Uzun yıllar önce kurulan ve kurulduğu günden beri başta Müslümanlar olmak üzere bütün insanlık âlemine geniş çerçeve içinde hizmet veren Risâle-i Nur Enstitüsü’nün cevval ve kahraman yetkilileri ve eğitim komisyonları, İstanbul’da üniversite gençlerine “Risâle-i Nur Işığında Dünya Gençliği Önündeki Engeller ve Çıkış Yolları” başlıklı bir konferans vermemi istediler. Hollanda’daki “18 günlük istihdam” dönüşü Mevlânâ ihtifalindeki can dostlarımıza birlikte olduk. Ardından gelen teklifle kendimizi İstanbul’daki ağabey ve kardeşlerimizin hizmet ve muhabbet mekânları olan Güneşli’de, Üsküdar’da, Eyüp’te, Süleymaniye’de ve Beşiktaş’ta bulduk.
Evvelâ; dünya gençliğinin her şekliyle tesbiti ve bilinmesi lâzım. Çünkü 15-20 yıl sonra o ülkelerin ve dünyanın patronları, idarecileri, yöneticileri onlar. Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı son tesbite göre; dünyada günde 400 bin kişi doğuyor ve yine yılda 56 milyon kişi çeşitli sebeplerden dolayı vefat ediyor. Ayrıca dünya nüfus teşkilâtının tesbitine göre; 2008 Şubat’ında dünya nüfusu 7 milyara ulaştı. Bu büyük dünya ailesinin 2 milyar genci okuyor. Yüzde 48’i İngilizce konuşuyor. Türkiye’nin üçte biri okuyor. 92 üniversitede açıköğretimle birlikte 3,5 milyon ve 70 bin lise dengi okulda 16 milyon civarında evlâdımızla, takriben 20 milyonu okuyor.
Uzun zamandır üzerinde çalıştığım gençlerimizin önünde çok büyük engeller, günahlar, çukurlar vardır. Masum doğan dünya gençliği, masumiyeti önündeki engellerle kendi nefis ve idraki içinde boğuşuyor ve yeni hayatının çizgilerini kendi iradesi ile çiziyor. 20 küsûr tesbitimin içinde; menfî çevre, menfî medya, müstehcen yayınlar, kötü arkadaş, sağlıksız din eğitimi, kötü alışkanlık, öfkeye kapılmak, genel ahlâka aykırı davranmak, suç işlemek, kıskançlık, kin, intikam, cehalet, tembellik, gayesiz ve ideâlsiz bir hayat, macera hevesi ve özentisi, israf ve eğlence düşkünlüğü, karamsarlık ve isyankârlık, münakaşa ve kavga vs. var. 1948’de dakikada 100 tehlike, günah ve engelle karşı karşıya olan insan, 2008 itibariyle 1000 tehlike, günah ve engel ile karşı karşıya. Ve en büyük tehlike, iman ve inanç boşluğu.
Salonu tamamen dolduran, gözlerinin içi gülen ve simaları daima tebessüm eden gençlere, bir konferansçı veya bir seminerciden ziyade bir ebeveyn, bir vatandaş ve bir insan olarak muhatap olup, bu tesbitlerimin bazılarını müşahhas dokümanlarla ve rakamlarla açmaya çalıştım. Onların akıl midesine inmeye, nazarlarını daha müteyakkız hâle getirmeye uğraştım. Bize verilen kısa zaman diliminde ne sığarsa onu satır başları içinde sığdırmaya çalıştık. Her biri bir konu başı olan tesbitleri, İnşaallah zaman seylinde tekrar açmanın ümidindeyim. Zamanlar ve saatler çok mühim, ona saygı duymak da adaptır.
Çıkış olarak; çağımızın Mevlânâ’sı Hz. Bediüzzaman’ın yıllar önce, başta bütün vatan ahalisine ve insanlığa büyük bir şefkat ve mütefekkir ehli olarak, bugünleri görerek takdim ettiği çarelerinin bazılarını mezkûr zaman diliminde aktarmaya çalıştık. Bilhassa 1905 yıllarında ifade buyurduğu “Vicdanın ziyası ulum-u diniye, aklın nuru fünun-u medeniye” ve Haşir Risâlesi’nin Zeyl’indeki mukaddemede dört istinat duvarının çıkış yolları, harika birer tembih yollarıdır. Bunlara bütün dünyanın ve bilhassa eğitim, sağlık, adalet ve içişleri bakanlıklarının ne kadar muhtaç olduğu tesbitlerimizle ortaya çıkmıştır.
Emeği geçenleri; bizlere evlerini, dershanelerini ve salonlarını açanları tek tek ve gönülden kucaklıyor ve tebrik ediyorum. Bizim ardımızdan mûsikînin nağmeleri ise bambaşkaydı. Onları da ayrıca tebrik ediyor ve alkışlıyorum. Bahrilerin, İsmaillerin, Hasanların, Münirlerin, Yusufların, Özsoyların, Yakupların, Sarıların şevkleri beni de şevklendirdi. Hz. Allah yar ve yardımcıları olsun.
02.01.2009
E-Posta:
[email protected]
|