İnsan maddî çekirdeğini, tohumlarını, fihriste açılımlarını alabildiğine ve en mükemmel bir şekilde açar, açılımlarını yapar, bu yolda enerjisini ve gücünü sarf ederse ne olur? Ne olacak! Koskoca bir hiç olur…
Hiç san'atsız, şematik en küçüğe bakıyoruz: Yaratılmışlar içinde varlık âleminde mini minnacık maddeye bakıyoruz. Atom ve harika bir dizayn ve hareketle Rabbini zikreden elektronlara… En ufak, en küçük bir sineğin sadece kanatlarına bakıyoruz. Elektro mikroskopla bakıyoruz: Kanalizasyon, enerji, güneş enerjisi, coğrafya, dolaşım sistemleri, hareket sistemleri… Ve bu büyüklüğü bu şekliyle eşinin benzerinin, aynısının yapılması, meydana çıkarılması mümkün değil… İlla ki Rabbinin kudret kalemi çalışa…
Gelelim kendine takılan harika cihazatları kullanan har vurup harman savuran insana… Kendi nefsine ve şuuruna bakan ne san'atlı, ne de san'atsız hiçbir maddî varlığa çekirdeğe sahip değil… İlla ki Rabbinin ihsan ve ikramı yardıma koşa…
Eğer ki kâinatın gülen yıldızları, gülün tebessüm eden yaprakları, elmanın çağıran kırmızı yanağına takılan dâvet; şuursuz kıymet ve değerleri anlatamamaları, dile getirebilmeleri noktasından insan denen varlığın Rabbinin adına bunları bütün varlık âleminin diliyle birlikte dile getirse… Kâinatın varlıkları adedince tesbihan, zakirhan ve şakirhan olur kendisini de en aşikâr, en belirgin ve en anlaşılır biçimde hem de en kıymetli bir varlık olarak anlatabilir ve kabul ettirir… İllâ ki Rabbinin Rububiyet-i mutlakasına yapışsın ve onunla kendisini takdim etsin.
İlâhî kudrete ve manevî güce göre kıymet, değer, varlık ancak böyle olabilir. Yoksa, herkes seni bilir sen kimseyi bilmezsin hesabı ile ancak birkaç taklidi hareket ve düşüncenin ötesine geçilemez… “Bir insan bir papağanı geçememiştir.” bile söylenebilir…
Kaderden ince programlar, açılmak, okunmak ve tatbik edilmek ister. Rab anahtarıyla Rububiyeti ilâhiyenin şifrelerini hayatın içinde yaşamak lâzım. Bu marifeti ve muhabbeti en azından arzulamak, istemek, hayal etmek gerekir…
Önemli olan çekirdeğin maddî açılımları değilmiş dememiz için; marifetullah, muhabbetullah ve lezzet-i mukaddese yolunda cihazlarımızın, organlarımızın varlık âleminde açılımlarını bir nebze de olsa kendimizin görmesi, buna inanması ve yaşaması lâzım.
Ya bir hiç, ya da bir varlık olmak. İnsanın eline verilmiş, artık kendisi bilir. İğnenin, ucunu görüp anlamayan, dikişi ve hele elbiseyi hiç düşünmesin.
26.12.2008
E-Posta:
[email protected]
|