Geçen son bir haftada geyik muhabbeti nevinden bir Darwin, Evrim Teorisi ve bilimsellik muhabbeti gırladır gidiyor. Bilim-Teknik dergisinin Darwin sayısı üzerindeki tartışmalı uygulamalardan yola çıkarak maymun muhabbetine benzer bir atışma ve sataşmalar başladı medyamızda. Bilen de bilmeyen de meseleye sazan gibi balıklama daldı. Konu bilimsel alandan çıkarılarak ideolojik ve siyasal alana çekildi. Evrim Teorisi oydaşlarıyla Yaradılış Teorisi taraftarlarının bilimsel verilerle görüşlerini ileri sürmelerini ve analiz-sentez yapmalarını beklerken bir de baktık ki ortaya işin çakalları çıkmış bir o yana bir bu yana çekiştirmeye başlamışlar bile. Bu çekmelerden birisini okurken adamın çıkma Darwinci mi, çıkma din âlimi mi hâlâ rengini belli etmeden inançlı kesimlere saldıran ve demagoji yapan bir kıllı türüne daha rastlamak doğrusu bizi hayli şaşırttı. Kıl olduk tabiî. Bu maymun muhabbeti nereden geliyor acaba?
Bir kere bu çıkma âlim, bırakın biyoloji bilimini, matematikten habersiz. Hazret, “Beş beş daha on eder. Çünkü altı eşek, yedi maymun daha dokuz eder de ondan” demeye getirir gibi “din ayrı bilim ayrı” demiş.
Oysa kazın ayağı öyle değil. Birinci ayakta, bir kere din ve bilim ayrı değildir. Bilimleri birbirinden ayırt etmek hata. İkinci ayakta bu büyük âlim/yazar efendi kâinatın şekillerden oluşmuş âyetler olduğunu ifade etmesine rağmen kendi cümleleriyle çelişkiye düşüp Evrim Teorisini doğrudan savunma cesaretini kendinde göremeyerek bu teoriye inançları gereği karşı çıkan dindar, inançlı insanlara yüklenip hakaretler etmiş. Bu da haddini aşmaktır bize göre. Pekalâ bilimsel olarak evrimci görüşü savunabilir veya seviyeyi bozmadan muhalif olanları eleştirebilirsiniz. Ama öyle hakaretlerle, İbrahim, Nemrut, put, but deyip İbrahimî olanlarla, Nemrut tarafında olanlar ayırımı yaparak meseleyi yol geçen hanına çevirmek aydın, münevver, çağdaş yazarlara yakışmaz. Sağ gösterip sol vurma kurnazlığı sergileyen bu adamın hakaretine maruz kalanlar pekalâ şöyle diyebilirler: Âlemin akıllısı bir tek sen misin a kıllı?
Önce şunu hatırlayalım. Matematik yalan söylemez, ama matematikçiler yalan söyleyebilir. Tarih yalan söylemez, ama tarihçiler yalan söyleyebilir. Bilim yalan söylemez, ama bilimciler yalan söyleyebilir. Ya da yanılabilirler. Fakat, âlim efendinin de kabul ettiği gibi Allah, asla yalan söylemez. Yalan söylemeyen Peygamberi vasıtasıyla gönderdiği Kitab’ı yalan söylemez. O kitabın şekillerden oluşan, kevnî âyetler sayılan fıtrat/tabiat kitabı da asla yalan söylemez. Çünkü ikisinin de sahibi Hak ve hakikat konuşan Allah’ın eseridir. Bırakınız şunu bunu, tesadüfleri, şu maymun teorisini, şu mutasyonu, şu tabiî seleksiyonu muhal farz hepsi doğru olsa ne ola ki? “Rahman Kur’ânı öğretti. İnsanı yarattı. Ona beyanı (düşünüp ifade etmeyi) öğretti. Güneş ve ay bir hesaba göre hareket etmektedir.” (Rahman Sûresi, 1-5.) buyurmuyor mu Allah? Allame yazarımız Kur’ân’a inandığını söylediği için bu örneği verdik haliyle. Sadece “Allah’ın insanı yarattığı” âyeti yeter de artar bile bu kadar münakaşanın sonlandırılması için, ama mesele bu değil anlaşılan. Mesele demagoji yaparak zihin bulandırmak.
