"Gerçekten" haber verir 28 Şubat 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Selim GÜNDÜZALP

Sonsuz Rahmetten gelen...



Boğazından öpen Hüseyin’i hergün

Omuzunda Ali’yi yüceltensin

İsa’ya ümidi veren sensin!

Senden bir elçiymiş güller

Sonsuz Rahmetten gelensin.

Hüseyin Hatemî

Hazret-i Peygamber Efendimizin (asm) sayılamayacak kadar çok, güzel sıfatları vardır. O, güzel sıfatların herbirinde en ileri derecede ve en zirvede yaşamıştır. Çok adaletli bir idareci, çok sevgili bir eş, çok dirayetli ve muktedir bir kumandan, çok ince görüşlü bir diplomat ve çok maharetli bir baba gibi sayısız sıfat ve hallerde en ince ve en yüksek davranışlar göstermiş, bizzat yaşamıştır.

Dünya malına, süsüne zerrece önem vermeyecek derecede gayet mütevazı bir hayat tarzını seçerek o şartlarda yaşamayı bir prensip olarak addetmiştir. Ve bu noktada da ümmetine bütün zamanlarda örnek olarak kalabilmiş ve her olayda ve problemde bir çözüm ve çıkış yolu sunmuştur. Bunların herbiri için özel kitaplar yazılmış ve özel bölümler ayrılmıştır.

İnsanlık tarihinde hayatı bu kadar yakından incelenen ve tek bir noktası bile karanlık kalmayan biricik şahsiyettir Peygamberimiz Hz. Muhammed (asm).

İşte onun (asm) 63 yıllık mübarek hayatının içinde altın bir levha olarak her zaman anılacak bir hatıra:

En sevgili, en şefkatli bir eş olarak Hz. Peygamber (asm) ile bir hatırasını Hz. Âişe şöyle naklediyor:

Resûlullah (asm) ayakkabılarını tamir ediyor, ben de ona ip büküyordum. O, terliyor, terledikçe yüzü daha bir aydınlanıyordu. Şaşkınlıkla onun yüzüne bakarak:

“Ey Allah’ın Rasûlü! Sana baktığımda alnının terlediğini ve terledikçe aydınlandığını gördüm. Eğer şair Ebu Bekir el-Hezelî seni görseydi, seni tıpkı şiirinde tasvir ettiği kişiye benzetecekti” dedim. Resûlullah (asm):

“Ebu Bekir Hezeli ne diyor ey Âişe?” dedi.

“Ebu Bekir el-Hezelî şiirinde şöyle diyor: ‘Yüzüne baktığında, yağmurlu havada ansızın parlayan şimşek gibidir’ dedim. Resûlullah (asm) elindeki çarıkları bıraktı, yanıma geldi, iki gözümün arasından öptü ve şöyle dedi:

“Ey Âişe! Allah (cc) senin güzelliklerini arttırsın, seni daha da erdemli kılsın, beni sevindirdiğin gibi seni de sevindirsin.”

***

Hz. Peygamber Efendimizin (asm) sevgili torunları ve gözbebekleri Hz. Hüseyin ile Hz. Hasan Efendilerimizi mübarek hanelerinde yine bir arada görüyoruz.

Sevgiyle onları öpen, şefkatle kucaklayan Hz. Peygamber (asm) yeri geliyor şakalaşıyor, yeri geliyor sırtında taşıyor.

O gün de manzara bundan böyle...

İki kardeş bir ara, Hz. Peygamber’den, oynamak için yavru deve satın almasını istiyorlar. Bizim yavrularımızın da bizden bir kuzu istemeleri gibi. Sevgili Peygamberimiz onları oyalama ya da durumu idare etme yoluna girmeden ve doğruyu en güzel şekilde açıkça söylemekten çekinmeden diyor ki:

“Yavrularım, onu alacak para yok.”

Ve sonra hemencecik yere eğilip torunlarını sırtına bindirip, gezdiriyor. (Zehebi, Şemseddin Muhammed, Tarihül İslâm, 3-9)

Sevgili torunlarına, bir yandan bu dünyada her istediklerinin gerçekleşmesinin mümkün olmadığının dersini verirken, diğer yandan da çocuk ruhlarının incinmemesi için gerekeni yapıyor ve onları sırtına alıp gezdiriyor, mutlu ediyor.

İşte bir olayda aynı anda tecellî eden iki örnek davranış sergiliyor.

Hem terbiye hem de eğitim açısından Hz. Peygamber (asm) iki önemli hususu vurgulamış oluyor. Yani siz çocuklarınızın istediğini almak ya da yapmak gibi bir takım zorluklarla karşılaştığınızda, onlara doğru olanı ve imkânlarınızın onu yapmaya yetip yetmeyeceğini söylemekten çekinmeyin. Bunu yaparken çok samimî ve tavizsiz olmayı kendinize rehber edinin. Sözünüz senetten sağlam olsun. Tâ ki insanlar size lâyıkıyla güven duyabilsinler.

Diğer yönden de yine sizden bir şey istendiğinde iyilikle mukabele edin, karşınızdaki insanın belki de yerine getirebileceğiniz bir dileği, bir beklentisi olabilir, ümitsiz bırakmayın muhatabınızı, dersini veriyor.

