Yazı yazmanın çeşitli sebepleri vardır. Benim için de öyle.
Birincisi, yazı yazmayı seviyorum. İnsanı deşarj ediyor.
İkincisi, duygu ve düşüncelerimi başkalarıyla paylaşmak beni mutlu ediyor.
Üçüncüsü, birikimlerimi değerlendirdiğimi ve daha geniş kitlelere ulaştırdığımı düşünüyorum.
Dördüncüsü, yazılarımda kendimi anlatmıyorum. Ancak yazılar insanın kendisinden de bağımsız olamıyor.
Beşincisi, yazı yazmak benim için bir hobinin de ötesinde bir okur-yazar olarak bazen toplumsal bir sorumluluk gibi geliyor.
Altıncısı, yazmak aynı zamanda insanı hem kutsal metinler, hem de diğer konularda daha çok okumaya hem motive ediyor, hem de vesile oluyor.
Yedincisi, yazarak ve okuyarak insanlığın ortak sorunları olduğunu ve bunlara ortak veya kişisel çözümler üretilebileceğini düşünüyorum.
Okumaksa, zaten Rabbimizin ilk emridir. Dolayısıyla okumaktan zarar gelmeyeceğini düşünmekle birlikte okuduğumuz kitapların da nitelikli olmasına gayret etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Yani seçici olmalıyız. Zira zaman kıymetlidir.
Aynı zamanda faydasız ilimden Allah’a sığınmalıyız.
Ben şahsen bu sıralar psikoloji okumaya devam ediyorum. “Çağımızın ve toplumun ortak sorunu olan bunalım ve sıkıntılara nasıl çözüm bulabiliriz? Bunun için neler yapmalıyız?” gibi sorular kafamı meşgul eden temel düşüncedir. Dikkat ederseniz yazılarımda bunu gözlemleyebilirsiniz.
Tez hocama, mail yoluyla yazılarımı gönderiyorum. Sağ olsun o da beni teşvik ediyor. Son söz olarak onun sözünü ileteyim sizlere:
“Yazmak yaşamaktır.”
07.01.2009
E-Posta:
[email protected]
|