Kazın bir ayağı da şudur: Dinlerin bilime ve bilim adamlarına karşı gelmesi olayı bütün dinleri kapsamaz. Özellikle ruhbanlar, askerler ve krallar üçlüsünün insanları sömürü için kurdukları Trinity putlarının bilime, akla direnme süreci olan din/bilim çatışması İslâm’dan başka dinler için geçerlidir. Galileo’lere karşı gelenler bozulmamış semavî dinin mensupları değil, onu kendilerine benzeten bu egemen güçlerdir. Nietche gibi düşünürlerin “Tanrı öldü” hükmü doğrudur. Ancak bu allame yazarımız bu hükmün muharref dinlerdeki putlaştırılmış Tanrı için söylendiğini düşünecek kadar ince okumadığından olsa gerek İbrahim (a.s.) gibi baltayı putlara vuracağına dönüp İbrahimî olanlara vurmaya çalışmış.
İnançlı insanların evrim teorisine karşı çıkışlarına karşılık onlara çamur atmaya kalmak da a-kılsız bir harekettir. Niçin inançlı insanların evrime inanmayışlarından rahatsız olunuyor ki? Bir kere onlar âllame âlimin nitelediği gibi yobaz değiller. Velev ki din yobazları var, bilim yobazları yok mudur yeryüzünde? Darwin’den çoook önceleri meselâ İlkçağlarda, M. Ö. VI. y.yılda Yunan filozofları tarafından ortaya atıldığını bilsek de bilmesek de evrim teorisinin en yoğun biçimde 19. asırda Tekâmülcülük, Pozitivizm, Lamarkizm, Materyalizm, Ateizm gibi ideolojilerin istismarlarına yaraması yüzünden bu kadar popüler hale geldiğini kimseler bilmez mi acaba? Türlerin kökenlerinin bu kadar araştırılmasının altında sadece ve sadece bilim aşkı mı yatar sizce? 200 yıldır hâlâ kesin ispatlanmamış bu teoriye sırf bilim adına mı sahip çıkılıyor dersiniz? Evrim teorisinden çok daha fazla bilimsel verilerle donanmış Yaradılış teorisini niçin aynı bilim aşkına incelenmiyor ve dikkate alınmıyor? Özgürlükçü ve bilimselci olma iddiasındaki evrimciler niçin Yaradılış teorisine karşı yasaklamalar getirip özgürlük ortamında objektif davranmıyorlar? Hiç mi şüphecilik marifetinizi ve metodunuzu evrim görüşlerine uygulamadınız? Şüphecilik, sizde sadece amaçsa, araç değilse, şüpheyi sadece araç yapan Gazalî’lerden ne diye bahsediyorsunuz? Evrimciler bu görüşlerini sırf bilim adına değil ideoloji adına kullanıp dine ve dindarlara neden saldırıyorlar. Bu saldırıya karşılık görüşlerini açıklayan alanında akademik eğitim görmüş, ihtisas yapmış inançlı insanları neden yobaz diye tanımlıyorlar? Sanırım bu soruların cevabı alınmadan evrimcileri savunan, inançlılara saldıran kişilerle konuşmak maymun muhabbetinden öteye geçmez. Beyhude yere nefes tüketiriz.
Sahi son bir cümlemi sadece bir soruyla bitirmek isterim. “Bir maymunun Allah’a inanır görünüp evrime karşı çıkan inançlı insanlara yobaz diye hakaret eden bir yazıyı A 4 kâğıdına yazma ve bunu internetteki bir sitede yayınlatma ihtimali matematiksel olarak yüzde kaçtır?”
Sevgili okurlarımdan onlarca mail aldım bu konuda cevabî yazılar yazmam için. Onlara bu konunun bilim adamlarınca bilimsel delillerle ta başından beri çürütüldüğünü, ama evrimci kanadın bunları önyargılı biçimde hep görmezlikten geldiklerine binaen at gözlüklü bu tiplere cevap vermenin abes olacağını söyledim. Fakat özellikle Biyolog Selma A. ve Meryem A. isimli okuyucularımın ısrarına dayanamayıp bu satırları yazmaktan kendimi alıkoyamadım. İnançlı kesimlere hakaret eden bu fecaat karşısında gösterdikleri hassasiyetten ötürü Selma ve Meryem hanımefendilere teşekkür ve takdirlerimi sunuyorum. Z. A.
27.03.2009
E-Posta:
[email protected]
|