Lübnan’ın kuzeyinden İsrail’in güneyine atılan roketler savaşın Lübnan’a sıçrama ihtimalini ortaya çıkardı ne yazık ki! Zaten Lübnan’daki Hizbullah’ın lideri Hasan Nasrallah İsrail’in kanlı saldırıları devam ederken, Aşure Günü onbinlerce Lübnanlının önünde yaptığı konuşmada, “İsrail ile her türlü ihtimalin mümkün olduğunu ve hazırlıklı olunması gerektiğini” söylemiş ve Gazze savaşında ikinci bir cephenin Lübnan tarafında da açılabileceğinin sinyallerini vermişti. Hemen bunun üzerinden daha 24 saat geçmemişken Lübnan’ın güneyinden İsrail’in kuzey bölgelerine üç ya da beş adet roket atıldığı haberi geldi. İsrail de buna karşılık Lübnan sınırını topçu ateşine tuttu. Daha iki sene önce sıcak bir savaşa girişen İsrail ve Lübnan böylece ateşkes antlaşmasını ihlâl ederek yeniden savaşmanın eşiğine geldiler.
İşin ilginç yanı Hasan Nasrallah’ın bu konuşması üzerine hemen İsrail istihbaratı da “Hizbullah’ın ‘ikinci bir cephe’ için Gazze saldırılarını bahane gösterebileceğini” belirtmiş hatta Olmert de, bu konuda Hizbullah’ı uyarmıştı. Peki çatışmalar Lübnan’a da sıçrarsa ne olur? Ne olacağı aşikârdır, zaten henüz siyasî bir istikrara kavuşamamış olan Lübnan yeniden yıkımın eşiğine sürüklenir. İsrail tarafı da iki cephede birden savaşması halinde zaten başarısız olduğu kara harekâtlarından yeni bir hüsranla çıkmış olur. Ölenlerin arasına Lübnanlı siviller de eklenir. İsrail askeri de daha fazla zayiat verir. Yani daha çok insan ölmüş olur.
Bu durumda, İsrail’in iki cephede birden savaşmayı göze alması ise stratejik olarak pek mümkün görünmüyor. Ancak öyle olsa da Hizbullah’ın olaya dahil olma niyeti var ise İsrail de bunu karşılıksız bırakmak istemeyecektir.
Peki zaten yeterince infiale yol açan Gazze katliâmı devam ederken Lübnan’ı da işin içine dahil etme planı kimin fikri olabilir? Lübnanlı güvenlik kaynakları olayları Lübnan’daki Filistinlilere bağlıyorlar. Lübnan hükümeti de 2006 yılında BM nezdinde yapılan ateşkes anlaşmasına sıkı sıkıya bağlı olduklarını deklare ettiler ve roketleri kimlerin attığını araştırdıklarını beyan ettiler. Lübnan hükümetinin savaşa dahil olmayı istemeyeceği gün gibi ortada.
Hizbullah’ın yetkilileri de olayla ilgileri olmadığını belirtince, roketlerin Lübnanlı Filistinliler tarafından atılmış olma ihtimali daha güçlendi.
Ancak gerek Hasan Nasrallah’ın açıklamalarına bakınca, gerekse roketlerin İsrail tarafına düşmesinin zamanlamasına bakınca bunun İsrail’e bir gözdağı olarak Hizbullah ve Hamas ortaklığıyla yapılmış olma ihtimali de göz ardı edilmemelidir.
Bir iki haftalık sürede zaten yeterince kanın döküldüğü bölgede yeni bir cephe açılmasının hiç kimseye bir faydası olmayacaktır. Bilâkis sorunları daha da çözümsüzlüğe götürecektir.
Anlaşılıyor ki, Orta Doğu’da ateşkesler de barışlar da konjonktüreldir. Bölge her daim diken üstündedir. İşte tam bu noktada tarafların kendilerine sormaları gereken bir soru ortaya çıkıyor. Acaba yapılanlar çözüm odaklı mı yoksa her daim bir kaos ortamı mı arzu ediliyor. Hamas ve Hizbullah gibi örgütlenmeler bölgedeki Müslümanların ve İslâm ülkelerinin bağımsızlığı ve refahı için doğru yöntem ve seçenekler mi? Tam bu noktada İsrail, Gazze’ye kara harekâtını başlatmadan saatler önce, Hamas lideri Halid Meşal’in sağ kolu Dr. Musa Ebu Marzuk’un Şam’daki gizli sığınağından Akşam gazetesine verdiği şu demeci hatırlatmak gerekiyor: “İsrail savaştıkça biz kazanıyoruz demektir”...
Yani bölgede savaş devam ettiği müddetçe, diğer deyişle masum Filistinlilerin kanı döküldüğü sürece Hamas’ın mücadelesi doğru yolda ilerliyor demekmiş. İşte Hamas’ın ikinci adamı bunu söylüyor...
Peki sizce bu bir cihad mıdır?
10.01.2009
E-Posta:
[email protected]
|