Kırkıncı yılın kutlu olsun Yeni Asya’m. Kırk yıldır yollardasın. Yolların taşlı, dikenli, karlı, buzlu. Ama sen, yollardan yılmadın, yıllardan yılmadın, yürümekten yılmadın, yorulmaktan yılmadın, ağlamaktan yılmadın, mücadeleden yılmadın.
Çünkü sen, elindeki hakikat bayrağını Mahşerin burçlarına dikmeye yeminlisin. Dünyanın taşı, dikeni, kar’ı, buzu da ne ki? Engel mi senin için? Sen biliyorsun ki, dünyanınkisi engel değil; sadece sevap arttırıcı cilve.
Gücünü inancından aldın. Mefkûrenden aldın. Meş’âlenden aldın. Allah yardım etti; hep yürüdün, yürüdün, yürüdün.
Soluğunu kesmek isteyenler çok oldu. Yoluna taşlar atanlar, dikenler serenler, karlar yağdıranlar, buzlar döşeyenler çok oldu. Ama sen onlara gül atıp yoluna devam etmesini bildin, onlara selâm verip başını dik tutmasını bildin, onlara zeytin dalı uzatıp eğilmemesini bildin.
Ne başı dik tutmanın hırçınlık, ne onlara zeytin dalı uzatmanın taviz vermek olmadığını dünya âleme gösterdin. Ne yolda yürümenin isyan, ne onlara gül atmanın hainlik olmadığını dünya âleme ispat ettin.
Senin ellerin hep herkese açık oldu Yeni Asya’m. Fakat seni anlamayanlar senden ellerini hep kaçırdılar. Ama olsun; önemli olanın, senin yüzünü hep herkese dönük tutman, ellerini hep herkese açık tutman değil mi zaten? Dileyen el uzatır, dileyen yüz çevirir; öyle değil mi? Bu seni artık Mahşerde mesul tutmaz ki!
Sen bayrağını Allah’ın izniyle Mahşerin burçlarına diktiğin zaman; o gün, orada, Kur’ân’ın işaret ettiği saatler geldiğinde; “Eyvah! Bu bayrak dünyada son yüz yıllarda seneler boyu nazlı nazlı, alımlı alımlı, mütevazı mütevazı dalgalanıp duran hakikat bayrağı değil mi, nur bayrağı değil mi, tebliğ bayrağı değil mi? Bize uzatılan eli neden görmedik? Bize atılan gülü neden fark edemedik? Bize verilen değeri neden anlayamadık?” diyen ve dizlerine vuran çok olacak; eminim! Allah orada kullarının yardımcısı olsun. Âmin.
Öyle ya… Kur’ân’ın şu işareti görmezden gelinebilir mi? “O gün yeryüzü de başka bir şekle girer, gökyüzü de. Sonra bütün varlıklar, Bir olan, hükmü ve kudreti her şeye yeten Allah’ın huzuruna çıkarlar.”1
Kur’ân’ın şu bildirisi unutulabilir mi? “Ve sur üflenir. Ve onlar kabirlerinden kalkıp Rablerinin huzuruna koşarlar. ‘Eyvah bize!’ derler. ‘Yattığımız yerden bizi kim kaldırdı? İşte Rahman’ın vaad ettiği. Demek peygamberler doğru söylemiş!’ İşte, tek bir sesledir ki, hepsi birden toplanıp huzurumuza getirilirler. O gün, hiç kimseye haksızlık yapılmaz. Ancak işlediklerinizin karşılığını görürsünüz.”2
Kur’ân’ın şu haberi hesaba alınmayabilir mi? “Ne zaman ki yer, müthiş bir sarsıntıyla sarsılır. Ve yeryüzü bütün ağırlıklarını dışarı çıkarır. Ve insan, ‘Ne oluyor buna?’ der. O gün yeryüzü, üzerinde herkesin ne iş yaptığını haber verir. Çünkü Rabbin ona konuşmasını emretmiştir. O gün insanlar yaptıklarının karşılığını görmek için hesap yerinden bölük bölük dönerler. Kim zerre kadar bir iyilik yaparsa, onun mükâfatını görür. Kim zerre kadar bir kötülük yaparsa, onun cezasını görür.”3
Sen el uzatmaya devam et Yeni Asya’m. Gül uzatmaya devam et. Yüz vermeye devam et. Gül çehreni hiç asma. Karşına hangi zorluk çıkarsa çıksın; değil mi ki, kırk yıldır en zorlularını aştın, Allah sabır lütfettiği, sebat verdiği ve yardım ettiği sürece, aşamayacağın dağ, yıkamayacağın bent, geçemeyeceğin badire mi kaldı? Dünyanın badiresi değil mi? N’olacak? Yeter ki, Mahşerin badiresi olmasın!
Burada ekmeye devam et Yeni Asya’m. Mahşerde gül biçeceksin İnşallah.
Emin ol ki, Üstadın sana himmet ediyor. Peygamberin (asm) sana medet ediyor. Rabb-i Zülcelâl’in sana nazar kılıyor, seni görüyor, gözetliyor, sana yardım ediyor, avnü inayetini esirgemiyor, feyzü bereketini eksik etmiyor.
O halde kimden korkun olacak Yeni Asya’m! Yollar senin. Yıllar senin. Dağıyla, taşıyla, çamuruyla… Güller senin. Dikeniyle, acısıyla…
Yolun açık olsun Yeni Asya’m! Mahşere kadar bayrağı elinden düşürme. Bu bayrağın sahipleri ebediyet tarafında seni bekliyor. Bunu unutma.
Gerçi, şahidiz ki, sen zaten bunu hiç unutmadın. Başın bundan dik durdu hep.
Öyleyse… Doğum Günün kutlu olsun Yeni Asya’m. İnşallah akıbet senin için hayır. Yolun açık olsun.
Dipnotlar:
1- İbrahim Sûresi: 48
2- Yâsin Sûresi: 51, 52, 53, 54
3- Zilzal Sûresi: 1-8
21.02.2009
E-Posta:
[email protected]
|