Karlı bir Ankara gecesine, sıcak Kahire haberleriyle veda ederken, içimin çok acıdığını hissediyorum. Daha bir hafta öncesinde, kardeşimle oturduğumuz Hüseyin Camii avlusunda bu hafta bombaların patladığını ve şu an itibariyle netlik kazanmamış olsa da 4 can kaybı olduğu haberini almak, çok zor birşey.
Bu haftaya dair kısa kısa yazılacak notlar düşmüştüm aslında. Maalesef acı haberler alınca, insanın aklı başından gidiyor ve ne düşünmüş olduğunu ve ne yazdığını, ne yazacağını bir türlü hatırlayamıyor ve bir araya getiremiyor. Bir parçam biraz Kahire’yken, Kahire’den uzakta almış olduğum şaşırtıcı haberlerin etkisiyle, bu hafta tam bir yazı yazamayacağımı söylemek isterim. Bunun için de hepinizin affına sığınıyorum.
Yine de gurbette değilken ve imkânlarımız varken yazı yazmayıp, köşeyi boş bırakmayı bir türlü kabullenemediğimden, en azından neden tam anlamıyla yazamadığımı belirtmek istedim.
Bu haftaya çok daha güzel bir yazıyla, gazetemizin 40. yılını kutlayarak girmek isterdim. Çok daha kapsamlı bir yazıyla dile getirmeyi planladığım kutlamayı yapmadan yine de geçemeyeceğim. İnşallah, nice 40. yıllara, acı haberler almadan girer ve bildiği yoldan ayrılmadan ilerleyen çizgisini muhafaza eder Yeni Asya. 100. yılı görmek nasip olmaz belki, ama 100. yılları görecek ve anlayacak nesiller yetiştirmek ümidiyle en azından…
Bir yerde okumuştum, “Her doğulu biraz Kahirelidir” diye… Başka bir yerde de toz toprak içindesin, ama çok güzelsin, hele geceleri harika bir şehirsin...” diye bir yorum takılmıştı gözüme Kahire’ye dair… Şimdi dileğim, daha fazla toza toprağa bulanmasın Kahire, geceleri bombalar aydınlatmasın!
24.02.2009
E-Posta:
[email protected]
|