"Gerçekten" haber verir 09 Aralık 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Fatma Nur ZENGİN

Bursa’da bir bardak çay



Çekmeceyi açıp, bir bardak daha çay içmek için yöneldiğimde, Türkiye’den getirdiğim çaylardan hiç kalmamış olduğunu gördüm. Çay tiryakisi biri olarak, dünyanın farklı ülkelerinden, farklı çay lezzetlerinden meydana gelen, büyük bir çay dolabım olmasına rağmen, Türk çayının yerini hiçbir şey tutmuyordu. Türkiye’den en son gelişimde, bir paket yüzlük poşet çay getirmiştim, iki ayda hepsini tüketmişim. “Eh” dedim, “çaylar bitmiş, Türkiye’ye gitmek lâzım.”

Vatan ve aile hasreti bayramla birleşince, ülkeye gitmek için bahane bulmak çok da zor olmuyor hani…

Aslında bu hafta “Gurbette bayram nasıl geçiyor” yazısı yazacaktım. Çünkü plânlara göre aslında gurbette olacaktım. Fakat şu an Kahire-İstanbul uçağında, Allah’ın izniyle arefe günü aileme sürpriz yapmak üzere Türkiye’ye doğru yoldayım. O kadar kısa bir zaman içerisinde gerçekleşti ki bu, hâlâ inanamıyorum. Cumartesi sabahı uyandığımda, benim Türkiye’ye gidiş planımı yapan kardeşim, “Abla babam sana sürpriz bilet almak için internete girmiş, hemen bir şeyler yapmalısın!” dediği zaman, babamı nasıl iknâ edebilirim diye düşündüm önce.

Zordu bu, eğer “Hayır baba istemiyorum” desem—ki istememek mümkün müydü?—, babam neden istemediğimi merak edecek ve buna üzülecekti. Uçakta yer yok desem, eh artık internette her şey insanların gözü önünde, zaten babam bileti de bulmuş, almasına ramak kalmış. Korkum, biz zaten kardeşimle bilet işini halletmişiz, bir bilet daha alınırsa geri vermemiz mümkün olmayacak. En sonunda hiç yapmadığım bir şekilde doğruyu söylemeyerek, babama sınavlarımın bayram bitiminden iki gün sonra başladığını söyledim. Bir yandan da “İnşaallah yarın bu saatlerde yan yana olacağız” düşünceleriyle kendi kendime gülümsüyordum.

Eh tabiî teknoloji kendi kendine gülümsemeye de müsaade etmiyor artık. Kendi kendime gülümserken beni kameradan gören annem, “Neden gülüyorsun, yoksa bize sürpriz yapıp, gelecek misin?” diye sorduğunda gelmeyeceğimle ilgili her türlü role bürünmek kolay olmuyor. Ama yine teknoloji sayesinde, havaalanında olmadığımı, evimde ders çalıştığımı da gösterebiliyorum aileme. Ve evet, yine teknoloji sayesinde hemen uçak biletimi alıp, hatta check-in işlemlerimi de tamamlayıp, havaalanına gidince hiç beklemeden uçağa geçiş de yapabiliyorum. Çok büyük bir nimet bu yahu.

Daha önce iki bayramı Mısır’da yalnız başıma geçirdim. Üçüncü bayramda annem yanımdaydı, diğer bayramlarda ise artık o burukluğu hissetmek istemediğimden ve bayramın bir araya gelmek, kucaklaşmak, hasret gidermek olmasından, bir de eski bayramları tekrar yaşatabilme çabası içerisinde olmamdan ötürü Türkiye’de bulundum. İçimdeki sevinç, heyecan ve coşku bu bayramda da doğru tercihi yaptığımı söylüyor.

Ama yine de gurbette bayrama dair bir-iki şey söylemeden geçmeyeyim: Mısır’da bayram, Mısır’da Kurban Bayramı, her yerde olduğu gibi insanları bir araya getiren, dostluk ve beraberliğin temsili. Fakat Kurban Bayramı’nda hayvan kesimleri, insanların boş bulduğu her yerde, (balkon, apartman boşluğu, merdiven başı, apartman çatısı, sokak, cadde, hatta ve hatta banyo küveti) yapılmasından dolayı meydana gelen nahoş manzara hiç de iç açıcı değil. İlk defa Kurban Bayramı’nda Mısır’dayken, evin bütün panjurlarını sıkı sıkıya kapatıp, evden dışarı çıkmamıştım. Türkiye’de—özellikle son zamanlarda—ne kadar güzel düzenlemelerin getirildiğini düşündüm.

Dostluk, kardeşlik duygularının dört bir yanı sarması, sokaklara taşan renklilik, caddeleri normaldekinden daha fazla tıkayan trafik, rengârenk kıyafetleriyle kaleydoskopu andıran halk cümbüşü Mısır’da bayramın öne çıkanlarından. Bayram öncesi alışverişleri dolayısıyla karınca sürüsünü andıran trafik, İstanbul’un aksine bayramda çok da tenhalaşmıyor. Halkın tüm kesimi artık sokaklara dökülüyor, toplu ulaşımı kullanma kültürü çok gelişmemiş olduğundan—ki bu da petrolün ucuzluğundan kaynaklanmakta—araba bulan herkes kendini dışarıya atıyor. Tabiî unutmadan söylemek lâzım; her halkın farklı öncelikleri vardır: Bizler: “Başımızı sokacak bir evimiz olsun, yiyecek bir ekmeğimiz olsun” gibi önceliklere sahipken, orta halli bir Mısırlı ise, “Bir uydu antenim, bir de arabam olsun yeter” öncelikleriyle şaşırtmaktadır bizleri. Gerçekten de, Kahire’nin en fakir mahallelerinden birine kuş bakışı yaptığım gözlemde, uydu antensiz ev olmadığını gördüm. Belki o akşam yiyecek ekmekleri yoktu, belki de çocuklarının ayakkabısı yoktu, fakat uydu anteni istisnasız her çatıda (hatta bazı evlerde çatı bile yoktu) bulunmaktaydı. Bu da kültür farkının bariz örneklerinden birini teşkil etmektedir.

Neredeyse İstanbul’a ineceğiz, ben hâlâ yazmaya devam ediyorum. Artık burada bitirmek lâzım, gurbette bayramın herkese bayram olduğu ama gurbettekine bayram olmadığını da söylemeden geçmek istemiyorum. Anne-babanın eli öpülerek başlayan bir bayram, dünyanın hangi beldesinde, hangi şartlarda olursa olsun geçirilmiş en harikulade bir tatilden çok daha keyif veriyor bana. Bayramlar, ailenin bütünleşmesi, görüşmesi hasret gidermesi olmaya tekrar başladığı zaman, eski bayramlara olan özlemlerin azalacağına ve “yeni” bayramların “eski” bayram havasında geçeceğine olan inancım büyük.

Hepinizin bayramı mübarek olsun!

09.12.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (02.12.2008) - Şehre, dizilere, festivale dair….

  (25.11.2008) - Yeni Asya’da yazmak demek…

  (18.11.2008) - İçinden ülkeler geçen şehir

  (11.11.2008) - Mısır’a da kış gelir...

  (04.11.2008) - Küresel kriz Mısır’da yok…

  (28.10.2008) - Şemsiye ve yeşil portakallar

  (21.10.2008) - Nil-i mübarek

  (14.10.2008) - Mısır’a nasıl uçulur?

  (07.10.2008) - Uludağ’ın Nil’e düşen damlaları

  (30.09.2008) - Bir bayram günü

 
Ufo ısıtıcılar, infrared ısıtıcı, kumtel ısıtıcılar.
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır