, alçakgönüllü, güleryüzlü olmanın Nur hizmetindeki yerini ve önemini akıldan çıkarmamak.

6- “Hizmet ediyorum” diye herhangi bir gurur hissettirecek hâl ve davranışlardan uzak durmak. Çünkü dine hizmeti bize ihsan ve ikram eden, Yüce Allah’tır. Dinin sahibi de O’dur. Bu meyanda “Allah bu dini çok günahkâr bir adamın eliyle de kuvvetlendirir” hadisindeki derin mânâyı düşünmeli; kendimizi o çok günahkâr insan olarak bilmeliyiz.

7- Uhuvvet ve tesanüdün, bu hizmetin vazgeçilmez esasları olduğunu bilmek ve kabullenmek. Bilme ve kabullenmenin ötesinde bu iki esasın hükümfermâ olması için azamî dikkat, azamî fekadârlık göstermek. Bu noktada; “İhtilâfa düşmeyin; sonra cesaretiniz kırılır, kuvvetiniz de elden gider” âyetindeki mesajı ve Bediüzzaman’ın “Hayat, vahdet ve ittihadın neticesidir. İmtizackârâne ittihat gittiği vakit, manevî hayat da gider” ve “Tesanüd bozulsa cemaatin tadı kaçar” ifadelerindeki dikkat gereken mânâları devamlı göz önünde bulundurmalı.

01.03.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (22.02.2009) - Dine mesafeli olanlar da bazen dine hizmet eder

  (15.02.2009) - Bütün sıkıntıların reçetesi, İhlâs Risâlesi

  (08.02.2009) - Böyle bir “kişisel gelişim” olur mu?

  (01.02.2009) - Samimî tenkitlere açık olmalı

  (25.01.2009) - Bir hizmet adamı

  (18.01.2009) - Hizmetlerimiz bizi gurura sevk etmemeli

  (11.01.2009) - Huzur ve mutluluk arayışları

  (04.01.2009) - Bazen kenarda durmak veya susmak da hizmettir

  (28.12.2008) - Toplumdaki yozlaşma

  (22.12.2008) - Tahkik ehli olmak

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır