"Gerçekten" haber verir 31 Aralık 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

M. Latif SALİHOĞLU

Yıl biterken; ömür şiirleri



Bugün 2008 yılının son günü. Yarın, yeni bir yılın siftahı olacak. 2009 senesi, birçok yönüyle önemli gelişmelere gebe görünüyor...

Dünyanın süper ülkesi Amerika'da güç, iktidar ve saltanat, büyük çapta el değiştiriyor: Demokratlar, başlarında zenci lider (ilk kez) olduğu halde iktidara geliyor.

Bizdeki saltanatın el değiştirmesi ise, tam yüz sene önce yaşandı. 1909'da, güç ve iktidar mânâsındaki saltanat, Osmanlı'dan Selanikliler'e geçti.

Selanik merkezli Hareket Ordusu İstanbul'a gelip idareye elkoydu. Hemen ardından, Selanik mebusu Yahudi Emanuel Karasso başkanlığındaki gayr–ı Türk bir heyeti Sultan Abdülhamid'e göndererek onu tahttan indirdi. İndirmekle de kalmadı, 33 yıllık kudretli padişahı Selanik'e gönderdi ve onu oradaki Alatini Köşküne hapsetti.

Selânik Ordusu, bu davranışıyla şunu demek istedi: Saltanat el değiştirdi. Senin yerin orası, bizim yerimiz burası.

Üstad Bediüzzaman, 1909'da yaşanan bu tarihî hadiseyi "tebeddül–ü saltanat" şeklinde ifade ediyor. (Bkz: Kastamonu Lâhikası, Karadağ'ın Bir Meyvesi)

Sultan II. Abdülhamid'den sonra gelen padişahlar, hür ve serbest olamamışlar; dahası, Selanikliler'in gölgesi altında yaşamaktan kurtulamamışlar.

Saltanat ile birlikte, Meşrûtiyet ve Cumhuriyet hükümetlerinin de "‘Selâniklilerin istibdad–ı mutlakları" altında (Emirdağ Lâhikası, s. 134) yaklaşık yüz yıl müddetle ömür sürecekleri ve yüz yıl sonra "Meşrûtiyetin hakiki cemâli"nin görülmeye başlayacağı müjdeleniyor. (Münâzarât, s. 29)

Tarihe dair bu kısa notları düştükten sonra, gelelim meselenin herkesi alâkadar eden tarafına...

* * *

Yılın son günü, ömürden bir yılın azaldığını nisbeten daha bâriz şekilde insana hatırlatmış oluyor.

Bu vesileyle, biz de sizin için değerli şairlerimizin ömre dair mısralarından bir derleme yaptık.

Eski ve yeni şiirlerden seçmeler yaparak aynı kapta harmanladığımız bu mânidar mısraları okurken, bundan büyük haz duyacağınızı ve feyizli bir tefekkür seyahati yapacağınızı umuyoruz.

Niyaz–i Mısrî'den

Günde bir taşı bina–yı ömrümün düştü yere

Can yatar gafil, binası oldu viran bîhaber

Dil bekàsı, hak fenâsı istedi mülk ü tenim

Bir devâsız derde düştüm, âh ki Lokman bîhaber

Bir ticaret yapamadım, nakd–i ömür oldu hebâ

Yola geldim lâkin, göçmüş cümle kervan bîhaber

Ağlayıp nâlân edip düştüm yola tenhâ garip

Dîde giryân, sîne büryân, akıl hayrân bîhaber

Yol eri yolda gerektir, çâğ u çıplak, aç u tok

Mısrî'ye haydi gel dediler; lâkin cânan bîhaber

Yunus Emre'den

Geldi geçti ömrüm benim

Şol yel esip geçmiş gibi

Hele bana şöyle gelir:

Şol göz yumup açmış gibi

İş bu söze Hak tanıktır

Bu can gövdeye konuktur

Bir gün ola çıka gide

Kafesten kuş uçmuş gibi

Bu dünyada bir nesneye

Yanar içim göynür gibi

Yiğit iken ölenlere

Gök ekini biçmiş gibi

Yunus Emre bu dünyada

İki kişi kalır derler

Meger Hızır, İlyas ola

Ãb–i hayat içmiş gibi

Âşık Reyhanî'den

Reyhani'yim geçti ömrüm saz ile

Gıda aldık hayaldeki haz ile

Bir ömür devrettik cilve naz ile

Naz bitti, çevrildik niyaza şimdi

* * *

Doğumlarda on gün, dokuz da ayız

Ne umman, ne nehir, ne de bir çayız

Bölmüşlerdir bizi, parça parçayız

Damlamız da birdir, deremiz de bir

Âşık Zevrakî'den

Sohbetler kurulup muhabbet saçınca,

Özümden, gözümden, taşıp yaş akınca,

Hakk'ın tavafında bir gönülü yıkınca,

Boş güne, zay olan şu ömre yanarım...

Âşık Mevlevî'den

Ömrümün güneşi etmeden gurûp

Bir kaç gün misafir olurum durup

Şurada geçici bir çadır kurup

Bir–iki gün ateş yakmağa geldim

Âşık Halil'den

Âhiret hayatını mâmur kılmayan

Dünyada eğlenmiş, gülmüş ne fayda

Şol yüce Kur'ân'dan bir şey bilmeyen

Dam dolusu kitap bilmiş ne fayda

* * *

Âşık Halil derler, birdir mevcudum

Beni böyle karma yapmış Mucid'im

Fâni–bâki iki parça vücudum

Dışım hâke (toprağa), içim Hakk'a bağlıdır

Neşet Ertaş'tan

Vâde tekmil olup ömür dolmadan

Emanetçi emanetin almadan

Ömür bağlarının gülü solmadan

Varıp bir cânana ikrar verdin mi?

Garip bülbül gibi feryâd ederiz

Cehalet elinde kisb ü kederiz

Hep yolcuyuz, böyle gelir gideriz

Dünya senin vatanın mı yurdun mu?

* * *

Gel sevelim sevileni seveni

Sevgisiz suratlar gülmüyor canım

Nice gördüm dizlerini döveni

Giden ömür geri gelmiyor canım

Aşkın ateşine yandım alıştım

Bu ateş içinde aşkla tanıştım

Doğru mu yanlış mı deyi danıştım

Sevgisiz hakka kul olmuyor canım

Ampul'ün keşfi
Amerikalı bilim adamı Thomas Edison, telefon ve fonograftan sonra en büyük keşfi olan elektrikli aydınlatma (ampul) cihazını kamuoyuna tanıttı. Bir endüstriyel araştırma laboratuarı olan Menlo Park'ta yaptığı sayısı denemelerden sonra, nihayet elektrikle aydınlatma keşfini tamamladı ve bunun patentini alarak seri üretim için talipli fabrikayla anlaştı. Fabrikada, ilk etapta 50.000 adet ampul üretilerek, yeni ve son derece pratik bir aydınlatma cihazı insanlığın hizmetine sunulmuş oldu.

31.12.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (30.12.2008) - Müeyyide zamanı

  (29.12.2008) - Ethem–İsmet çekişmesinin perde arkası

  (27.12.2008) - İrade zaafiyeti

  (26.12.2008) - Açılımlar şüpheli, faturalar gerçek

  (25.12.2008) - Köken kurcalama hastalığı

  (24.12.2008) - Kur'ân'a bayraktarlık şerefi

  (22.12.2008) - Bir iman ve hidayet yolcusu:Sanatçı Yaşar Alptekin (2)

  (20.12.2008) - Bir iman ve hidayet yolcusu: Sanatçı Yaşar Alptekin (1)

  (18.12.2008) - İşin sırrı Ergenekon'da

  (17.12.2008) - Kürtler, Kürt–Teâli Cemiyetini dinlemedi

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır