Her gün gördüğüm suretime, unutamayacağım bir bakış bırakıyorum.
Bu kadar kaybedişin, hatanın içinden bari bunu hatırlasam diyorum. Belki bu kalır gözlerimde diyerek, kendimi kendimle durdurmaya çalışıyorum.
Derken bir internet sitesinde, gözlerime değen ve unutamayacağım resimler kalıyor. Yürürken, konuşurken, düşünürken hatırlamak için, saatlerce seyrediyorum bu manzaraları.
2008’in akılda kalan fotolarını veriyor bu site.
Ve kapalı hanımların Erciyes’te kayak yaptıklarını hayretle ve suçmuş gibi objektifleyip nazarıma sunuyor.
Şaşıp kalıyorum. Sanki daha önce yoktu, şu birkaç yıldır ortaya çıktı örtülüler.
Televizyonlarda “onlar” ve “bizler” diye ötekileştirip, gazetelerde “Onlar bunu da yapıyor” diyerek, her hareketlerine şaşırdığımız ve neredeyse nefes alacakları yerleri belirleyeceğimiz örtülüler, yeni mi girdi hayatımıza?
İnsanî hallerimizden gerine gerine bahsederken, hayvanlara yapılan en ufak bir saldırıda yüreğimiz sızlarken. Televizyonlarda ki üçüncü sayfa haberlerine isyanlar edip, yaşlarımızı akıtırken, eline toplu katliâm imkânı verilse birilerinin, hiç şüphem yok, acımadan katlederler bütün örtülüleri.
Üzerine de vicdanlarını susturdular diye, derin bir nefes çekerler.
Zira sıradan yaşantılarının içinde her türlü hareketi özgürlük adı altında yaparken, yanlarından “Ahiret ya varsa? Ölüm de var unutma.” diye canlı geçen haberciler artık birilerini rahatsız etmemiş olurdu.
Oysa daha yıllar önce ne güzel söylemiş Necip Fazıl: "Bir kız öğrenciyi, başını örttüğü için tahsil hakkından mahrum etmek İstiklâl Savaşı başlarında ve Maraş’ta düşmanlar tarafından başörtüsü çekilip düşürüldüğü için başlayan millî şahlanışın ruhuna tükürmektir” demiş ve bizi yıllar öncesine götürmüş, tarihimizi hatırlatmaya çalışmıştı.
Ancak balık hafızalı bir millet olduğumuz için, ona da vardı bir bahanemiz.
Hepimizin dediğimiz bu dünyaya, birileri sahip çıkarken bir de üzerine medeniyetten bahsedilince, “ne yazsam?” diye düşünemeden edemiyorum.
Bir köşe yazarı; “umumî tuvaletlerde, ellerimi yıkadığım yerde, abdest alıp ayaklarını gözüme sokmasınlar. Bana yeter” diyorken, unutuyor sanırım tahareti…
Zira az önce tuvaletten çıkan bir diğeri, kirlenmiş elini yıkıyor o lavaboda, şimdi sormak gerekiyor, kendini akıllı ve temiz zanneden bu gazeteciye, o ayak mı temiz, yoksa o el mi?
***
“Örtünmek güzeldir” sloganına takıp, bilbordlarda gördükçe sinirleri bozulan bayanlar… Neden sadece bir reklâm olan bu yazıdan bu kadar rahatsız oldular? Acaba vicdan denilen manevî polisleri onları rahatsız mı etti? Açılmak hepsinden güzeldir diyen halleri onları tatmin etmiyor mu cevap olarak?
“Örtülüleri görünce, inadına sakız çiğneyip patlatıyorum. Onlar kapandıkça, inadına kısa giyiniyorum” diyen bir bayan “Edepsizleşiyorum” derken utanmıyor, rahatsız olmuyorsa, örtülü bir bayan neden bu bayanın yaptığı bu hareketlerden dolayı rahatsız olsun ki…
Ahh! Kendini akıllı zanneden ahmaklar.
Yaptığınız bütün hareketlerle sadece kişiliğinizi gösterirsiniz.
Halinizden ve davranışlarınızdan bu kadar eminseniz, neden bir örtülü sizinle yaşarken “öteki” diyerek rahatsız olmuyor da, siz neden elinizden gelse onları başka bir dünyaya sürmek istiyorsunuz? Bu halleriniz, acaba vicdanınızın çığlıkları olmasın…
24.12.2008
E-Posta:
[email protected]
|