Gazetemiz Yeni Asya, sadece bir gazete olmanın ötesinde, meslek ve meşreb noktasında örnek aldığımız Zübeyir Gündüzalp Ağabey’imizin ifadesiyle bizim ‘günlük lâhika mektubumuz’, hem de o sadakat timsâli muhterem ağabeyimizden bizlere paha biçilmez bir hatıradır. Yeni Asya aynı zamanda, sabahları kalktığımız zaman yanı başımızda olsun istediğimiz en yakın arkadaşımız gibidir. Kendim de dâhil, birçok dâvâ arkadaşımın defalarca, sabahları gazetesine sarıldığını, onu içine çeke çeke kokladığına şahit olmuşumdur.
Birçoğumuzun özellikle öğrencilik yıllarının mazi karelerinde, gazeteyi ilk okuyan olmak için yaptığımız çeşitli çekişmeleri, çileli elden dağıtım maceralarını, birbirimize sesli okumaları, sofranın altındaki eski nüshaların değer kazanışını, haberimiz ya da makalemiz çıktığındaki sınırsız sevincimizin fotoğrafları gizlidir.
Dünyada çok az, belki de tek bir gazeteye nasip olan bir hikâyesi vardır bizim gazetemizin. Bu sütunlarda defalarca yazıldığı gibi hem sahibi hem yazarı hem de okuyucusu aynı olabilmiş bir büyük kitlenin nâşir-i efkârıdır Yeni Asya. Bu hakikatin her defasında dem ve damarlarımıza işlercesine hatırlanmasında, hatırlatılmasında çok faydalar vardır aslında.
On dört bin güne dayanan neşriyat dönemiyle gazetemiz, her gün doğan güneşle ve her gün yeniden kurulan dünya sahnesiyle birlikte, onca tazyik, baskı, ihanet, intikam, ihtiras, iftira ve maddî-manevî imkânsızlıklar ve teknik yetersizliklerin rağmına başımızı hiç ama hiç,—altını defalarca kalın kalın çizerek: hiç!—önümüze eğdirmemiş, bir tavizsiz istikrar abidesidir.
Eğer, geçen otuz dokuz yılda, manşetlerimizden makalelerimize, karikatürlerimizden gazete adına gerçekleştirdiğimiz sosyal faaliyetlere kadar her adımımız gündem oluyorsa bunda şüphesiz, ‘hakkın hatırını hiçbir hatıra feda etmeme’ kararlılığı vardır, Elhamdülillah.
Bu hissiyat ve hassasiyetle, kırkıncı yıla sayılı günlerin kaldığı bu günlerde, bu camianın ve Yeni Asya’ya sahip olmanın bahtiyarlığını paylaşmak istedim sizlerle. Bütün Yeni Asya Medya Grup çalışanlarının ve okuyucularının kırkıncı yılını tebrik ediyor ve bu kırklık delikanlıyı ayakta alkışlıyorum.
Bu vesileyle, sizlere İzmir’den müjdeli haberleri de iletmek isterim. Geçtiğimiz günlerde, yeni seçilen yönetim kurulu üyesi bütün ağabeylerimiz İzmir’de misafirimiz oldular. Muhterem Hasan Şen Ağabeyimizin ev sahipliğinde hem kendi yönetim kurulu toplantılarını gerçekleştirdiler, hem de bölge temsilcisi ve okuyucularından bir grup ile çok istifadeli bir gün geçirdiler. Onların bize aktardıklarına göre bu şekildeki gezilerini bütün Türkiye’ye yoğunlaştıracaklar. Bu isabetli bir karardır ve ‘müfritâne irtibat’ın kâğıt üzerinde kalmadığının tescilidir.
Toplantımızda tam bir hür kürsü ve beyin fırtınası ortamında onlarca yeni fikir kayıt altına alındı. İçinde bulunduğumuz ekonomik şartlar, bundan çıkış yolları, içine girdiğimiz siyasî atmosfer, Kürt ve Alevî konularındaki fikrimiz, Ergenekon dâvâsındaki tutumumuz, hizmet birimlerimizin çalışmaları, gazete ve birimlerimizde gerek iş yükü gerekse personel alımında yapılan idarî tasarruflar açık açık konuşuldu. Mevcut durumumuzun gerçekçi bir portresi çizildi ve verimliliğimiz için çareler konuşuldu. Biz, İzmir olarak bunların takipçisi olacağız ve inanıyoruz ki, yönetim de yeni sürpriz ve atılımlarla karamsarlığa geçit vermeyecek.
Bu toplantının ardından biz de İzmir olarak üzerimize düşenleri konuştuk ve kararlar aldık. Gazete ve dergi tirajlarımızın arttırılması için ciddî çalışmalara başladık. Kırkıncı yıla dönük reklâm, haber ve röportaj çalışmaları için görev dağılımı yaptık. Siyasî kanaatlerimizi her türlü sosyal ortamda Demokratlara nokta-i istinad olma yönünde kullanma kararlılığımız da devam edecek.
İnanıyoruz ki, fiilî duâmız, kavlî duâmızın bereketiyle hayırlı ve kalıcı semereler verecek. Uzunca bir aradan sonra yeniden yazmaya başlamanın sevinciyle, hepinize binler selâm ve duâ ile…
27.01.2009
E-Posta:
[email protected]
|