Evet, ‘meclis’te bir başörtülü var ve üstelik de Türkiye’de. Fakat, bu başörtülü TBMM’de değil, ‘büyük gazete’nin oluşturduğu “Okur Meclisi”nde!
Hürriyet, yeni bir ‘kampanya’ başlatarak yaklaşık 11 bin kişi arasından ‘seçme’ yaparak 50 kişilik bir ‘okur meclisi’ oluşturmuş. Gazetenin haberine göre Ankara’da toplanan ‘okur meclisi’ ilk iş olarak da Anıtkabir’i ziyaret etmiş. Akabinde de TBMM ziyaret edilmiş vs.
Gazetede yer alan bir fotoğrafta nisbeten ‘ön planda’ görülen bir başörtülü hanım olunca, dikkatimizi çekti. “Ne var bunda?” dememek lâzım. Elbette ‘iyi’ bir gelişme, ama Hürriyet’in açılımının da CHP’nin ‘tesettür açılımı’ ile eş zamanlı olması ayrıca dikkat çekici. Yanlış anlaşılmasın, gazetenin bu tavrına itiraz ediyor değiliz. Yalnız, aynı grubun sahibi olduğu TV’lerdeki ‘yarışma programları’na—geçmişte—başörtülülerin özellikle alınmadığını duyuyorduk. Ne oldu da tesettürlüler öne çıkabildi?
Bu vesile ile, “Dünya Özürlüler Günü”nde, çocuklarının yanında olan başörtülü iki ‘anne’nin Anıtkabir’e alınmamasının da çok onur kırıcı olduğunu hatırlatalım. “Orada ne işleri vardı?” sorusunun cevabı ayrı bir konu. Ama yüzde yüz ‘yanlış’ olan böyle kararları alanları anlamakta da zorlanıyoruz.
Gazetelerin okuyucularını dinlemesi ve onlara uygun yayın yapması elbette takdire şayan. Ancak bu taahhütlerin kâğıt üstünde kalmaması lâzım. Meselâ gazetenin ‘okur’ları ilk teklif olarak “Daha fazla kültür sanat ve gençlik haberleri” istediklerini ifade etmişler. ‘Yetkili’ler ise, kriz sebebiyle böyle sayfa ve eklere yer veremediklerini ifade etmişler. Başka her türlü ‘ek’leri kriz etkilemiyor da, sıra kültüre gelince mi etkiliyor? Bu tavır bile, ‘okur’ taleplerinin ‘kâğıt üstünde’ kalmaya mahkûm olacağını hatırlatıyor.
Gazetenin ‘okur meclisi’ne bir başörtülüyü almış olması, geçmişte yaptığı ‘aleyhte yayın’ları hatıra getirdi. Gerçi her gün böyle örneklere rastlamak mümkün, ama biri var ki tam ibretlikti. Hürriyet’in 9 Mart 2003 tarihli manşeti, “Burkayı attı, dramı anlattı” başlığını taşıyordu. Habere göre, “Dünya Kadınlar Gününde Türkiye’ye gelen Afgan kadını Nigâr Geh, Taliban yönetiminde yıllarca giymek zorunda kaldığı burkayı ilk kez çıkarıp yaşadığı dramı anlattı”ydı. Hürriyet’te yer alan aynı haberin ‘ara başlıkları’nda da şunlar var: “Kadınlar eve kapatıldı”, “Bir sürü kadın intihar etti”, “Ojeli kadının eli kesildi.”
Oysa manşetten verilen haber tamamen uydurma olduğunu Yeni Asya ertesi gün ortaya koymuştu. O dönemdeki muhabirimiz Naciye Kaynak, Hürriyet’in “Afgan kadını” diye duyurduğu hanımın, Türkçe konuşmayı dahi bilmeyen bir Çeçenistan göçmeni olduğu ve İstanbul’daki Çeçen kamplarında kaldığını ortaya çıkarmıştı. (Yeni Asya, 10 Mart 2003)
Haberin ‘yalan’ olmasından daha önemli olan, ‘tesettür aleyhtarlığı’ yapılıyor olmasıydı. “Para yardımı yapacağız” diye götürülen göçmenler, tesettür aleyhtarlığına figüran yapılıyor ve sahnede ‘çarşaf’ları çıkarılıyordu.
Eh, ‘sahnede çarşaf çıkarma’ların manşet olduğu Türkiye’den; ‘okur meclisi’ndeki başörtülülere gelmiş olmak ‘iyi’ye işarettir...
05.12.2008
E-Posta:
[email protected]
|