Darbeciler ölmez!
Kutuplaşma, Ergenekon konusunu da kapsama alanına aldı. Kutuplaşmayı, Ak Partisi eğilimli yurttaşlarımızın büyük çoğunluğunun Ergenekon davasında darbecilerin yargıladığına, iktidar karşıtlarının ise Ergenekon davasının muhalifleri korkutmak, ya da cumhuriyetle hesaplaşmak amacıyla planlandığına inanması olarak tanımlıyorum. Bu ikisi dışındakilerin sayısı giderek azalmaktadır.
Ergenekon davasıyla iktidarın muhalifleri korkutmak istediği kanısında olanlar, bence iki önemli hata içindeler:
Birincisi, bu soruşturmayı iktidarın planlayıp yürüttüğü iddiası bütünüyle bilgisizlik veya hayale dayanmaktadır. Bir soruşturma ve davanın, iktidar partisinin planlamasını olası görmüyorum.
İkincisi, bu iddia ülkemizde darbe isteyen, hazırlık içinde bulunanlar olmadığı kabulüne dayanmaktadır. Oysa 1950 sonrasından günümüze kadar, her zaman “Darbeciler”in bulunduğunu herkes bilmektedir. Kutuplaşma nedeniyle bugün, darbecilerin yanında olmakla, iktidara
karşı olmak bir birine karıştı; karışıklık nedeniyle bazıları şaşkınlığa düştüler. Şaşkınlık, bu ülkenin yetiştirdiği en iyi ilim adamlarından birine bile; “darbe oldu mu olmadı mı? Oturmuş konuşmuş da olabilirler, suç mu bunu konuşmuş olmak” dedirtebilecek düzeydedir!
Bu duruma ben hiç yabancım değilim, 50’li yıllardan beri darbecilerin çeşitlisini gördüm, darbecilerle tanıştım, dostlarım arasından “darbeye yazılanlar” da oldu.
1950 sonrasında ordu içinde darbe planlayanlar vardı; bunlarla siyasal ilişki içine giren, bunlara yardımcı olan sivillerin de bulunduğu bilinmektedir.
Benim izlediğim 1960 sonrası darbecilerinin en ilginci, 27 Mayıs müdahalesi sonrasındaki “14’ler” dir. Bunlar Türkeş’in liderliğinde, üyesi bulundukları Milli Birlik Komitesi (MBK)’nin bazı hedeflere varıncaya kadar (!) seçimlere gitmemesini istiyorlar ve ellerindeki iktidar gücünü özgürlükleri de sınırlayarak sürdürmeyi planlıyorlardı.
14’ler, hem darbeyle alınan iktidara ortaktılar, hem de o iktidara karşı darbe planlıyorlardı. O günün iktidarı MBK içindeki gurubu yurt dışına göndererek darbeyi önledi ve seçimlere gidilebildi.
Seçim sonrasında ortaya çıkan yeni darbeciler, yurt dışındaki 14’lerle dirsek temasını sürdürerek, Meclisi feshetmeye çalıştılar. Basının bir kısmı darbecilere yardımcı oldu; bugün tuhaf görülebilir, bunların iktidar partisinin (CHP’nin) içinden destekçileri de vardı.
İktidar Partisi lideri İnönü’yü zayıflatmak için olmadık işbirlikleri kuruldu, darbeciler iki başarısız girişimde bulundular. Sonuçta 1960’ta yıkılan Demokrat Partinin devamı sayılan AP’nin yüzde 53’e yakın oyla iktidar olduğu 1965 seçimlerine gidilebildi.
1965 sonrasında, aynı darbeciler ve devamı 1971’e kadar çabaladı.
Sonra 1980, 1994 sonrası, 2002 sonrası .... Sürüp geliyor.
Benim neslim, 2000’li yılların başına kadar darbecilerle içli dışlı yaşadı. Hem darbe militanı hem il başkanı adayı, hem darbe yardakçısı hem milletvekili, hem darbe yandaşı hem merkez yönetim kurulu üyesi tanıdım.
Darbe yandaşlarını, militanlarını ve yardakçılarını bugün de görüyoruz. halkımız, İktidar liderinin gelişmelerdeki sorumluluğunu bilir ama, maceracılara da fırsat vermez!
Tarhan Erdem
Radikal, 26.1.2009
|