|
|
Daha fazla öğrenci Erasmus Mundus’tan yararlanacak
Avrupa Birliği’nin işbirliği ve hareketlilik programı Erasmus Mundus, arttırılmış bütçesi ve genişletilmiş kapsamı ile yeni bir safhaya giriyor. Avrupa Birliği 2009-2013 döneminde, Birlik dışından en yetenekli öğrenci ve öğretim üyelerine Avrupa’daki ortak programlara katılmalarını sağlamak için verdiği desteği arttırıyor. Doktora düzeyindeki öğrencileri kapsayacak biçimde genişletilen Erasmus Mundus artık Avrupalı öğrencilere de daha fazla destek verecek. 950 milyon Euro olarak belirlenen Erasmus Mundus’un tahmini bütçesi, Erasmus Mundus ve Erasmus Mundus Dış İşbirliği Pencereleri programlarının 2004-2008 dönemindeki toplam bütçesiyle karşılaştırıldığında büyük bir artış anlamına geliyor. Öğrencilerin, tercih ettikleri yüksek lisans programını sunan Erasmus Mundus Master konsorsiyumuna doğrudan başvurmaları gerekiyor. Öğrenciler ve akademisyenler başvurularını Erasmus Mundus Master konsorsiyumu tarafından tesbit edilen son başvuru tarihine kadar sunmalıdır. Son başvuru tarihi genelde her yılın Aralık ya da Ocak aylarıdır. Daha fazla bilgi için: http://ec.europa.eu/europeaid/index-en.htm, AB Bilgi Merkezi
4. Ulusal Eğitim Yönetimi Kongresi
Toplumların eğitim sistemlerinin gelişmesi ve değişmesi yönünde liderliği üstlenen Eğitim Fakültelerimizin Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi anabilim dallarının öncelikli hedefi, dünya çapında eğitim yönetimi alanında nitelikli bilim insanlarını yetiştirmek, bu bilim insanlarının yürüteceği bilimsel çalışmalar ile alanı zenginleştirmek ve toplumların geleceğini yönlendiren nitelikli okul yöneticilerinin yetiştirilmesini sağlamaktır. Günümüz dünyasında yaşanan teknolojik ve bilimsel gelişmeler eğitim yönetimi alanındaki araştırmalara ve uygulamalara da yansımaktadır. 14–15 Mayıs 2009 tarihleri arasında Pamukkale Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölümü tarafından düzenlenen “4. Ulusal Eğitim Yönetimi Kongresi”nde eğitim yönetimi alanındaki yeni yönelimlerin ve arayışların belirlenmesini ve paylaşarak etki alanını yaygınlaştırmayı hedefleniyor. Ayrıca, katılımcıların ülkemizin güncel eğitim yönetimi sorunlarına kuramsal ve uygulamalı çalışmalarıyla katkı sağlaması bekleniyor. Kongreyle ilgili ayrıntılı bilgiye http://eyk4.pau.edu.tr adresinden ulaşılabilir.
|
11.03.2009
|
|
Girişimin sırrı hiç kimsenin bilmediğini bilmektir
Bu kadar iyi eleman nereden yetişiyor? Hepsi iki, üç kişilik firmalardan geliyorlar; çünkü onlar kırk kişinin, üç kişinin yaptığını yapamayacağını fark etmişler. Bu insan tabiatının yasasıdır (Roger Smith). Reddedilmeye olan dayanıklılığı sadece reddedilerek kazanabilirsiniz. Girişimciyseniz deriniz hızla kalınlaşır (James R. Cook). Girişimin yeni ve gözle görülemeyen dengeleri: Heves, dayanıklılık, kararlılık, liderlik, pazarlama yeteneği, sağlam sinirler ve işbilirlik (Deaver Brown). Girişimci basit anlamıyla engelleri ve fırsatları ayırt edip her ikisini de kendi avantajına çevirebilendir (Victor Kiam). Bir girişimcinin ilk macerası sadece deneyim kazanmak ile sonuçlanır. Bu süt dişlerine benzer. Yerlerine daha güçlü ve dayanıklılarının çıkması zaman alır (Deaver Brown). Başarılı bir girişimci olmak için, sadece işinizi değil bütün hayatınızı kapsayan bir şirket kurmalısınız (Warren Rodgers). Artık yönetim toplumundan girişim toplumuna geçiyoruz (John Naisbit). Durdurulamayan istekler ve bütün olumsuzluklara karşı ayakta durabilmek, bir girişimcinin en önemli nitelikleridir (Deaver Brown). Öncü olmak girişimcinin standart niteliğidir... Ancak bu şekilde kaynaklar bolluğa dönüşür (Peter F. Drucker).
