Abdulbasır Şeker: “Risâle-i Nûr’da zerrelerin vahdaniyete elli beş lisanla şehâdet ettikleri beyan edilir. Bu ne demektir? Elli beş lisan nedir?”
Bedîüzzaman’a göre, âlemin büyük bir kitap olduğunu, bu büyük kitabın her biriminin, bütün yazılarıyla, fasıllarıyla, sayfalarıyla, satırlarıyla, cümleleriyle, harfleriyle, Allah’ın varlığına ve birliğine şehâdet etmekte olduğunu dünkü yazımızda ifade etmiş; bizi Allah’ın varlığına ve birliğine götüren dillerden ve delillerden 23 tanesini zikretmiştik. Bugün kaldığımız yerden devam edelim:
24- Dağınık, beceriksiz ve bilinçsiz sebeplere verilmeyecek kadar eksiksiz düzenlenen sonuçlar.
25- Kâinâtın her sayfasında pek büyük bir îtina ve dikkat ile yazılan nakışlar.
26- İhtiyar sahibi insanın, kendi fiillerinde ancak yüzde bir faaliyet sahibi olması.
27- Zerrelerden kürelere her şeyde hükmünü gösteren yüksek bir tasarruf.
28- Bütün kâinâtın, Allah’ın bütün isimlerine ayna olması ve şehâdet etmesi.
29- Bütün kâinâtı topyekûn ve her şeyi ayrı ayrı saran umûmî ve husûsî hikmetler.
30- Her şeyi umûmî ve husûsî hikmetlerine sevk eden yüksek kast.
31- Her şeyi umûmî ve husûsî hikmetleriyle tayin eden yüksek şuur.
32- Her şeyi sevk edildiği umûmî ve husûsî hikmetlerde muvaffak kılan yüksek irâde.
33- Her şey için sayısız benzer ihtimaller arasından tek bir tarzın seçilmiş olması.
34- Kâinâtın her zerresini, canlıların her ferdini kucaklayan tam ve umûmî inâyet.
35- Her inâyet gülümsemesini benzersiz lütufla sunma.
36- Her inâyet kucaklamasını eşsiz güzellikle süsleme ve şefkate dönüştürme.
37- Bütün kâinâtı kuşatan merhamet.
38- Geniş merhamet tecellîsi içinde her canlıyı çepeçevre saran husûsî rahmet.
39- Geniş merhameti ve husûsî rahmeti eşsiz nimetlerle sevilen ve aranan hale getirme.
40- Bütün hayat sahiplerini doyuran umûmî rızk.
41- Bütün kâinâtı canlı ve diri tutan umûmî hayat.
42- Allah’ın eşsiz iyiliğinin aynası hükmünde, kâinât yüzündeki geçici iyilikler.
43- Allah’ın benzersiz ve huzur veren güzelliğinin aynası hükmünde, kâinât yüzündeki güzellikler.
44- Hakîkî bir Sevgiliye ve Mahbûb’a işâret eden temiz ve sâdık aşklar.
45- Bütün sırları ve tabiat kanunlarını harekete geçiren yüksek kuvvetler ve cezbeler.
46- Bütün kuvvetlerin kâinâtta her şeyi etkisi ve cezbesi altına alması.
47- Sebepler içinden en geniş tercih gücüne sahip olan insanın, en âdi fiillerinde bile yüzde doksan dokuz tasarrufun kendisinden başkasına (Yaratıcısına) ait olması.
48- Bütün canlıların birbirinin ardı sıra hayata gelmeleri. Hayattakilerin çekilmeleri.
49- Bütün canlıların her an halden hale uğramaları, değişmeleri, olgunlaşmaları.
50- Canlı cansız bütün varlıkları kasıp kavuran sürekli değişmeler ve başkalaşmalar.
51- Zerrelerden kürelere her şeyi istilâ eden hudûs, yani “sonradan var olma” gerçeği.
52- Bütün cüzleri ve nev'îleri ile milyarlarca şekil ve vaziyette bulunabilme imkân ve ihtimalini sürekli taşıyan kâinât için şu hazır şeklin seçilip korunması.
53- Fakr u ihtiyaç içindeki varlıkların bütün ihtiyaçlarının münasip vakitlerde hesapsız biçimde görülmesi.
54- Bütün varlıkları halden hale çeviren imkân gerçeği.
55- Her şeyin, kendisi için tayin edilen kemâl noktaya gelmedikçe hareketten durmaması.1
Dipnot:
1- Mesnevî-i Nûriye, s. 49-55
01.03.2009
E-Posta:
[email protected]
|