Hz. Musa (as) sadece Yahudilerin değil, bizim de peygamberimizdir. Kur’ân birçok âyetinde bu büyük peygamberin mücadelelerine yer verir. Firavunun zulüm ve esareti altında inleyen İsrailoğulları, Hz. Musa’nın yanında oldukları, ona omuz verdikleri sürece daima iyi şeylere lâyık olmuşlar, Kızıldeniz’de gark olan Firavun’un mülküne varis olmakla kalmamış, yıllardır uzak kaldıkları asıl toprakları olan Arz-ı mukaddeslerine kavuşmuşlardı.
Daha başka sûrelerde olduğu gibi Kasas Sûresinde de onun bu mücadelelerine yer verilir. Sûrenin başlarında Firavunun, memleketinde büyüklük taslayarak ilâhlık dâvâsında bulunduğu, halkı parça parça ederek İsrailoğullarını zayıf düşürdüğü, kızlarını sağ bırakıp erkek çocuklarını öldürdüğü ve bozgunculardan olduğuna dikkat çekilip, “Biz ise, o memlekette zayıf düşürülen kimselere lütufta bulunmayı, onları insanlara iman ve hidayette öncüler yapmayı ve Firavun ile ehlinin mülküne varis kılmayı murad etmiştik. Onlara o memlekette kuvvet ve hâkimiyet vermek, Firavun ile veziri Haman’a ve askerlerine de korktukları akıbeti göstermek istedik”1 buyurulur.
Evet, Allah zulme, bozgunculuğa karşıdır. Kaderin cilvesine bakın ki Firavunun zulmüne son verecek, ezilen masum İsrailoğullarını ayağa kaldıracak Hz. Musa (as) bizzat Firavunun sarayında büyütülmüştür. Allah, yetişip olgunluk çağına erişince de ona peygamberlik ve ilim vermiştir.
Hz. Musa (as) Mısır yerlisi bir Kıptiyle yaptığı kavgada dövülmekte olan İsrailoğulluya destek vermek istemiş, Kıptiye attığı bir yumruk sebebiyle ölmesi üzerine Mısır’ı terk etmek zorunda kalmıştı. Yıllarca Medyen’de Hz. Şuayb’ın (as) yanında kalmış, Mısır’a dönerken Tur Dağında hem kendisine, hem de kardeşi Hz. Harun’a peygamberlik bahşedilmişti. Cenâb-ı Hak onlara, “Kardeşinle gücüne güç katacağız. İkinize mû'cizelerimizle öyle bir üstünlük vereceğiz ki, hiçbir şekilde size erişemeyecekler. Siz ve size uyanlar galip geleceksiniz”2 diye onlara müjde verecekti.
Böylece Hz. Musa (as), tanrılık dâvâsında bulunacak kadar haddini aşmış, masum insanlara zulmetmekten zevk alan Firavun’a hak ve hakikatleri tebliğ edecekti.
Hz. Musa (as) kardeşi Hz. Harun’la birlikte Firavun’a tebliğle gönderilirken Cenâb-ı Hak, “Firavun’a gidin; çünkü o iyice azdı. Ona yumuşak söz söyleyin—olur ki söz dinler yahut Allah’tan korkar” buyurmuş, onlar, “Ey Rabbimiz, onun bize saldırmasından veya daha da azgınlaşmasından endişe ederiz” diye tedirginliklerini ifade etmişler, Cenâb-ı Hak da, “Korkmayın, muhakkak ki Ben sizinle beraberim; işitir ve görürüm” buyurmuş, “Şimdi ona gidin ve deyin ki: Biz Rabbinin elçileriyiz. İsrailoğullarını serbest bırakıp bizimle gönder ve onlara işkence etme. Biz sana Rabbinden mû'cize ile geldik. Selâm hidayete uyanlara olsun. Azabın ise peygamberleri yalanlayıp haktan yüz çevirenler üzerine olacağı bize vahyolunmuştur.”3
Bakalım bu yolda ne gibi mücadeleler vereceklerdi Hz. Musa’yla Hz. Harun. Bir sonraki makalemizde İnşaallah bunun üzerinde duralım.
Dipnotlar:
1- Kasas Sûresi: 6. 2- Kasas Sûresi: 35. 3- Taha Sûresi: 43-48.
31.12.2008
E-Posta:
[email protected]
|