Ay sonunda yapılacak olan mahallî idareler genel seçimleri, haklı olarak ülke gündemini meşgul ediyor. Partilerin genel başkanları, aylar önce başlatılan çalışmaların neticesini alabilmek için meydanlara çıkmış, halktan oy istiyorlar.
“Her şeye rağmen hayat devam eder” kaidesince, içinde bulunduğumuz ekonomik krize rağmen elbette seçimler yapılacak. Fakat iş adamları ‘seçim’ atmosferinin ‘geçim’i unutturmamasını haklı olarak talep ediyorlar. Gaziantep Ticaret Odası Başkanı Mehmet Aslan, ekonominin mahallî seçimlerin gölgesinde kalmasından endişe ettiğini ifade etmiş. (AA, 1 Mart 2009)
Tabiî ki seçimin, geçimi unutturmaması gerektiği söyleyen sadece bir kişi değil. TÜSİAD Başkanı da yaptığı açıklamada (Hürriyet, 1 Mart 2009) benzer görüşleri beyan etmiş. İş adamlarının bu yönde görüş beyan etmesi kendi bakış açıları bakımından doğrudur. Yaşanan ekonomik sıkıntıları doğrudan ya da dolaylı olarak onlar da hissediyor. Bu bakımdan ekonomik sahada yapılması gereken çalışmaların ‘seçim’ sebebiyle ertelenmesine itiraz ediyorlar.
Bizim de başka bir yönden ‘seçimin unutturdukları’na itirazımız olacak; Seçim ya da geçim, Türkiye’nin daha hür ve daha demokrat olması gerektiğini kimselere unutturmasın!
Ekmek ve hürriyet dengesi, korunması gereken en büyük dengedir. Kimi siyasetçiler ya da ekonomistler, millete ‘ekonomi, para, aş, iş’i ilk hedef olarak gösterirler. İlk bakışta doğru gibi görünce bu hedef temelden yanlıştır. Garip karşılansa bile, cemiyete gösterilmesi gereken ilk hedef; ‘daha fazla demokrasi, daha fazla hürriyet, daha fazla insaniyet’ olmalıdır. Sebebine gelince, biz; “Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam” diyen ya da demesi gereken bir kültürün mensuplarıyız, öyle de olmalıyız.
Hadiseye bu pencereden bakınca, iş adamlarının ‘Seçim, geçimi unutturmasın” garip bulmuyoruz. Fakat peşinden “Geçim de hürriyetleri ve demokrasiyi unutturmasın” demeyi ihmal etmiyoruz.
Her şeyi maddede arayanların gözünün maneviyetta ‘kör’ olduğu bilinmesi gereken bir hakikattir. Bu sebeple zaman zaman “Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam” diyenler ‘çağ dışı kalmış’ gibi de görülebilir. Nitekim geçmişte bu yaklaşıma sahip çok sayıda siyasetçi ve ‘uzman’a şahit olundu. Onlar her fırsatta insanları ‘ekmek’ peşinde koşmaya çağırdı. ‘Ekmek’ sahibi olanların neticede ‘rahat’a kavuşacağını da söylediler. Ancak gelişen ve değişen dünya şartları, ‘ekmek’ için hürriyetlerinden vazgeçenlerin; uzun dönemde ‘ekmek’lerini de kaybettiğini gösterdi, göstermeye de devam ediyor.
Bu bakımdan “Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam” prensibini geçer akçe haline getirmek durumundayız. Türkiye bunu başarabilir ve hürriyetlere öncelik veren bir siyasî yapıyı kurabilirse işte asıl o zaman düzlüğe çıkabiliriz. Aksi halde ‘ekmek’ peşinde koşarken perişan olanları görmeye devam ederiz...
02.03.2009
E-Posta:
[email protected]
|