|
11.03.2009
|
|
STK’lara grafik tasarım desteği
Başkent Üniversitesi, Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi, Görsel Sanatlar ve Tasarım Bölümü, 2008- 2009 bahar döneminde gerçekleştirecekleri “proje ve illustrasyon” dersi kapsamında STK’lara gönüllü tasarım desteği verebilecek. Bu çalışmayla, ders kapsamında somut biçimde sivil toplum örgütlerinin işine yarayacak ürünler üretmek ve bu çalışmalar sayesinde öğrencilerin duyarlılığını arttırmak amaçlanıyor. Genel dernek faaliyetleriniz ve özellikle kampanyalarınızda kullanmak üzere afiş, ilân, logo, takvim vb. iletişim materyallerinin tasarımı ve illustrasyon konularında destek almak isteyen STK’lar Ögretim Görevlisi Ece Akay’la [email protected] adresinden bağlantıya geçebilir.
|
11.03.2009
|
|
Eğitimde İyi Örnekler Konferansı 2009
EĞİTİMDE İyi Örnekler Konferansları, sınıfta, okulda, okul dışında öğrenmeyi ve öğrenme ortamlarını zenginleştirmek için gayret eden öğretmenlere ve eğitimcilere ulaşılmayı ve bu kişileri meslektaşları ile bir araya getirerek yeni öğrenme ortamlarının oluşmasını hedefliyor. 18 Nisan-19 Nisan 2009’da İstanbul’da altıncısı gerçekleştirecek olan Eğitimde İyi Örnekler Konferansları, ülkemizde eğitimin bütün paydaşlarını iyi örnekler etrafında bir araya getirmesi açısından önemli bir örnek. Millî Eğitim Bakanlığı üst düzey bürokratları, Ankara ve yerel birimlerinden yetkililer, öğretmenler, akademisyenler, sivil toplum kuruluşlarından temsilciler, veliler, özel sektörden eğitime ilgi duyan kişiler ve öğrenciler, konferans süresince farklı alanlarda ve düzeylerde iletişim ve işbirliği olanağı bulabiliyor. Konferansla ilgili ayrıntılı bilgiyi (0216) 483 90 00 nolu telefondan alabilirsiniz.
|
11.03.2009
|
|
Tarladaki canavar
Uzun zaman önce bir yolcu atını tepeden köye doğru sürdü. Aşağıda bir tarlaya doğru bakan bağıran ve kollarını sallayan bir grup köylü gördü. Köye yaklaştığında köylüler ona doğru koştu ve bağırdılar: “İmdat! İmdat! orada bir canavar var!”
Yolcu tarlaya baktı. Gördüğü tek şey bir karpuzdu. ”Aptal olmayın” dedi. “O bir canavar değil bir karpuz.” Köylüler bundan hoşlanmadı. ”Bir canavar!” diye bağırdılar. “Hayır” dedi yolcu. Köylüler sinirleniyordu “O bir canavar!” diye haykırdılar. “Herkes onun bir karpuz olduğunu bilir” dedi adam. Köylüler adamı attan yaka paça indirdiler ve ördeklerin yüzdüğü bir çamur birikintisine attılar. Adam üzerinde çamurlar damlayarak, üstü başı sırılsıklam atını bırakıp kaçtı.
