Bize bizden daha yakın olandan uzaklaştık. Bilinmeyen karanlık vadilerde deli divane gibi dolaştık. Akıllarımızı bir tarafa attık, kalbimize karanlık örtüler örttük, sevgi nâmına dünyamızda bir şey bırakmadık. Değerli metalarımızı harcadık. Bir ticaret yapamadık, müflis tüccar gibi saçımızı başımızı yolduk. Şimdi şaşkın şaşkın nasıl kurtulacağımızı düşünüyoruz.
Kendimiz olmaktan çıktık. Lânetlilerin tuzaklarını fark edemedik. Tuzaklarda inleyerek debelendik. Oysa kurtuluşumuz zor değildi. Kendimiz olmalıydık. İnsan olmaya dönmeliydik. Kurbanı hayatımıza geçirmemiz gerekirdi. O zaman her günümüz Kurban Bayramı olurdu. Bize kurbanlıklar lâzımdı. Nefsimizi kurban etmeli, Rabbimize yakınlaşmak için en yakın bildiklerimizden vazgeçebilmeliydik.
Şaşkın bir şekilde yollarına düştüğümüz o uzaklardan dönmemiz, yakın olana yakınlaşmamız gerekir. Bizi çok yakın olanlarımızdan uzaklaştırmak için uğraşanlara inat kurban olmaya ihtiyacımız vardır. Kendimize dönmemiz, hasretleri sona erdirmemiz gerekir. Hz. İbrahim (as) gibi kurban adayanlara, Hz. İsmail (as) gibi kurban olanlara muhtacız. Uzaklaştık güzelliklerden, ıraklaştık sevdiklerimizden. Kendimizi kaybettik, yakınlarımızdan uzaklaştık. Kurtuluşumuz için kurban adayanlara, kurban olanlara, kurbanı bayram yapanlara ihtiyacımız bulunmaktadır.
Tekbirlerle dirilmek için uğraşmamız, tesbihlerle durulmak için çırpınmamız, tahmidlerle sevgililere kavuşmak için gayret etmemiz gerekmektedir. “Eşref-i mahlûkat” makamına lâyık olmalı, halifelik vazifemizi eksiksiz deruhte etmeliyiz. Mekke ağzıyla, Cebel-i Arefe diliyle hep birlikte “Allahu Ekber” diyelim. Tekbirlerle semâlarımız çınlansın, tesbihlerle çiçeklerimiz cezbeye gelsin, tahmidlerle duâlarımız Dergâh-ı İlâhiyeye çıksın.
Değerli bir emanet bize tevdi edildi. Üzerimizdeki bu emaneti sahibine emanet etmeye her zaman hazır olmalıyız. Yoksa uzun yollar zor aşılır. Ayaklarımız o yolları çekemez. Takatimiz o uzun yollara güç yetiremez. Korkunç azaplar hayatlarımızı şekâvetlerle doldurur. Biletlere ihtiyacımız bulunmaktadır. Geleceğini düşünmeyen ahmaklar sınıfına girmeyelim. Hazır geçici lezzetlerle sarhoş olanlardan olmayalım. Şeytanları sevinçten dört köşe haline getirmeyelim. Zafer insanlığımızın, inancımızın olsun.
Bizler bu dünyaya Kâinatın Rabbini tanımak, O’nun huzurunda el pençe durmak, emirlerine amade olmak için gönderildik. İnsan olmak için kul olmalıyız. Bizler ebedî bir hayat için yaratılmışız. Bu fani dünyada bütün ihtiyaçlarımız karşılanmıyor. Ölüm bizleri alıp uzaklara götürecek. Biletimiz olmazsa sevdiklerimize kavuşamayız. Güzel olanların memleketine gidebilmek için bize güzel bir hayat lâzımdır. Yoksa yaşanması zor zamanlarla kor olup çıkacağız.
Oysa bize isteme duygusunu veren Rabbimiz, bizlere istediklerimizi vermek, bizleri ebedî bir âlemde güzelliklerle buluşturmak ve sonsuz saadetlere mazhar kılmak istiyor. Gözlerin görmediği, kulakların işitmediği, kalplerin hatırına getirmediği güzel âlemler bizler için ihzar edilmiştir. Dünyanın bin senelik mesudâne hayatının bir saatine değmeyen hayatlar iyi ve güzel insanlar için beklemektedir. İfade edilmesi mümkün olmayan güzellikteki buluşmalar bizim için hazırlanmıştır. Buralara küfür ve günahların kirleriyle çirkinleşmiş olanlar giremeyecek.
Ebedî ve güzel hayatlarla bizi buluşturacak ve hiç ayırmayacak yakınlaşmalardan uzaklaşmaya çalışmak divaneliktir. Mahbub-u kulub olanlardan yüz çevirmek nankörlüktür. Bize damarlarımızdaki kandan bile yakın Olana Kurban olmamız gerekir. Kurbanla Karib Olana yakınlaşmamız, kurban olarak ölmeye hazır olmamız gerekiyor. Rabb-i Rahîme yakın olmak, O’nun Habibinin mübarek izinden gitmek, dünyanın fenasından uzaklaşmak kurtuluşumuzdur. Şeytanın içimizde meydana getirdiği fırtınaları ancak bu gerçek yakınlaşmalarla, bu gerçek sevgilerle dindirebiliriz. O zaman bütün kurbanlarımız bize karîb olur. O zaman biz de kendimize gelir, sadece Rabbimizin oluruz.
NOT: Mübarek Kurban Bayramınızı tebrik eder,bütün İslâm âlemine ve insanlığa hayırlar getirmesini dilerim.
08.12.2008
E-Posta:
[email protected]
|