Anayasadan aldığı ‘yetki’yle halkın din konusundaki ihtiyacını karşılama yönünde çalışmalar yapan ya da yapması gereken Diyanet İşleri Başkanlığı, camilerde okuttuğu hutbelerle bunu gerçekleştirmeye çalışıyor. Ancak, hutbe için seçilen bazı konular bazen yeni tartışmaları beraberinde getiriyor.
Bilhassa ‘ara dönem’lerde, milletin ihtiyacından ziyade ‘başkaları’nın ihtiyacına göre hutbe konusu seçilmektedir. Bunun en bariz örneği, 12 Eylül 1980 sonrası okutulan bazı hutbelerdir. Mutlaka daha eski tarihlerde de bunlar yapılmıştır, ama biz 12 Eylül sonrası hutbelere şahit olduğumuz için onları hatırlatmak istedik.
Geçen gün ‘ajans’lardan gelen ‘müjde’li bir habere göre önümüzdeki ayın sonlarına doğru camilerde “Vergi kutsaldır” başlıklı hutbe okutulacakmış. Sözkonusu hutbede vergilerin zamanında ve eksiksiz ödenmesinin dinî ve millî bir görev kabul edilmesi gerektiği vurgulanıyormuş. (AA, 23 Şubat 2009)
Tabiî ki cami cemaatinin her konuda bilgilendirilmesi, aydınlatılması bir ihtiyaçtır. Ancak bunu yaparken ‘keser’ gibi sadece bir yöne yontmak fayda verir mi? Cemaate ‘vergi vermenin kutsal olduğunu’ anlatanlar, çok daha önemli konularda niçin vaaz vermezler?
‘Cemaat’in daha öncelikli irşad edilmesi gereken konuları vardır. Haftada bir camiye gidenleri de düşününce, o mekânlarda çok daha önemli ve öncelikli konuları anlatmak gerektiği aşikârdır. Yeri geldiğinde ‘cemaat’in din konusunda bilgisiz olduğundan şikâyet edenler, hutbe ya da vaazlarda öncelikli olarak bu konulardan bahsetseler daha faydalı olmaz mı?
“Vergi kutsaldır” hutbesini hazırlayan ya da hazırlatanlara şunu sormak isteriz: Bu hutbeler ilk defa okutulmadığına göre, cemaatin bu ve benzeri hutbeleri nasıl karşıladığını hiç araştırdınız mı? Bu güne kadar böyle bir araştırma yapılmadıysa, bu defa yapılmasını teklif ediyoruz. Eminiz ki büyük bir çoğunluk, bu ve benzeri konuların ‘hutbe’ olarak okutulmasına razı değildir.
Razı değildir, çünkü çok daha önemli konular vardır ve insanlar bu konularda aydınlatılmaya muhtaçtır. Düşünün, cemiyet öyle tehlikelerle karşı karşıyadır ki bu ‘tehlike’leri burada sıralamaya bile imkânımız yok. Hemen her gün bütün bir milleti şok eden cinayetler, akla ve hayale gelmedik ‘hata’lar işleniyor. Bu aşırılıkların temelinde, insanların yeteri kadar irşad edilmemesi vardır. Belki ‘vergi hutbesi’ de okunabilir, ama acaba böyle bir hutbe kaçıncı sırada yer alabilir?
Geçmiş dönemlerde de şahit olunduğu üzere, böyle hutbeler müsbet değil, çoğu zaman menfi tesir icra ediyor. Camiye gelen ve hutbelerden istifade etmek isteyenleri kızdırmaya ya da küstürmeye hiç kimsenin hakkı yoktur.
Önceliğin, İslâm dininin güzellikleri ve hayatı kucaklayıcı prensiplerine verilse yeridir...
26.02.2009
E-Posta:
[email protected]
|