Ertesi gün, aynı tepede başka bir yolcu indi. Köylüler tarlaya bakarak bağrışıyorlardı. Yolcu yaklaşınca ona doğru koşarak “İmdat! İmdat! Orada bir canavar var” diyerek tarlayı gösterdiler. Yolcu durdu ve tarlaya baktı. “Evet, işte orada” diye bağırdı. Kılıcını çekip atını mahmuzladı, tarlaya doğru saldırdı. Atıyla yanında birkaç kez sür'atle geçerek kılıcıyla karpuzu paramparça etti. Geri döndüğünde köylüler çılgınca alkışlıyordu. O kadar mutluydular ki yolcuya köyde misafir olması için ısrar ediyorlardı. O da kabul etti. Bir süre köyde kaldı. Onların hayatını ve dünyanın bu bölgesinde nasıl yaşadıklarını öğrendi. Hikâyelerini büyük bir ilgi ve dikkatle dinledi. O da onlara bildiği şeyleri anlattı ve öğretti. Öğrettiği şeylerden biri de yavaş yavaş karpuzla canavar arasındaki farktı. Gitme zamanı geldiğinde, köylüler yolcuyu köyün çıkışına kadar uğurladır, tarlanın yanından geçerken köylüler tarlayı gösterdiler ve güldüler “Bak bir karpuz var!” “Evet, bir karpuz” dedi yolcu. “Bazen de bir canavar” dedi ve yoluna devam etti…
İşte çatışma yönetimi örneği: Bu arada size bir soru. “Karpuzla, canavar arasındaki farkı biliyor musunuz?” Cevaplamaya çalışın. Cevabınız hayır ise size bir karpuzu, canavar diye satabilirler. Farkında mısınız?
|
11.03.2009
|
|
İnsan, kalbinden geçirdiğidir
İnsanın başarıya ulaşabilmesi için öncelikle kendini motive etmesi gerekir. Birey hem çevresiyle hem de kendisiyle sürekli iletişim halindedir. Zihnimiz sürekli yeni bilgileri alır, işler. Bu noktada önemli olan beynimize hangi verileri göndereceğimiz yani onu nasıl kullanacağımızdır. Eğitimde, bireyin kendi iç iletişimini sağlıklı kurabilmesinin yöntemlerinin de anlatılması gerekmektedir. Beynimiz olumsuz ifadeleri algılamaz. “Kırmızı bir ev düşünmeyin”, “Kardeşinizin saç rengini hatırlamayın”, “Limonu düşünmeyin” dediğimiz anda bile hepsini düşündünüz.
Çocuklara iç iletişimin seviyeleri anlatılmalı ve beyinlerine olumsuz yüklemeler yapmalarının önüne geçilmelidir. Bireyin “yapamam, gidemem, başaramam, konuşamam” şeklinde konuşması ve buna inanması sonuçta başarısızlığa sebep olacaktır. Çünkü beynimiz biz ne dersek onu yapar. “Yapamam”, en zararlı iç iletişimdir. Kendiniz hakkında kötü ya da olumsuz bir şey söyleyip bunu kabullendiğiniz iletişimdir. Bu iletişimi şu kelimelerden tanıyabilirsiniz; ”yapamam”, “keşke yapabilseydim”, “yapabilmeyi çok isterdim”, “Üniversiteyi kazanabileceğimi sanmıyorum”, “sınavdan iyi bir not alamam” gibi kelimelerle yapmış olduğumuz iletişim bizim korku, endişe ve tereddüdümüze sebep olur. Beynimiz bizim söylediğimizle ilgilenmez onu yapar.
“.....Yapmaya İhtiyacım Var” şeklindeki kelimeler aldatır. Bizim yararımıza çalışıyormuş gibi görünür ama bize karşı çalışır. Bu kelimeler; “yapmam gerek”, “....ama değilim” Bu kelimelerle yapılan iletişim zararımızadır. Çünkü bu iletişimle sorunu kabullenmiş oluruz “derslerimde daha başarılı olmaya ihtiyacım var” dediğinizde aslında siz beyninize şu programı yollamış olursunuz” derslerimde daha başarılı olmaya ihtiyacım var.....ama değilim”
“Ben Asla...., Ben Artık....” yararınıza çalışan en alt seviyedeki kelimelerdir. Bu seviyede değişmeyi kabul edersiniz. Aynı zamanda değişiklik olmuş gibi bu bir şeyler yapma kararı da alınır ve kararı şimdiki zamanda ifade edersiniz. Şu cümlelerle ifade edilir “Derslerime artık çalışıyorum”, “Üniversiteyi kazanacağıma inanıyorum”, “Sınavlarıma çalışıyorum”...v.b.
