“Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol var”1 denilir Lem’alar’da. Utandıracak bir günahı kimsenin görmediği yerde işleyen bir kimse meleklerin görmesinden utandığı için “Melek de yok” deyiverir de farkında olmadan küfre gider. Bazı günahlar da vardır ki insan haramlığını inkâr ederek onu işler, bu da ona küfre götürür. Meselâ içkinin, kumarın haram olduğunu bilerek işleyen kişi günahkâr olur. Ama içkinin, kumarın haramlığını kabul etmeyerek işleyen kişiyi daha büyük bir tehlike bekler; küfre gider. Sihir de büyük günahlardandır. Onu hafife alan ve haramlığını inkâr ederek yapan, yaptıran farkında olmadan küfre girer.
Sihrin küfre, şirke götürmesinin diğer bir sebebi ise, Allah yerine cinlerden, şeytanlardan, yıldızlardan yardım istemek, onlardan meded ummak, onları yüceltmek, onlardan beklemektir.
Sihirbazların gaybı bildiklerinden söz ederek gelecekle ilgili sözler söylemeye kalkmaları da tehlikelidir. Çünkü gaybı ancak Allah bilir. Âyette açıkça, “De ki: Göklerde ve yerde olanlar gaybı bilemez; onu ancak Allah bilir. Onlar ise ne zaman diriltileceklerinden bile habersizdirler”2 buyurulur. Gaybı ancak Allah bildirirse peygamberler bilir, evliyalar bilir. “Zinaya yaklaşmayın”3 yasağında olduğu gibi hangi duygularla içerisine girilirse girilsin, sonu olmayan bir bataklıktır sihir. Büyük bir günahtır. Değil mi ki sihirde ister iki kişiyi bağlama, ayırma olsun, maddeten ve mânen zarar verme söz konusudur. Ona girip de üzerine çamurun sıçramaması mümkün değildir.
Sihiri yapan da, yaptıran da, onu onaylayan da günahta sihirbaza ortaktır ve yerleri Cehennemdir. Selef imamlarından pekçoğu sihirbazların kâfir, sihrin ise küfür olduğu görüşünde birleşmişlerdir. İmam Malik, Ebu Hanife, Ahmed bin Hanbel bu görüştedirler. İmam-ı Şafiî de onu helâl sayarak yapanların küfrüne hükmetmiştir. Herşeyden önce sihirle uğraşan bir kişi dinî sınırları taşmış, dinle diyanetle ilgisi olmayan, âyetleri bile kötüye kullanabilen bir kişidir.
Şirkle, küfürle eş görülen sihri yapan kimseler ise, âyetleri kötüye ve çirkin bir şekilde kullanabilecek kadar insanlıktan çıkmış kimselerdir.
Sihirbaz veya büyücü olabilmek için habis bir ruha sahip olmak, daha açıkçası şeytanlaşmak, şeytanla işbirliği yapmak gerekir. Çünkü yapılanlar, dince kesinlikle yasaklanan şeytanî işlerdir. Sihirbaz bunları yapabilmek için şeytandan veya şeytanlaşmış kötü cinlerden yardım görür de öyle yapar.
Hz. Süleyman (as) bir peygamber olarak şeytanları ve şerli cinleri bukağılara ve zincirlere bağlayarak zorla kendine itaat ettirmişti. Böyle şerli yaratıkların sıradan insanlara gönüllü olarak itaat etmeleri hiç mümkün mü? Şeytanları ve kötü cinleri kullandıklarını söyleyen büyücüler şeytan ve kötü ruhlar tarafından kullanılır, onların maşası olurlar da farkına varmazlar. İsterseniz bir sonraki makalemizde şeytanın büyücüleri nasıl kandırdığı üzerinde duralım.
Dipnotlar:
1- Lem’alar, s. 15. , 2- Neml Sûresi: 65. , 3- İsra Sûresi: 32.
26.02.2009
E-Posta:
[email protected]
|