Her şeyi olduğu gibi tavsif etmek gerektiği halde, milleti yanıltmayı adet haline getirenler ‘kumar’a ‘şans oyunu’ adını takarak masum göstermeye çalışıyor.
Hemen her gün kumara ‘şans oyunu’ denilmesinin acı neticeleriyle karşılaşıyoruz. Bilhassa ‘yılbaşı kumarı’nda sınırlar zorlanıyor, bütün millet kumar oynamaya teşvik ediliyor. Bu tuzağa düşenlerin çok acı faturalar ödediği de herkesin malûmu.
Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu şans ve talih oyunlarıyla ilgili kapsamlı bir araştırma yapmış. Ayrıntıları yakında yayınlanacak olan rapora göre ‘şans oyunları’na ayda 150 TL’den fazla para harcayanların üçte biri açlık sınırının altında yaşıyormuş. (Sabah, 21 Şubat 2009)
Resmen ‘aç’ olan birisinin çoluk çocuğunun rızkını ‘kumar’a vermesi bir nev’î hastalık değil mi? Herkes bilir ki kumar oynayanlar da bu alışkanlıklarından dolayı memnun değildir. O halde bu hastalığa tutulanlara yardımcı olmak, onların daha derin bataklıklara sürüklenmesine mani olmak lâzım. Yapılması gereken bu olduğu halde, devlet ve medya eliyle insanların kumara teşvik edilmesini anlamak mümkün müdür?
Burada en büyük hata, resmen ‘kumar’ olan bir fiile ‘şans oyunu’ adını vermektir. Başta medya olmak üzere ‘kumar’ın çirkinliğini örtmek ve insanları yanıltmak için bu çirkin alışkanlığa ‘şans oyunu’ adını vermektedir. Bu tavır en çok yıl başlarında dikkat çekiyor.
Fakir fukarayı hayalî bir umut peşinde koşturan bu hastalık, ancak sağlam bir inanç ve kararlılıkla önlenebilir. Pek çok konuda olduğu gibi bu konuda da Diyanet İşleri Başkanlığına iş düşmektedir. Diyanet ya da benzeri maksatlarla kurulmuş özel dernek ve vakıflar çok ciddî bir çalışma yaparak insanları bu tuzağa düşmekten kurtarmaya çalışmalıdırlar. Toplumu ve aile huzurunu mahveden bu alışkanlığa karşı insanları ikaz etmek için ne kadar gayret gösterilse yeridir.
Cuma hutbelerinde her konuda hutbe verilmekte ve vaazlarla insanlar ıslâh edilmeye çalışılmaktadır. Elbette bu konuda da hutbeler okunuyor, ama bunun hem sayısını arttırmak hem de muhtevasını daha tesirli hale getirmek gerek.
En garip olan noktalardan biri de bu konuda soru yöneltilen ‘ilahiyatçılar’ın ekseriyetle çekingen davranmasıdır. Oysa böyle soruları fırsat bilip, ‘kitabın ortasından’ gerçekleri beyan etmekte fayda var. Hatta ve hatta, bu hastalıklara karşı soru yöneltilmesini de beklemeden gerçekleri apaçık bir şekilde, ‘kumar’a ‘şans oyunu’ diyenlerin de uyanacağı biçimde açıklamalar yapmak lâzım.
Çağımızın bir hastalığı da gerçekleri ters yüz etmektir. İşte apaçık ‘kumar’ olan bir alışkanlığa ‘şans oyunu’ adını vermek de buna bir örnektir.
Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu’nun raporunu bir fırsat bilip bu konudaki gerçekleri cesaretle ortaya koymak en başta resmî ya da resmî olmayan ilahiyatçılara düşer.
Lütfen ‘kumar’a kumar diyelim, insanları lâf canbazlığıyla yanıltmayalım...
23.02.2009
E-Posta:
[email protected]
|