Zamanın hızla aktığı, hâdiselerin baş döndürücü değişim gösterdiği, benliklerin havalandığı, belleklerin çer çöple dolduğu, idraklerin plastikleştiği, hislerin hissiyâtını kaybettiği, tefekkürün terk edildiği, duâların dünyaya baktığı, dünyalaşmanın dünyaları darmadağın ettiği vakitlerden geçiyoruz, ferd ve dünya olarak… Şuursuzluk şuur, fikirsizlik fikir, samimiyetsizlik samimiyet sayılıyor ve saygınlaşıyor bu karmaşık, dağınık dünyada…
Kriz kalbe vurmuş, kelâmlar onun üzerine, zihni ikiye bölmüş duyular ona çalışıyor, şuur bulanık akıyor, idrakler önünü görmüyor, duygular dizginlenemiyor, sonsuzluk unutulmuş… Seçim telâşı sarmış, nefsi ile kalbi, bedeni ile ruhu arasında tercih yapamamışlarda... Varsa da yoksa da benlik koltuğunda kurulup oturmak, biraz daha zevklenmek, biraz daha gevezelenmek…
Sıktıkça sıkıyor adına kriz denen umumî musibet... Seçim telâşı bir avutma, polemikler kandırmaca, gündemler güldürmece. Şuurun altı kaynıyor, hiçbir şey dolduramıyor derin boşluğu, ne seçim, ne de geçim... Kısa bir avuntu ile örtmeden öte değil yaşanılanlar, uyutucu ve uyuşturucu birer oyuncak…
İnsan olma özü, böyle küçük şeylerle avunmak ve avutulmakla dolacak ve doyacak gibi değil. Derin şuur, üstteki küçük dalgalara aldırmayacak ve aldanmayacak kadar engin bir arayış içinde… Dinmeyen çalkantısı, durmayan akışı, sönmeyen iştiyakı, bitmeyen aşkı; koptuğu özü bulmak, nefhalandığı asla kavuşmak, savrulduğu boşluktan çıkmak için… İçin için içine işleyen iç arayış, krizden, seçimden daha çetrefilli ve çetin…
Hakikati dil ile ifade kolay, onu kalbe indirgemek, kalbin askerleri latifeleri mutî kılmak, hakikati yaşantıya akıtmak, halka sunmak; zor olan bu… Krizin kilit noktası, dertlerin düğüm yeri, seçimin ve geçimin dar geçiti, bu öz alanda, beden insan ile ruh insanı buluşturmak ve barıştırmakta…
Üç adımlık dünya yolculuğunda sonsuzluk azığını hazırlamak için çalışmak, seçimini ondan yana yapmak, dünya geçimini kolaylaştırır, ahiret yurdunu da imar eder... Kriz bir ikaz olur, seçim gevezeliği akılları sersem, ruhları dağınık ve dalgın yapmaz; öz, aslı olan safiyeti korumuş, kirlilikten korunmuştur…
Her gün seçim haberlerini, geçim bültenlerini, kriz lakırdılarını dinleyip yorulacağımıza, hakikat muhabbetiyle uhuvvet kelâmlar etsek,—içimizde, ailemizde, işimizde—hızla değişen ve dönen dünya, bizi durduğumuz hakkaniyet hakikatinden düşüremeyecek, mutsuzluk ve ümitsizlik çukuruna atamayacak, sonsuz sürur ümitlerimiz yeşerecek, hayatımıza şevk, ruhlarımıza neş’e gelecek.
17.03.2009
E-Posta:
[email protected]
|