"Gerçekten" haber verir 21 Şubat 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

S. Bahattin YAŞAR

40. yıl muhasebesi



ASRI DOĞRU OKUMAK

Bu yazıyı yine bir sabah namazı sonrasında kaleme alıyorum. 40. yıl için hiç değilse kendi içinde olduğum düşüncelerimi ve muhasebe biçimimi siz kahraman okuyucularımızla paylaşmak istedim.

Hepimiz aynı yolun yolcularıyız. Onun için yok birbirimizden çok farkımız. Herkeste bir miktar ihlas, bir miktar samimiyet, bir miktar hizmet, bir miktar fedakarlık, bir miktar sadakat, bir miktar da bu hakikatlerin zıddı olan hastalıklar mevcut. Zaten ben bu hastalıklardan âriyim demek bir hastalık. İçinde olduğumuz asrın bir hassasıdır ki, insanı manen hasta ediyor.

Aklımız, kalbimiz, vicdanımız varolduğu halde; doğrunun nedir, yanlışın nedir, günahın nedir, haramların nedir bildiğimiz halde; çoğu kez de bilerek ve isteyerek haramı helale, yanlışı doğruya, dünyeviyi uhreviye gelecekteki, cennetteki kazanacaklarını göremeyen ‘kör hissiyat’ın; akıl, kalp ve vicdanımızı susturması sonucu nefse, şeytana ve vehme yenik düşüyoruz.

Dış dünyanın dünyamıza hücum eden ittifak etmiş düşmanları yanında, içimizdeki ittifak etmiş (nefis, şeytan ve vehimler) düşmanlara karşı kişinin tek başıyla mücadele etmesi mümkün değildir. Bu mücadele ancak cemaatle ve şahs-ı manevi ile olan bir mücadele olacaktır ki, ‘zaman cemaat zamanıdır’ hükmü bunu bize ders veriyor. İç ve dış düşmanlarımızla mücadele etmek için cemaat olmak lazım olduğu gibi, hayırlı, güzel hizmetler etmek için de yine cemaat olmak lazımdır.

Evet, hepimiz için geçerlidir ki, bu asır elması elmas bildiği halde, camı ona tercih ettiren bir asırdır. Bu asır, hayat-ı dünyeviyeyi hayat-ı uhreviyeye, ehl-i İslama da bilerek, severek tercih ettirdi. Ve bu durum adeta dünyayı dine tercih rejimi olarak devletlerde hüküm sürmeye başladı. Kastamonu Lahikası, s. 78

Böyle hasta ve gaddar ve bedbaht asrın bela ve vebasından ve zulüm ve zulmetinden en mücerreb bir kurtarıcı Risale-i Nur’dur. Onun için nur talebelerinin birbirini gözetmeleri, birbirinin üzerinde titremelerinin, nesebi kardeşlikten daha ileri olan iman kardeşliğini pekiştirmelerinin asır açısından zorunluluğu apaçıktır.

Bir iman kardeşimizin, günaha bulaşması, huzursuzluk içerisine düşmesi, sıkıntıya girmesi, iman hizmetinde, Kur’an hizmetinde geri kalması, bizi harekete geçirecek en büyük amil olmalıdır. Çünkü iman hizmeti kendisine de başkasına da faydası olan bir hizmettir. İslamiyet, insaniyet için çalışanları, kendi terakkisi için çalışanlardan daha üstün tutmaktadır.

ÇALIŞMAYANLARIN YERİNE DE ÇALIŞMAK

Kastamonu Lahikası, 41. sayfada Bediüzzaman, hizmet edebilmenin maddi ve manevi şartlarından bahsetmektedir.

“Nasıl ki maddi hava fena ise, fena tesir ediyor; manevi hava da bozulsa, herkesin, istidadına göre bir sıkıntı verir. Şuhur-u selase ve muharremede alem-i İslamın manevi havası umum ehl-i imanın ahiret kazancına ve ticaretine ciddi teveccühleri ve himmetleri ve tenvirleri o havayı safileştiriyor, güzelleştiriyor, müthiş arızalara ve fırtınalara mukabele ediyor. Herkes o sayede ve sayesinde derecesine göre istifade ediyor. Fakat, o şuhur-u mübareke gittikten sonra, adeta, o ahiret ticaretinin meşheri ve pazarı değiştiği gibi, dünya sergisi açılmaya başlıyor. Ekser himmetler, bir derece vaziyeti değişiyor. Havayı tesmim eden buharat-ı muzahrefe o manevi havayı bozar. Herkes derecesine göre ondan etkilenir.”

Burada insanların maddi ve manevi havadan nasıl olumlu veya olumsuz etkilenebildikleri açıklıkla ifade edilmiş. Kur’an ikliminin hakim olduğu ortamlarda insanların maddi ve manevi hastalıkları adeta şifa buluyor.

İman ve Kur’an hizmeti olan Risale-i Nur hareketi de, onunla maddi ve manevi ilgilenme oranında güzel niyetlerle insanların maddi ve manevi hastalanmalarına mani teşkil edecektir.

Yoksa risale-i nurla meşgul olmayanlarda manevi havanın bozukluğundan, maddi ve umumi bir sıkıntı hastalığı (K.L., s.193) hayatı yaşanmaz hale getirecektir. Bediüzzaman’ın ilgili yerdeki ifadesiyle, “Bizim her derdimize ilaç olan Risale-i Nur ile meşgul olanlarda, o sıkıntı hastalığı ya yok veya pek azdır.”

Benim bu yazı çerçevesinde sizlerle ‘40. Yıl muhasebesi’ adı altında paylaşmayı arzu ettiği bölüm ise, bana göre çok daha dikkat çekici ve kalıcı bir çözüm önerisidir.

“Bu havanın zararından kurtulmak çaresi, Risale-i Nur’un gözüyle bakmak ve ne kadar müşkülat ziyadeleşse, kutsi vazife itibariyle daha ziyade ciddiyet ve şevkle hareket etmektir. Çünkü başkaların füturu ve çekilmesi, ehl-i himmetin şevkini, gayretini ziyadeleştirmeye sebeptir. Zira, gidenlerin vazifelerini de bir derece yapmaya kendini mecbur bilir ve bilmelidirler.” K.L., s. 41

Şahs-ı manevinin lisanı olan gazetemiz ve neşriyatlarımız, 40 yıldır en sıkıntılı zamanlarda, daralan ruhlara ve yaralanan kalplere, nurlardan huzur serpmiştir.

Risale-i Nurun sesi olan Yeni Asya Gazetemizin sesini, daha gür ve daha geniş alanlarda duymak ve duyurabilmek temennisiyle, daha nice 40 yıllara…

21.02.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (14.02.2009) - Yaramaz öğrenci yoktur; ne işe yaradığını bilmeyen eğitimci vardır

  (07.02.2009) - Müjdeler, lâyık olanlar içindir

  (05.02.2009) - Dünya şimdi Gazze dersini okuyor

  (24.01.2009) - Umumîleşen ibadet ihmalleri, umumî tehlike sinyalleridir

  (18.01.2009) - Terapi saati

  (10.01.2009) - Kaş çatma, gülümse; ağlatma, güldür

  (03.01.2009) - Zaman, fiile vesiledir

  (28.12.2008) - Ulaşılamamış değil, ulaşılmak için uğraşılmamış insan vardır

  (20.12.2008) - Mü’min ve münafıkı ayırt eden namaz

  (13.12.2008) - Namaz, âcizi, ‘aziz’ kılıyor

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır