Savaşlar ekseriyetle ‘zafer’ kazanmak için yapılır, ama İsrail seçimlerinin başka bir maksadı daha var. İsrailli siyasetçiler her savaş sonrası ‘seçim kazanıyorlar.
Malüm, İsrail ‘açık hapishane’ haline getirdiği Filistin’in Gazze bölgesine en ağır silahlarla saldırıp katliâm yaptı. Ölenlerin neredeyse yarısını çocuklar oluşturuyor. Bütün dünya bu katliâma itiraz etti, ama İsrail her zamanki gibi bildiğini okumayı sürdürdü. Saldırı esnasında da ifade edildiği üzere bu savaşın bir hedefi de İsrailli siyasetçilere seçim zaferi kazandırmaktı ve bu da gerçekleşti.
Hatırlamak lâzım, 10 Şubat günü İsrailliler sandık başına gitti ve beklendiği gibi en fazla oyu Filistinlilere en fazla eziyet etmeyi vaad eden Tzipi Livni topladı. Halihazırda Dışişleri Bakanlığı yapan Livni’nin yeni dönemde hangi vazifeyi alacağı belli diğil.
Güya barış isteyen İsraillilerin, Gazze’deki katliâma büyük destek vermeleri de ayrı bir garabet. Yapılan araştırmalara göre İsraillilerin neredeyse yüzde 90’ı “Bütün Filistinlilere ölüm” anlamına gelecek şekilde görüş beyan etmişler. Bir milleti yok etmekle ‘barış’a kavuşulacağını düşünmek kimin harcı olabilir ki?
Bölgeyi iyi tanıyan Haber7’nin Dış Haberler Müdürü Sefer Turan, İsrail’in tarihinin Filistinlilere yönelik katliâmlarla dolu olduğunu hatırlatıyor. Gazze’ye saldırının seçim yatırımı olduğuna da işaret eden Turan, yakın tarihten de örnek veriyor: “Meselâ 2000 yılında Ariel Şaron muhalefet partisi lideri iken, sonucunun ne olacağını çok iyi bilmesine rağmen Mescid-i Aksa’ya girdi. Ardından, 22 Filistinli Mescid-i Aksa’nın avlusunda hayatını kaybetti. 2. İntifada o şekilde başladı. (...) Sonuç olarak Ariel Şaron bu saldırıların ardından İsrail’e başbakan oldu. Bu ve benzerî seçim yatırımları İsrail’de bilinen bir şeydir.” (Mostar dergisi, Şubat 2009)
Gazze, yüzölçümü olarak küçük olmasına rağmen (10 km genişlik ve 40 km uzunluğu olan bir dikdörtgen düşünün) nüfus bakımında yoğun bir mekân. 1948 ve 1967’de toprakları işgal edilen Filistinlilerin çok büyük bir kısmının Gazze’de yaşadığı ifade ediliyor. İsrail, dünya nezdinde katliâmını savunmak için “Savaşı biz başlatmadık, onlar bize ‘füze’ attı” diyor. Gerçekte ‘ateşkes’in sürdüğü dönemde İsrail hem ablukayı kaltırmadı hem de katliâm için hazırlıklarını sürdürdü.
İsrail’in çocukları katlederken öne sürdüğü gerekçe de katliâm fikrinden daha çirkin. İsrail’i yönetenlerde, “Bu çocuklar büyüyecek, terörist olacak. O halde şimdiden öldürelim” mantığı hakim. Böyle düşünüp, böyle de icraat yaptılar ve Gazze’de 350’yi aşkın çocuğu katlettiler.
Gazeteci Sefer Turan bir noktaya daha dikkat çekiyor: “Eğer İsrail gerçekten barış istiyorsa, bunun çözümü çok basıt. (...) İsrail 1967 sınırlarına çekilsin, Batı Şeria’daki yerleşim yerlerini kaldırsın ve yurt dışında yaşayan 5 milyon Filistinlinin dönüşlerine de bir formül bulunsun, sorun çözülmüş olur.”
Maalesef diğer İslâm ülkelerinde olduğu gibi, Arap ülkelerinde de halkla yöneticiler arasında bir uçurum sözkonusu. Gazze’deki katliâmın bu uçurumu daha da derinleştirdiği söyleniyor. Bunun farkına varmayan yöneticiler önümüzdeki dönemde sarsıntıya uğrayabilir.
İsrailli yöneticiler ‘seçim zaferi için savaş’ alışkanlığına son vermelidir vesselâm...
16.02.2009
E-Posta:
[email protected]
|