Neticede her asrın ve bu zaman insanlarının, onun hayatında tecellî eden şefkat sırrına ne kadar muhtaç olduğunu gösteriyor... Onu (asm) örnek almak, çocuklarınızla oynayacak ve onları sırtınızda gezdirecek kadar şefkatli bir baba ve bir dede olmanızı gerektirir.

***

İşte size saadet asrından en kristal bir örnek daha. Bugün bu örnekteki metoda her asırdan ve her zamandan daha fazla muhtacız.

Evet, Hz. Peygamberi (asm) sevmek demek, onun sevdiklerini sevmek, onun sevmediklerini sevmemek demektir. Zerrecik bir imana sahip olan, bu sevgiyi kalbinde yaşar ve yaşatır. Evet, Resulûllah Efendimiz (asm) her hususta çok ince ve çok yüksektir.

İşte, Hz. Peygamber’den (asm) o hatıra:

Abdurrahman bin Semüre, Peygamber Efendimizin (asm) şöyle buyurduklarını rivayet ediyor:

Ben akşam rüyada hayret verici bir şey gördüm. Ümmetimden bir adam gördüm ki, azap melekleri etrafını sarmıştı. O anda almış olduğu abdest geldi ve onu kurtardı.

Ümmetimden bir adam gördüm ki, kendisi için kabir azabı hazırlanmıştı. Namazı geldi ve onu kurtardı.

Ümmetimden bir adam gördüm ki, şeytanlar etrafını kuşatmıştı. Yaptığı zikirler geldi ve onu kurtardı.

Ümmetimden bir adam gördüm ki, susuzluktan dili dışarıya sarkmış soluyordu. Tuttuğu Ramazan orucu geldi ve ona su ikram etti.

Ümmetimden bir adam gördüm ki, önü karanlık, arkası karanlık, solu karanlık, üstü karanlık, altı karanlıktı. Yaptığı hac ve umresi geldi, onu bu karanlıklardan kurtardı.

Ümmetimden bir adam gördüm ki, ölüm meleği ruhunu almak için gelmişti. Anne ve babasına yaptığı iyilikler geldi, meleğin o anda ruhunu, almasına engel oldu.

Ümmetimden bir adam gördüm ki, mü’minlerle konuştuğu halde onlar kendisiyle konuşmuyorlardı. Akrabalarıyla olan iyi ilişkileri geldi ve onlara hitaben, “Bu akrabalarına iyilik ederdi” dedi. Bunun üzerine onlar da o zatla konuştular. O da onlara karıştı.

Ümmetimden bir adam gördüm ki, peygamberler halka halka olmuşlardı. Hangi halkanın yanına varsa kovuluyordu. O anda cünüplükten gusletmesi geldi, ellerinden tutarak yanıma oturttu.

Ümmetimden bir adam gördüm ki, Cehennemin hararetini elleriyle yüzünden uzaklaştırmaya çalışıyordu. O anda verdiği sadakalar geldi, üzerine gölge, yüzüne karşı perde oldu.

Ümmetimden bir adam gördüm ki, Cehennem uçurumundan düşmüştü. Dünyada iken Allah korkusundan döktüğü gözyaşları geldi ve onu ateşten kurtardı.

Ümmetimden bir adam gördüm ki, amel defteri sol tarafından verilmişti. Allah korkusu geldi ve amel defterini alıp sağ eline verdi.

Ümmetimden bir adam gördüm ki, terazisinin iyilik kefesi hafif gelmişti. Küçük yaşta ölen çocukları geldi ve terazisini ağırlaştırdı.

Ümmetimden bir adam gördüm ki, Cehennemin tam kıyısında bekliyordu. Allah korkusundan kalbinin ürpermesi geldi, bu halden kurtardı.

Ümmetimden bir adam gördüm ki, yaş hurma dallarının sallanması gibi titriyordu. Allah’a olan hüsn-ü zannı geldi ve titremesini dindirdi.

Ümmetimden bir adam gördüm ki, Sırat Köprüsünde sürünerek ve emekleyerek yol almaya çalışıyordu. Bana getirdiği salâvatlar geldi, elinden tutarak ayağa kaldırdı. Böylece Sıratı geçti. Ümmetimden bir adam gördüm ki, Cennet kapılarına kadar geldi, fakat kapılar yüzüne kapandı. Getirdiği Kelime-i Şehadetler geldi, elinden tutarak Cennete girdirdi.

(Hz. Peygamberimiz (asm), Camiüs-sağir, s. 685)

Onun o mübarek ruh-u âlîsine sonsuz salâtü selâm ve duâlar olsun...

28.02.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (22.02.2009) - Ümit ve korku dengesi

  (07.02.2009) - Yaşasın ümit!

  (31.01.2009) - İnsana yakışan ümitli olmaktır

  (24.01.2009) - Yarınım bugünüm içindedir

  (17.01.2009) - Ümit, ümit; hep ümit!

  (10.01.2009) - “İnsanlık öldüyse, mezarı Filistin olsun”

  (03.01.2009) - Ah Hüseyin, ah Kerbelâ...

  (27.12.2008) - “Allah'tan ümidinizi kesmeyin”

  (20.12.2008) - Şeytanın hilesi varsa mü’minin de tövbesi var

  (13.12.2008) - Gençlik tutulmaz elle, geçirme boş emelle

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır