Açıklık ve şeffaflığın olmadığı her yerde, yapılan her işin gerekçesi merak edilir. Çoğu zaman da idarecilerin yaptığı açıklama kamuoyunu iknâ etmeye yetmez.
Geçen aylarda, belediyelerin kaldırımların yenilenmesi konusunda büyük bir israfa imza attığını ifade etmeye çalışmıştık. Vatandaşın bu konuda çok dertli olduğu gelen mesajlardan anlaşılmıştı. Herkes, “Bizim belediye de şöyle yaptı, böyle yaptı” diye pek çok örnek vermiş ve bu yanlışa dur denilmesi istenmişti.
Gerek belediyelerin ve gerekse başka devlet kurumlarının yaptıkları ‘iş’lere sahip çıkışları da ayrı bir konu. Varlık sebepleri ‘iş’ yapmak olan kurumların, ‘şunu yaptık, bunu yaptık’ diye ilaveten reklam yapmaları doğru mudur? İyi, güzel; yaptınız da kimin parasıyla? Kişinin, vazifesini yapmış olması ona ayrı bir ‘reklam’ yapma hakkı verir mi? Bir şoförün, “Bakın ben arabayı sürdüm ha! Bana minnet duyun” demesine hakkı var mı?
Bazı belediyeler ‘kültür faaliyetleri’ adı altında çeşitli toplantı ve törenler düzenliyor. Elbette, başka pek çok konu ile kıyaslandığında kültür faaliyeti düzenleyen belediyeleri öncelikle ve özellikle tebrik ederiz. Fakat bu konuda da gereğinden fazla israf ediliyor. En başta gönderilen davetiyelerden söz etmek lâzım. On yerine bir davetiye gönderilmesi ya da e-posta gibi masrafsız haber verme imkânı varken, lüks davetiyeler bastırmak ve bunları ‘kurye’ ile göndermek doğru mudur? Kanaatimizce bunlar kökten yanlış ve temelli israftır. Teknik imkânlar kullanılsın, e-posta ya da ilânlarla duyurmak belki de daha az masraflı ve hatta etkili olur.
Başka bir konu da toplantıların yapıldığı mekânlarla ilgili... Mesela çoğu belediyemizin 5 yıldızlı otel ayarında kültür merkezleri veya toplantı salonları vardır. Buralarda zaman zaman güzel toplantılar da yapılıyor. Fakat bazı toplantılar, belediyelerin sahip olduğu kaliteli salonlarda yapılması mümkün iken, illâ da 5 yıldızlı lüks oteller tercih ediliyor. Peki bu doğru mudur? O salonlara verilen paralar başka işlerde kullanılsa daha iyi olmaz mı?
Elbette ilmî toplantıların yapıldığı salonların tertipli ve düzenli olmasında fayda var. “Derme çatma salonlarda bu toplantılar yapılsın” demiyoruz. Ama madem ki belediyeler, özel olarak bu toplantı ve kültür faaliyetleri için mekânlar hazırlamış, o halde buraların değerlendirilmesi daha uygun olsa gerek. Belediyelerin salonlarının boş beklediği yerde, illâ da hava atmak için 5 yıldızlı otellere para akıtılması ‘ilmî toplantılar’ın ruhuna da uymasa gerek.
Sadece İstanbul’daki belediyelerin bu konudaki harcamalarını bir düşünelim... Öncelik belediyelerin salonlarına verilse mutlak surette israf önlenmiş olur.
“Üç beş kuruşluk tasarruftan ne çıkar?” dememek lâzım. Atalarımız ne demiş: Damlaya damlaya göl olur.
Belediyerimiz illa da para harcamak istiyorlarsa, ya kitap bastırıp dağıtsınlar ya da belli şartlarda yayınevleri ile anlaşıp basılan hazır kitapları millete dağıtmayı denesin. Böylece, “Pahalı olduğu için kitap alıp okuyamıyoruz” diyenlerin bahanesi de sona ermiş olur.
Küçük büyük, israfın her türlüsüne karşı çıkmak durumundayız. İktisat limanına sığınmaktan başka çare yok. Bakın, dev bankalar, hatta ülkeler israf yüzünden batıyor... Bu kervana biz de katılmayalım...
09.12.2008
E-Posta:
[email protected]
|