21 Şubat 2009 tarihi Yeni Asya’nın yayın hayatına geçişinin 40. yıl dönümü. Bu vesile ile birçok faaliyet, kutlama toplantıları ve özel röportajlar yapılıyor ve yapılmaya da devam edecek İnşallah.
Öncelikle şevk ve gayrete gelmek için şu acı gerçeği kabul etmeliyiz. 40. yılında Yeni Asya’nın tiraj seviyesini belirli bir seviyenin üzerine çıkarmamız gerekiyor. Zira Türkiye’nin kaderinde birçok önemli olaya imza atmış bir cemaatin ve onun bir çeşit neşir vasıtası olan Yeni Asya gazetesinin eskiden olduğu gibi gelecekte de söz sahibi olması için herkese vazifeler düşüyor.
Her şeyden önce gündemi başkaları değil bizlerin oluşturması için sesimizin daha gür çıkması gereklidir. Yeni Asya’da çıkan makale ve haberler çok etkili olmasına rağmen tirajımızın da belirli bir seviye üzerine çıkmaması sebebi ile kamuoyuna yeterince mal olamamaktadır. Ne yazık ki ülke gündemini siyasetçiler ve bazı medya gurupları belirlemekte, kendi menfaatleri doğrultusunda seçtikleri konuları, medya gücünü de kullanarak toplumun büyük bir kesimine empoze etmektedirler.
Elhamdülillah, bugün Bediüzzaman’ı ve onun müellifi olduğu Risâle-i Nurları sadece Türkiye değil bütün dünya duydu. Birçok engelleme ve unutturulma çabasına rağmen artık düşmanları dahi Bediüzzaman’ı sena etmek zorunda kalıyor. Fakat sadece insanların duymaları yeterli midir? Anlaşılması da gerekmez mi?
Yapılan işler, gösterilen çabalar ne kadar çok olsa bile yine de yetersizdir. Zira insanları “Nurlardan” mahrum bırakmak isteyen yüzlerce komite, var güçleri ile fitne kazanlarını kaynatmaya devam etmektedirler.
Tahrip kolay, tamir ise zordur. Bu sebeple yapılan bütün güzel hizmetler ve çalışmalar yeterli değildir. “İki günü bir olan ziyandadır” buyuran sevgili Peygamberimize (a.s.m) itaat etmek için dahi gayrete ve şevke gelmek mecburiyetimiz vardır.
“Mevcuda iktifa dun himmetliktir” diyen Bediüzzaman asla yapılanları yeterli görmeyip daha fazla gayret ve çalışma göstermek gerektiğini ifade etmiştir. Bütün bu sözler 40. yılını idrak ettiğimiz Yeni Asya hizmetinin daha ileri seviyeye çıkarılması için bize şevk olmalıdır.
‘Peki, biz nasıl bir katkıda bulunabiliriz?’ sorusunu hiç olmazsa şu 40. yılda kendimize sormalıyız. Nemelâzımcılık, Bediüzzaman’ı tanıyan ve onun eserlerinden istifade etmiş olan kişilere yakışmaz. Hiç olmaz ise şu zaman diliminde gazetemizi dostlarımıza tanıtmak onların da istifadesine sunmak hepimize düşen birer borçtur.
Gurbette çalışan ve ekmek parasını denizden çıkaran birisi olarak elimden geldiği kadar gazetemizi tanıtmaya çalışıyorum. Hatta yurt dışında ziyaret ettiğim bir Türk okuluna ve yine bir Türk Kur’ân kursuna gemide okumak üzere biriktirdiğim gazetelerimi hediye ettim. Karşılığında çok teşekkür aldım. Her yazarından ve her satırından çok istifade ettiğim gazetemizin beğenilmesinden ayrı bir mutluluk duydum. O halde 70 milyonun yaşadığı ülkemizde bu mutluluğa ihtiyacı olan insanları bulmak, onlara gazetemizi sunmak güzel bir vazife değil midir?
Türkiye’ye geldiğimde eskiden okuyucusu olduğu halde çeşitli sebeplerle gazetemizi almayan arkadaşlarımı ve dostlarımı bu hünerli “Nur naşiri” gazetemizi yeniden okumaya dâvet ettim. Eksik olmasın, birçok kardeşim duâ ve tebrik etti. Çorbada tuzumuz oldu ise, ne mutlu bana.
Evet, sevgili Yeni Asya okuyucuları, ahir zamanda en mergup meta belâgat ve cezalet olacaktır. Elbette belâgat sadece yazılı basın ile olacak değildir. Çeşitli medya araçları bu en gıpta edilecek iş olan belâgat mesleğinin bir parçasıdır. Halihazırda çeşitli medya kuruluşlarında görev alan birçok insanın yetişmesinde bir nev'î okul görevi yapan Yeni Asya, eskiden olduğu gibi gelecekte de çok önemli görevler üstlenecektir.
Bu sebeple onu şahsî hesaplaşmaları bir kenara bırakarak lâyık olduğu mevkiye yükseltmek hepimizin boynunun borcudur, vesselâm…
23.02.2009
E-Posta:
[email protected]
|