Kâinat her yönüyle mükemmel bir mekteptir. Bu mektebin birçok müştemilâtı bulunmakta, eğitim ve öğretimin yapılması için her türlü âlet ve edevât tedarik edilebilmektedir. Bu mükemmel mektepte öğrenilmesi gereken sayısız bilgiler yer almaktadır. Gözlerin görebileceği en güzel manzaralar, kulakların duyabileceği en güzel nağmeler, dillerin tadabileceği en lezzetli yiyecekler bu hayat mektebinin her tarafına serpiştirilmiştir.
Şuur ve akıl sahibi mahlûkların görmek arzu edeceği binbir türlü güzellikler kâinat mektebinin her tarafında, her köşesinde fazlasıyla bulunmaktadır. Burada öğrenci olduğunun şuurunda olan başta insanlar olarak bütün canlılar için bir laboratuvardır kâinat... Öğrenmekle bitmeyecek, görmekle tükenmeyecek, duymakla kesilmeyecek hareket ve davranışlar bir nehir suyunun akışı gibi akıcı bir şekilde faaliyetlerine devam etmektedirler.
Zaman bütün hızıyla sürüp gitmesine rağmen tazelenen varlıklar hayatta boşluk bırakmamaktadır. Güneşin enerjisi tükenmemekte, yıldızların hızları ve ışıkları azalmamakta, varlıkların askere alınış ve terhislerinde bir duraklama meydana gelmemektedir. En şuurlu varlık olan insanların bile sayısını bilmekten aciz olduğu bütün canlıların rızıkları en güzel bir şekilde verilmektedir.
Akıllara durgunluk veren hiçbir faaliyet başka bir faaliyete engel olmamaktadır. Canlılar ne donmakta, ne de pişmektedirler. Topraktan, canlıların, hususan insanların bitmek bilmeyen rızıkları temin edilmekte, suların canlılara hayat verişi faaliyetine ara verilmemektedir. Rüzgârların esişi, yağmurların yağışı, karların arzı beyaz kefene bürümesi, baharda yeşilliklerin yeryüzünü yeşil örtüyle örtmesi faaliyetleri bütün mükemmellikleriyle devam etmektedir.
Toprakların derinliklerinde, deryaların diplerinde, uzayın yüksekliklerinde hayat bütün yönüyle yaşanmaya devam etmektedir. Düşünmekle bitirilemeyecek bir nizam ve intizam hüküm sürmektedir yaratılış âleminde. Bütün bu enginlikler için akıllarımız düşünmeye dâvet edilmekte, idrakimiz çalıştırılmaya teşvik edilmektedir. Bütün bunları düşünmek ve bu yaratılış faaliyetlerine bir mânâ vermektir aslında hayatın asıl maksadı...
Ne var ki, düşünmek gibi bir nimetle bütün varlıklardan üstün yaratılan biz insanlar, düşünme melekesine hiç de lâyık olmayan hayallerle zamanlarımızı harcamaktayız çoğu zaman. Oysa yaratılışın sırrı, kâinat sarayının neden ve niçin yaratıldığını düşünmekte yatmaktadır.
Kâinatın kudretine sınır olmayan Sanatkârı bunca güzellikler ve mükemmellikleri boşu boşuna yaratmış olamaz. Şuur sahibi olanların sadece bir süre istifade edip arkasından yokluğa gitmesi için yaratılmamıştır bu muhteşem âlem. Bu şekilde düşünmek, verilen şuur ve akıldan hiç faydalanmamak demektir. Halbuki şuur ve akıl, bizlere büyük ve şaşırtacak bir gelecekten haber vermektedir.
Herkesten çok bu yaratılış hikmeti için, akıl ve şuurla bezenmiş insanların kafa yorması gerekmektedir elbette. Çünkü var olan her şeyin insan için yaratıldığı apaçık ortadadır. Her varlık, bu kâinat kitabının bir Kâtibinin olmaması düşüncesinin batıl olduğu gerçeğini gözler önüne sermektedir bu âlemde.
Yaratılan her şey Kâinatın Yüce Rabbinden haber vermektedir. Rahmetiyle bütün âlemleri dolduran Rabb-i Rahim’i tanımak için yaratılışın bütün safhalarını iyice gözden geçirmemiz gerekmektedir. Yaratılış âleminde parlayan yıldızlar hep imtihana tâbî tutulan insanlara gerçekleri anlatmışlardır.
İnsanlık âlemindeki bütün yıldızların en parlağı ve en sonuncusu Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın aydınlığından başka, dünyalarımızı aydınlatacak başka bir şeyin olmadığını daha anlayamamışsa insanlık, demek ki arayışların daha çok devam etmesi gerekir. Ebedî sürecek bir hayata kavuşabilmek için hayatın doğru okunması gerekir. Hayatın neden yaratıldığını, hayat sahiplerinin neden bu âleme gönderildiğini bulmadan ve bu okuma sürekli bir şekilde hayatta devam etmedikçe, “hayat bulmak” kolay olmayacaktır.
24.03.2009
E-Posta:
[email protected]
|