"Gerçekten" haber verir 02 Mart 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Şaban DÖĞEN

Peygamberimize (asm) sihir yapıldı mı?



İslâm gelmiş, önce Mekke, sonra da Medine’yi aydınlatmaya başlamıştı. Ama Mekke müşrikleri gibi Medine’de de bu nurdan rahatsız olan yarasa ruhlular vardı. Allah Resûlü (asm) fedakâr Sahabileriyle Medine’ye hicret etmiş; getirdiği hakikatlerle ruh ve kalblere hayat vermeye başlamış, Medineliler ise ona iştiyakla koşmuşlardı.

Bu heyecanlı akından rahatsız olanların başında Yahudiler geliyordu. Her şeyden önce son peygamberin Araplardan gelişi onların içine oturmuş, bir türlü hazmedememişlerdi. Kâbe bakımı, hacıların yedirilip içirilmesi gibi önemli hizmetleri Peygamberimizin soyu olan Kureyş Kabilesinin yapması da buna tuz biber olmuştu. Bunlara nasıl dayanacaklardı? Sonunda şu dehşetli kararı verdiler: “Başka çare yok. Muhammed mutlaka öldürülmeli!”

Bu maksatla Hudeybiye Antlaşması yapılıp Medine’ye dönüldüğü Muharrem ayının ilk günlerinde Medine’nin ileri gelen Yahudileri, Müslüman olduğunu belirttiği halde münafıkane hareket etmekte olan meşhur sihirbaz Lebid bin Âsam’a giderek niyetlerini açtılar. Lebid’in sihirle adam öldürebilecek güçte olduğuna inanırlardı. Peygamberimizin (asm) insanları büyülediğini, içlerinden bazılarını öldürdüğünü, sürdüğünü söyleyerek kurtulmak için sihir yapmasını istediler. Bu maksatla ona üç de altın verdiler.

Lebid, Peygamberimizin (asm) yanına gidip gelen, bazı işlerini gören bir Yahudi genci yoluyla, baş ve sakalının taranmış birkaç saç kılı ve bir de tarak dişlerini elde etmeyi başardı. Onlara düğüm atıp üfledi. Sonra da bunları erkek hurmanın kurumuş çiçek kapçığının içine koyup, Zurayk Oğullarına ait Zervan kuyusunun basamak taşlarından birinin altına yerleştirdi.

Bu sihirden sonra Peygamberimiz (asm) hastalandı, saçları dökülmeye, gözünün feri azalmaya başladı, yeme ve içmeden kesildi. Bu, günlerce devam etti.

Lebid’in kız kardeşi, Hz. Ayşe’nin yanına gittiğinde Peygamberimizin (asm) hastalığından haberdar oldu. Durumu haber verdiğinde Lebid, “Eğer peygamberse, durum Allah tarafından kendisine bildirilir. Aksi halde aklını kaybeder, kavmimiz de umduklarına kavuşmuş olurlar” dedi.

Bu hastalık anında Peygamberimiz (asm) duâ ediyor, sıkıntıdan kurtulmak için Allah’a yalvarıyordu. Birgün tekrar tekrar duâ etmiş, Allah da şifa için iki melek göndermiş, hastalığının neden kaynaklandığını ve çaresini bu iki melek birbirleriyle konuşarak anlatmışlar, sihir malzemelerinin konulduğu yeri tarif etmişlerdi. Peygamberimiz de (asm) Hz. Ali’yle Ammar bin Yasir’i (ra) sözü edilen Zervan kuyusuna göndererek basamak taşının altındaki hurma çiçeği kapçığını getirttirdi. İçerisinde Peygamberimizin (asm) tarağı, başının saç kılları, mumdan bir heykel üzerine saplanmış iğneler, atılmış on bir düğüm ve iğneler saplanmış bir yay kirişi çıktı.

Yay kirişi üzerindeki düğümler çözülemedi. Cebrail (as) gelip Felak ve Nas Sûrelerini okudukça düğümler çözüldü. Her düğüm çözüldükçe Efendimiz (asm) önce acı duyuyor, sonra da rahatlıyordu. Sonuncu düğüm çözüldüğünde de bütünüyle rahatlamıştı.

Bu rivayet Buharî, Müslim gibi bir kısım Kütüb-ü Sitte’de, Müsned’de1 ve birçok tarihî kaynaklarda anlatılmaktadır.

Sihrin Peygamberimizin (asm) beden ve organlarında rahatsızlık ve sıkıntı verdiği doğrudur. Şüphesiz Efendimiz de (asm) bir beşer gibi yer, içer, hastalanır ve ümmetine her konuda örnek olurdu. Ancak bu hastalık, zihnî melekelerini ve peygamberlik görevini aslâ etkilememiş, bu vesileyle ümmetine böyle musibetlerden nasıl kurtulacaklarını da göstermişti.

Kurtuluş yolları üzerinde de İnşaallah bir sonraki makalemizde duralım.

Dipnot:

1- Buharî, Tıp: 47, 49-50; Bed’ü’l-Halk: 11; Cizye: 14; Edeb: 56; Müslim, Selâm: 43; İbni Mace, Tıbb: 45; Neseî, Tahrim: 20; Müsned, 6:57, 63-64, 96.

02.03.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (01.03.2009) - Büyü kimler üzerinde etkili olur?

  (28.02.2009) - “Büyücü nereye gitse iflâh olmaz”

  (27.02.2009) - Şeytanın oyuncağı olan insanlar

  (26.02.2009) - Küfre götüren günah

  (25.02.2009) - Yedi büyük günahtan biri: Sihir

  (24.02.2009) - “Rahat zahmette, zahmet rahattadır”

  (23.02.2009) - Kâinatta tembelliğe yer yok

  (21.02.2009) - Hak ve hürriyetler yolunda

  (20.02.2009) - En büyük rütbe: Allah’a kul olmak

  (19.02.2009) - Cereyan fazla gelince

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır