M. Kemal ve Albay İsmet Beyle yıldızının barışmadığı açıkça anlaşılan Çerkez Ethem Hadisesi, birkaç hafta boyunca Meclis'in ve ülkenin en önemli meselesi haline getirildi.
1920 yılı sonu ile 1921 yılı başlarında yaşanan bu hazin gaile, Çerkez Ethem'in vatanını terk etmesi ve hudut haricine gitmesiyle neticelendi.
Ethem Bey, gitmeden evvel kendi komutasındaki Kuvvâ–i Seyyâre birliklerinin Millî Kuvvetlerle çatışmamasını tembihledi, hatta gidip onlara iltihak etmesini istedi.
Bu da, aslında Ethem Beyin ne kadar vatanperver, milletperver olduğunu gösteriyor. Buna rağmen, ne yazık ki, ona "vatan haini" damgasını vurmaktan çekinmeyen kimseler var.
* * *
Yakın tarihimizde yaşanan bu çekişmenin asıl sebebi hâlâ bilinemiyor. Zira, resmî tarihin anlattıklarının çoğu yalan ve düzmece bilgilerden ibarettir. Serbest tarihçiliğin yolu ise, maalesef henüz açık değil.
Bununla beraber, o döneme ait sürpriz mahiyetteki bazı gelişmeleri nazar–ı itibara alarak, sağlıklı ve istikametli bir fikir yürütmek yine de mümkün.
Bilinmelidir ki, birinci ve en büyük zıtlaşma hadisesi, Çerkez Ethem ile İsmet Bey arasında cereyan etti. Ethem Beyin "Çerkezliği"ni özellikle İsmet Bey ilân ve ifşa etti. Ethem Bey, şimdi "Türk, Kürt, Çerkez" gibi lâkapları bırakalım da, Müslümanlık ve Osmanlılık ruhuyla hep birlikte mücadele edelim diyordu. Ancak, onu kendine rakip gören İsmet Bey, adım adım Ethem Beyi köşeye sıkıştırmaya çalışıyordu.
Ethem Bey, Millî Mücadele saflarına daha önce katılmasına, İsmet Bey ise daha sonraları geldiği halde, rütbe ve makan itibariyle en ön safa geçmesine rağmen, ilk başlarda ortada yine de bir zıtlaşma görünmüyordu.
Ne var ki, iç isyanların, özellikle Yozgat'taki isyanların bastırılmasından sonra Ethem Beyin gerek Meclis'te ve gerekse bütün Anadolu sathında "Millî Kahraman" olarak yâdedilmesiyle, İsmet Bey ve onunla aynı zihniyeti paylaşanların kıskançlık damarını depreştirmeye başladı.
Bir süre sonra, ordu içinde—asker neferatının çok sevdiği—Ethem Bey aleyhinde dedikodular üretilmeye ve kast–ı mahsuslar yayılmaya başlandı.
Ethem Bey, askerdi ve sadece askerlik mesleğini düşünüyordu; dedikodulardan şiddetli rahatsızlık duydu. Bu rahatsızlığını Eskişehir'de İsmet Beye iletti. Görünürde hiçbir problem yokmuş gibiydi. Ancak, asıl çekişme alttan alttan kaynıyordu.
Ethem Beyin rakipleri ise, sadece asker değil, aynı zamanda siyasetçiydiler. Onun gölgesinde kalmaktan endişe ediyorlardı. Savaşın bitmesiyle birlikte, Ethem Beyin "Millî Kahraman" olarak tescil edileceği muhakkaktı.
Ne var ki, Anadolu'nun içlerine doğru taarruza geçen Yunan birliklerine karşı yapılan mücadelenin en nazik zamanında, Çerkez Ethem meselesi büyütüldükçe büyütüldü ve bu büyük insan hem orduyla, hem de Meclis'le karşı karşıya getildi. Yani, bir nev'î oyuna getirilmiş oldu.
* * *
Ethem Beye yeni rütbe, yeni makam–mevki verilmez iken, onun muarızı olan İsmet Bey ise, başdöndürücü bir hızla makamdan makama, mevkiden mevkiye atlıyordu.
İşte, bu tarihî gerçekliğin kısa bir çetelesi...
* İsmet Bey, henüz Albay iken, İstanbul'dan Ankara'ya ilk kez 8 Ocak 1920'de geldi. M. Kemal'e en yakın kişi görünerek, bir müddet birlikte çalıştılar.
* İstanbul hükümetinde Harbiye Nazırı olarak çalışan Fevzi Paşanın dâveti üzerine, Şubat ayı sonlarında İstanbul'a gitti.
* M. Kemal'in dâveti üzerine, 9 Nisan'da tekrar Ankara'ya döndü ve İstanbul'la bağlarını kopardı.
* 23 Nisan'da, paraşütle (seçimsiz) Edirne milletvekili oldu, Meclis'te kendine yer edindi.
* İki hafta sonra, yani 3 Mayıs'ta Bakanlar Kuruluna girdi ve Genelkurmay Başkanı Sıfatıyla, orada en gözde mevkiye oturdu. Dikkat! Rütbece hâlâ albaydır. Albay iken, birden Serâsker oluvermiştir.
* Aynı yılın 10 Kasım'ında 10 Kasım milletvekilliği ve bakanlık görevi saklı kalmak üzere, ayrıca Garp Cephesi Komutanlığına getirilen albay İsmet Bey, rütbe ve tecrübe itibariyle kendinden çok daha üstün olan Ali Fuat Paşa'nın makamını da elinden almış oldu. Ali Fuat Paşa, Moskova'ya elçi olarak gönderildi.
* Ocak 1921'deki I. İnönü Muharebesinden sonra Mirliva (Tuğgeneral) rütbesine yükseltilen İsmet Bey, Mart'ta cereyan eden II. İnönü Savaşından sonra ise, basamakları hızla tırmanarak paşa oldu ve M. Kemal'den sonra "İkinci Adam" makamına oturmuş bulundu.
* Görüldüğü gibi, İsmet Beyin yıldızı başdöndürücü bir hızla parlatılırken, aynı hızla Ethem Beyin yıldızı söndürülmeye çalışıldı.
Peki, en kritik bir zamanda yaşanan bunca çekişme ve ayak oyunlarının arka planında yatan asıl sebep neydi?
İşte, tarih bu sorunun tatminkâr bir cevabını hâlâ bulabilmiş değil.
29.12.2008
E-Posta:
[email protected]
|