Aralık ve Ocak ayları, bu sene (ve de artık geçen sene) Mısır’da tam anlamıyla festival ayları olarak geçen aylar. Hatta Mısır’a gelen turistleri gümrük kapısında “Mısır’da kutlamalar” adı altında rehber kitapçığı karşıladı bu dönemde. Kurban Bayramı ile başlayan kutsal günleri sırasıyla Katolik Noeli, Milâdî yılbaşı, Hicrî Yılbaşı, Aşure Günü ve 7 Ocak Koptik Noel (Ortodoks Noel) ile devam eden kutlamalar takip etti.
Bu üst üste gelen kutlamalar, Mısır’ın çok dinli ve çok kültürlü, aynı zamanda hoşgörülü boyutunu da ortaya çıkarıyor. Her yer ışıl ışıl. Camiler, kiliseler, sokaklar, caddeler, oteller… Herkes birbirine mutlu bayramlar mânâsına gelen “Eid Saeed” diyor. Bu bazen o kadar garip bir hal alıyor ki, konuştuğunuz herkesin dinini anlayamadığınızdan dolayı, farklı dinden olan insanlara, yanlış zamanlarda kutlamalar da yapabiliyorsunuz. Ben çok rahat bir şekilde karşımdakine “Senin dinin ne?” sorusunu yöneltemediğimden, bayramlarını tebrik etmeyi unuttuğum Müslüman arkadaşların yanı sıra, Kurban Bayramlarını tebrik ettiğim Hıristiyan arkadaşlar olduğunu da anladım. Ama herkes birbirine hoşgörülü ve anlayışlı yaklaştığından bir yanlış anlama da olmadı.
Bütün bu kutlamalar hızla devam ederken, Mısır’da bütün marketlerde alkol satışı yasak olduğundan dolayı, hiç alkollü içki alan kişiye de rastlamadım. 31 Aralık günü, bazı işlerimi halletmek için dışarıdaydım. Banka, faturalar, v.s. derken, köşedeki her zaman boş olan tekel bayiinin önünde hıncahınç bir kalabalık gördüm. İnsanlar bir yandan birşeyler alabilmek için birbirleriyle mücadele ediyorlardı, öte yandan tekel bayiine kasa kasa içkiler geliyordu. Ben ilk etapta Mısır’da daha önce hiç rastlamadığım bu görüntü karşısında şaşkına döndüm. Bir yandan iki gün önce İsrail’i protesto eden ve Filistin halkı için bir araya gelen Mısır halkı, öte yandan yılbaşı akşamı içki alabilmek için birbirini ezen Mısır halkı… Tabiî bir yandan bizi Türk oluşumuz itibariyle Türkiye’nin İsrail politikasından dolayı hâlâ suçlayan Mısırlılar da yok değil. İnsan yabancı olmanın verdiği bazı duygulardan dolayı her zaman tartışamadığı bu hassas mevzularda kendi ülkesini bile savunamazken, Türk dizilerini sabah akşam kendi kanallarında izleyen ve Türklerin alkol almasını tasvip etmeyen Mısırlıların oluşturduğu uzun tekel kuyrukları da birbirleriyle çelişen görüntüler oluşturmaktaydı. Tabiî ki bütün Mısırlıları tek bir kategori altına sokmak doğru değil. Her yerde olduğu gibi Mısır’da da “öyle düşünen” ve “düşünmeyen” insanlar mevcut.
Bütün bu bayram ve kutlamaların genellikle güzel bir atmosferde geçtiği bu günler, biz öğrenciler için imtihan zamanının habercisi. Ben de yoğun geçecek olan imtihan dönemimden dolayı bir-iki hafta boyunca yazılarıma ara vermek zorunda kalacağım. İmtihanlardan sonra İsrail’in Filistin’e saldırmaktan vazgeçtiği, insanların bir ihtimal daha duyarlı hale geldikleri bir ortamdan yazılarda kaldığımız yerde görüşebilmek ümidiyle…
*Arapçada “mutlu bayramlar” anlamına gelmektedir.
13.01.2009
E-Posta:
[email protected]
|