İç iletişimden amaç, insanın kendisini tanıması ve kendisiyle barışık olmasıdır. Bireyin kendisiyle barışıklığı, aynı zamanda çevre ve kâinatın barışık olması ile sonuçlanır. İç iletişimle yakaladığı iletişim düzeyi bireyler arasındaki iletişimin de temelini oluşturur. Kendimizle iletişimin en önemli yollarından biri, şüphesiz, kendimizle olan diyalogdur. İçimizle kurduğumuz diyaloğa “içsel düşünme” diyebiliriz. İçsel düşünme, filozofların da en çok kullandıkları bir yöntemdir. Bediüzzaman bundan “enfüsî tefekkür” olarak söz eder. Tefekkürün gafleti dağıttığını söyleyen Bediüzzaman, insanın kendi nefsinde tefekkür ettiği zaman derinlemesine yapmanın iyi sonuçlar vereceğini vurgulayarak bir düşünme yöntemi belirtir. Bunu şöyle ifade eder: “Arkadaş! Nefsi tefekkürde tafsilatlı, afakî tefekkürde ise icmalî yaparsan, vahdete tekarrüp edersin. Aksini yaptığın takdirde, kesret fikrini dağıtır, evham seni havalandırır, enaniyetin kalınlaşır; gaflet kuvvet bulur, tabiata kalb eder. İşte dalâlete isal eden kesret yolu budur” (Mesnevî-i Nuriye, 125).
İç iletişimimizde duygularımızın büyük rolü vardır. Onları tanımadan iç dünyamızla diyalog kuramayız. Duygu ve lâtifelerimiz sayısızdır. Çok değişken ve çok sayıda olan bu duygularımızın hepsi yaratılışta güzeldir. Duruma göre yerinde kullanıldığında faydalıdır. Önemli olan duygularımızı tanıyarak amacına uygun, yerli yerinde kullanabilmektir. Duygularımız ile ilgili hususları üç kategoride değerlendirmek mümkündür. İnsanın dış âlemi ile iletişimini sağlayan “duyular”, iç âlemi ile iletişim kurduğu “duygular” ve sayısız his ve lâtifelerimiz.
İç iletişimimizin en önemli meyvelerinden biri zihnimizin eğitimidir. Zihin eğitimini kavramak için zihnin nasıl çalıştığını bilmek gerekir. İnsanın her olaya, her davranışa, her duygu ve düşünceye anlam veren bir zihin sistemi var. Biz soluk almadan yaşayamadığımız gibi, zihnimiz de düşünmeden, anlamlandırma yapmadan duramaz. Zihnimizin birbirinden ayrılmayan üç özelliği var: Çok okuması, çok yazması ve çok konuşması. Zihnimizin okumadığı, yazmadığı ve konuşmadığı bir anı yok. Sadece görünenleri değil, görünmeyenleri de okur ve sayıklar. Yapılan araştırmalara göre; bir insanın aklından ortalama olarak günde altmış bin düşünce geçtiği tahmin edilmektedir. Bu düşüncelerin, ne yazık ki, yüzde doksan beşi, bir gün öncekilerin aynısıdır. Bunun böyle sürüp gittiğini düşünün. Kısaca zihinsel faaliyetlerimizin büyük bir bölümü verimsiz, tekrara dayalı gevezeliklerdir.
İç iletişimi mükemmel olarak kullanan herkes başarıya ulaşamamış olabilir ama başarıya ulaşmış olan herkes iç iletişimi mutlaka en iyi şekilde kullanmışlardır. Başarıya ulaşmak istiyorsanız olumlu bir iç iletişim kurmaya çalışın; okulda, evde, işyerinde....
Kaynak:
nKöprü Dergisi, Sivil Toplum & İletişim, Bahar 2005, 90. Sayı, 1. Masa: İç İletişim.
nS. Helmstetter, İçe Dönük Konuşmanın Gücü, Sistem Yayıncılık.
|
MUSTAFA OĞUZ
11.03.2009
|
|
|
|