"Gerçekten" haber verir 05 Ocak 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Vehbi HORASANLI

Müslümanın fıtratı ve vicdanı



Çarşaf ile ilgili olarak CHP Genel Başkanı Baykal’ın yapmış olduğu açılım birçok insan gibi beni de şaşırttı. Başörtüsüne türban diyerek saldıran ve “İslâmiyetin sembolü” diye karşı çıkan insanlar şimdi çarşaf kıyafetine dahi karşı çıkmıyor hatta onu korumaya çalışıyor. Baykal’ın bazı fanatik partililere bizzat ağır sözler sarf ederek insan haklarından ve tek parti döneminden bahsetmesi bir gerçeği ortaya çıkarmıştır. Bir Müslüman asla dinimizden vazgeçemez.

Münâzarât isimli eserinde Bediüzzaman “…Müslüman neslinden gelen bir adamın akıl ve fikri İslâmiyetten tecerrüt etse (sıyrılsa) bile, fıtratı ve vicdanı hiçbir vakit İslâmiyetten vazgeçemez. En ebleh (ahmak), en sefih bile, Seddi rasini istinadımız (dayandığımız sağlam duvarımız) olan İslâmiyete bütün mevcudiyeti ile taraftardır; lasiyyema (özellikle) siyasetten haberdar olanlar…”

Yüzyıl önce söylenen bu sözler; bizi dinsiz yapmak için uğraşan insanların bütün emeklerinin boşa gideceğini ifade etmektedir. Bu topraklarda Kur’ân’ın hükmünü kaldırmak isteyenler hüsrana uğramıştır.

Özellikle siyasetten haberdar olanlar yapılan yanlışı daha erken anlamışlardır. Rüzgâra karşı işemek gibi yasaklara destek veren siyasetçiler bütün seçimleri kaybetmiş milletten tokat yiyerek adeta şamar oğlanına dönmüştür.

Türklerin dinini yıktık, ortadan kaldırdık diye sevinerek bayram yapan zavallılar, Baykal ve partisinin ileri gelenlerinin sözleri karşısında bu sefer kendileri yıkıldı ve perişan oldu. “Çarşaf açılımı” büyük bir deprem yaptı. Dinsizlerin dünyası bir defa daha başlarına yıkıldı.

Ellerinden gelse başta Baykal’ı çiğ çiğ yiyecek olan bu insanların akıllarını başlarına getirmesi için Rabb’ime duâ ediyorum. Girmiş oldukları çıkmaz sokaktan bir an önce çıkmaları hem dünya hem de asıl yurdumuz olan ahiret menfaatleri icabıdır.

Zira bin yıldan beri dedelerimizin kanları ile siper olduğu İslâmiyeti bu topraklardan çıkarmaya hiçbir güç yetmez. İşte yapabilecekleri en büyük tahribat ancak buraya kadardır. Bundan sonra din ve vicdan özgürlüğü önündeki engeller bir bir kalkmaya başlayacaktır. Belki birkaç yıl daha özgürlükler için emek vermek ve gayret etmek gerekebilir, lâkin sonunda taşlar yerine oturacak ve halkımızı yönetmek isteyenler diktatörlüğü ve baskı rejimini bir tarafa koyup özgürlükleri genişleterek amaçlarına ulaşabileceklerini anlayacaklardır.

Kimse “yahu bu seçim yatırımıdır, seçim bittikten sonra eskiye döneriz” demesin. Yapılan büyük bir yanlış anlaşılmış ve geriye dönülmeye çalışılmaktadır. “Zararın neresinden dönersek kârdır” anlayışı hâkimdir. Baskı ve zorbalığın devam etmesini isteyenlerin sesi her geçen gün kısılmakta özgürlüklerden yana olanların sesleri ise daha da gür çıkmaktadır. Bundan sonra yapılacak iş sadece formaliteden ibarettir. Göreceksiniz birkaç yıl içinde üniversiteler başta olmak üzere birçok yerde uygulanan başörtüsü yasağı her yerde kalkacaktır.

Keşke, yasağa karşı çıkması gerekirken “füruat” vesaire diyerek bir yerde destek olan kardeşlerimiz olmasaydı. Onların bu büyük hatası birçok aile için felâkete yol açtı. Dinî hassasiyetini kaybeden kardeşlerimiz bilmeden ateşin içine atıldı. O halde en büyük görev de bu kardeşlerimize düşmektedir. Açılan yaraların kapanması için dört elle çalışmalı kaybettiğimiz dinî hassasiyetlerin yeniden kazanılması için gayret göstermelidirler, vesselâm…

05.01.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (28.12.2008) - Şapka Kanunu ve idamlar

  (24.12.2008) - Senegal ve köle adası Gore

  (22.12.2008) - Müslümanlar Ermeni meselesine nasıl bakıyor?

  (18.12.2008) - Çarşaf açılımı ve şapka kanunu

  (22.11.2008) - Mükemmel bir lisan okulu

  (19.11.2008) - Türkiye’nin unutulan bir zenginliği

  (17.11.2008) - Deniz korsanları

  (10.11.2008) - Seyyar mescit

  (08.11.2008) - Okuyorum öyleyse varım

  (06.10.2008) - İçki, şişede durduğu gibi durmaz

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır