Tecdid, müceddid meselelerinin Kur’ân ve Sünnet’teki dayanaklarına gelince:
Tecdid; ilmî ve manevî yenileme, restorasyon, imar, demektir...
Müceddid, dinî hakikatlerin orijinalliklerini muhafaza ederek çağın şartlarına göre yenileyen, ihya ve tamir eden… Kur’ân ve hadisteki dayanakları ise;
n Allah’a itaat edin, Resûle ve sizden olan emir sahibine de itaat edin...4
“Emir”i, sultan, halife diye anlamak mümkün olduğu gibi, “imam, müceddid, müçtehid” şeklinde de anlamak mümkün.
n “Tam bir teslimiyetle Allah’a yönelen, ihlâsla ibâdet ederek bâtıl dinleri bırakıp İbrahim'in dini olan İslâma uyan kimseden din yönüyle daha güzel kim vardır?”5 âyetleri de müceddid ve müçtehidlere de işâret ettiği belirtilir.
n Muhakkak ki Allah, bu ümmete her yüz sene başında dinini yenileyen bir müceddid gönderir.6
Bediüzzaman, her asırda dine ve imana tam hizmet eden müceddidler geldikleri gibi, bu acip ve komitecilik ve şahs-ı mânevî-i dalâletin tecavüzü zamanında bir şahs-ı mânevî müceddid olmak lâzım gelir.7
n “Bu zaman hem imân ve din için, hem hayat-ı ictimâî/sosyal hayat ve şeriat için, hem hukuk-u amme/genel hukuk ve İslâm siyaseti için gayet ehemmiyetli birer müceddid ister.8
İşte, Bediüzzaman Risâle-i Nur ile, iman, ibadet, ahlâk, ictimaîyat ve Kur’ânî, siyasî prensipleri, manevî, fen ve sosyal ilimler dahil tecdid etmiş.
Ancak, tecdid, müceddidlik ve sair manevî özellikleri kendine almaz, kendisini aradan çıkarır: Bütün kıymet Kur’ân-ı Hakîmin mânâsı ve hakikatli tefsiri olan Risâle-i Nur’a aittir.9 Çünkü Risâle-i Nur’un kaynağı doğrudan doğruya Kur’ândır ve Kur’ân’ın malıdır.10 Risâle-i Nur, Kur’ân’ın manevî bir mû’cizesidir.11
“Bediüzzaman Hicri 14. asrın müceddididir, şimdi ne yapacağız?” diyenlere verilecek cevaplardan birisi şudur: Risâle-i Nur, mutaassıbane, yani körü körüne bağlanmayı istemez, kendisinin dahi mihenge (ölçüye), yani Kur’ân ve Sünnet’e vurulmasını ister.
Şimdi Risâle-i Nur’u okuma, anlama, benimseme, özümseme, anlatma, yayma zamanı. Ne vakit;
-Hastalıklarımızın teşhis ve tedavisini;
-Problemlerimizin çözümünü;
-Zamanın şartlarına uygun Kur’ân ve Sünnet anlayışını;
- İman ve İslâm esaslarını ispat ve izahını;
- Şüphe ve vesveselerimizin yok edilmesini;
-Muğlak (kapalı, zor) meselelerin açıklamasını.12 Risâle-i Nur’da bulamazsak; hemen arayışa başlayacağız. Ve Risâle-i Nur’dan daha üstün, daha doyurucu, daha mukni bir tefsir, bir hizmet metodu geliştiren daha mükemmel bir eser bulursak ona sımsıkı sarılırız, sarılmalıyız…
Dipnotlar:
4- Kur’ân, Nisâ, 59.
5- A.g.e., Nisâ, 83, 125.
6- Ebû Dâvûd, Melâhim, 1.
7- Emirdağ Lâhikası, s. 377.
8- Kastamonu Lâhikası, s. 145.
9- Emirdağ Lâhikası, s. 376-377.
10- Mektubat, s. 357.
11- Kastamonu Lâhikası, 117.
12- Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 205.
23.03.2009
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|