Mondros Ateşkes Antlaşmasının ardından Çanakkale Boğazından geçerek İstanbul Limanlarına gelip demirleyen İngilizlerin öncülüğündeki yetmiş parçalık işgalci donanması, karaya asker çıkararak önceden sinsice hazırlamış oldukları işgal planlarını adım adım tatbik sahasına koymaya başladılar. Sadece İstanbul'u değil, Anadolu'nun muhtelif bölgelerini de aynı sinsilik içinde yürüttükleri hareketlerle işgale yöneldiler.
Buna paralel ve bununla eşzamanlı olarak gelişen bir diğer hareketlenme ise, Trakya ve Anadolu'da peşpeşe Redd–i İlhak ve Müdafaa–i Hukuk–u Milliye Cemiyetlerinin kurulmasıdır. Bu cemiyetler, bir yandan millî birliği canlandırmaya çalışır ve bu maksatla neşriyat yaparken, bir yandan da muhtemel cephe savaşlarında bulunmak üzere ciddî hazırlıklara başladı.
Bu arada, İstanbul ahaliside boş durmadı. İstanbul'da kurulan işgal ve ilhak karşıtı cemiyetler, Anadolu'daki direniş hareketlerini desteklemeye, onları gizlice silâh ve mühimmatla donatmaya çalışırken, bir yandan da şehirde mukim ahaliyi de işgale karşı bilinçlendirmeye yöneldi.
1919 yılı Mayısında başlayan ve dört kez tekrarlanan meşhûr "Sultanahmet Mitingleri" işte daha evvel yapılan bu alt yapı çalışmasının bir neticesi olarak vücuda geldi.
* * *
On binlerce İstanbul'lunun iştirak etmiş olduğu ilk Sultanahmet Mitingi, 23 Mayıs 1919'da gerçekleştirildi. Bu mitingin en büyük muharrik sebeplerinin başında 15 Mayıs günü İzmir'in Yunan kuvvetleri tarafından işgal edilmesiydi. Tâ 9 Eylül 1922'ye kadar sürüp gidecek olan bu işgal hareketi, haliyle İzmir'le sınırlı kalmadı. İzmir ve yakın çevresinin ardından Kütahya, Afyon, Bursa ve Eskişehir gibi Batı Anadolu şehirlerinin hemen tamamına yayılan bu işgal hareketi, 1921 yılı başlarında Ankara sınırına (Polatlı) kadar gelip dayanacak bir vaziyet aldı. Ki, asıl kırılma ve ric'at da bu noktada başladı.
İşgal hareketi ilerledikçe, İstanbul'daki mitingler de tekrarlandı. Halk pes etmiyor ve direndikçe direniyordu...
Üç–dört yıl kadar süren İstanbul'un işgali günlerinde yapılan ikinci büyük mitingin tarihi 30 Mayıs 1919. İngiliz yönetimindeki İşgal Yüksek Komiserliği, bütün kuvvetiyle çalışıp aydınları, dindar kimseleri ve halkı yanına çekmek istediği halde, bu maksadını bir türlü hasıl edemedi.
Bir yandan Kürdistan Teali Cemiyeti, İslâm Teali Cemiyeti, İngiliz Muhibban Cemiyeti gibi suret–i haktan görünen cemiyetlerin faaliyetleriyle farklı kesimleri kendi tarafına çekmeye çalıştığı halde, yine de tam muvaffak olamadı ve Sultanahmet'te yapılan protesto mitinglerinin önüne geçemedi. Nitekim, aynı meydanda 10 Ekim 1919 günü yapılan üçüncü büyük mitingle işgal hareketi kınanırken, Anadolu'daki Kuva–yı Milliye hareketi alkışlandı ve muvaffakiyeti için duâlar edildi.
Peşpeşe gelen ve her defasında daha da kalabalıklaşan Sultanahmet Mitinglerinin en büyüğü—ki, yaklaşık 150 bin kişinin katıldığı tahmin ediliyor—13 Ocak 1920'de gerçekleştirildi.
İleride İstiklâl Marşını Meclis'te okuyacak olan Hamdullah Suphi (Tanrıöver), Şair Selim Sırrı (Tarcan), Halide Edip (Adıvar), Dr. Rıza Nur ve M. Emin Yurdakul gibi edip, şair ve hatip şahsiyetlerin iştiraki ve halka hitap etmesiyle, coşkunun had safhaya çıktığı bu son miting, işgalcileri o derece kızdırdı ve gözlerini korkuttu ki, onları yeni bir mitingin yapılmasına tahammül edemez bir hale getirdi.
Nitekim öyle oldu. Uygulamış oldukları baskının şiddetini yaklaşık iki ay boyunca sürekli arttıran işgalciler, İstanbul'daki mücadelenin kansız ve silâhsız bir şekilde yapılıyor olmasının önüne geçmek ve kitleleri tahrik ederek işgallerini bir katliâma dönüştürmek için bahane aradılar ve sonunda bir karakolumuza gece vakti baskın düzenleyerek birçok askerimizi vurarak şehit ettiler.
Maksatları, aynı tarzda bir mukavemetin ortaya çıkmasıydı. Ancak yanıldılar. Çünkü, sivil yerleşim bölgesindeki mücadelenin silâhla değil, fikir ve iman kuvvetiyle yapılmasının daha isabetli olacağı düşüncesini önceden fark edemediler.
Bu yüzden, beklentileri boşa çıktı. Onlara, ne muhibbanların, ne de teâlicilerin bir faydası dokundu. Çünkü, halkın nezdinden ciddi bir taraftar kitlesi bulamadılar. Ortalığı ve kan ve silâhlar bulandırmaya muvaffak olamayınca, yüzlerindeki maske düştü ve 1922'de İstanbul'u terk etmeye mecbur kaldılar.
İstanbul ve İzmir'in işgaliyle başlayan Sultanahmet Mitingleri, o güne kadar eşine rastlanılmayan coşkun kalabalıklara sahne oldu. İlk miting, İzmir'in Yunanlılar tarafından işgal edilmesinden hemen sonra, 23 Mayıs 1919'da yapıldı. Bunu 30 Mayıs 1919 ve 10 Ekim 1919'da yapılan ikinci ve üçüncü mitingler takip etti. Dördüncü ve en büyük miting ise 13 Ocak 1920'de yapıldı. Bu tarihten sonra baskıyı olabildiğince şiddetlendiren İngilizler, 16 Mart'ta Şehzadebaşı Karakolunda işledikleri kanlı cinayetin ardından, posta, telgraf, matbuat, hükümet ve parlamento binası dahil işgal edilmedik bir tek yer bırakmadılar. Bu ağır şartlar altında artık miting yapmanın imkânı da kalmamış, hatta Meclis'in faaliyet yapma imkânı dahi kalmamıştı.
13.01.2009
E-Posta:
[email protected]
|