Bugün evimden ayrılalı tam 41 gün oldu. (Tatlı bir nükte ve tevafuk olarak, kırk bir kere maşallah diye duâ edebilirsiniz. Buna çok ihtiyacımız var!) Bu zamanın büyük bir kısmı,—her zaman olduğu gibi—Allah’ını, Kitabını, peygamberini ve mukaddesini bilen değerli insanların sıcak nefesleri, güler yüzleri, tatlı dilleri–lâyık olmadığım—iltifatlarının gölgesi ve sıcaklığında geçti ve geçmeye devam ediyor. Bu konuda Rabbime ne kadar duâ ve niyazda bulunsam, şükretsem azdır.
Yukarıda bahsettiğim bu zaman diliminin çoğu da yollarda ve hizmet merkezlerimizde bulunan fedakâr, zinde, enerjik ve ilerisi için ümit vadeden gençlerimizin arasında geçti. Gençler her yönüyle bizim kuşağın gençlik zamanımızdan daha şanslı ve bahtiyarı aslında. Ama kıymetini bilip değerlendirebilirlerse tabi!
Bu kırk gün içerisinde; yurtdışı seyahati olarak gittiğim Mısır’da, Kahire dershanelerinde Fil Dişi, Endonezya, Fas, Yemen, Cezayir… vb yerlerden gelen o halis, sadakatli ve kabiliyetli gençlerin harika Ezan ve Kur’ân okuyuşları hâlâ kulaklarımda çınlıyor.
Türkiye’de ise sırasıyla bu zaman zarfında bulunduğum illerdeki dershanelerde bulunan kardeşlerimizin halleri–geçmişle karşılaştırdığım zaman—şahsen bana ilerisi için ümit telkin etti, moral verdi.
Adana’daki dershanelerde kalan kardeşlerimin müdakkikliği ve canlılığı, Antakya’daki kardeşlerimin halis ve saygılı halleri ve Risâle-i Nur’a olan tutku ve bağlılıkları, Afyon’daki kardeşlerimin arasındaki muhabbet, bağlılık, neş’e, samimiyet ve sistemli çalışma, Uşak’taki kardeşlerimin ve hele de Kaşbelen beldesinin yetmişlik delikanlıları ile bıyığı terlememiş o zinde yiğitlerin dikkat, sabır, hamiyet ve gayretleri yok mu? Bana büyük keyf veriyor. Hafızamda tazeliğini koruyor. Ve camiamız ve dâvâmızın geleceği açısından teminat vaad ediyor. Ve bütün bunlar,—“İlâhî ihtarın sevkiyle”—istikbal dağ ve sahralarının fotoğrafını çeken Aziz Üstad’ı teyit ediyor.
Uşak ilindeki dostların dâvetiyle Mevlid Kandilini geçirmek üzere iki senedir uğrayamadığım Uşak iline gittim. Onların çok güzel hizmet merkezlerinde ilk olarak sohbet yapmak mümkün oldu. Kendilerini tebrik ettik. Ertesi günü Türkiye’nin yedi gün ders yapılan belki de benim bildiğim tek köyü Kaşbelen’de o coşkulu ve dinamik gençlerle beraberdik. Bunlar “iç dairedeki” tesbitler...
“Ya dış daire” derseniz! İşte size oradan da bazı kesitler. Uşak’tan sonra, Muğla’daki gençlerimizin ve dostlarımızın dâvetlerine icabetle Muğla’ya gitmek icabetti. Fakat son iki senede geçirdiğim iki ciddî ameliyat sebebiyle hemen hemen bütün yolculuklarımı uçakla yapmak zorundayım. Uşak-Muğla güzergâhındaki altı saatlik kara yolculuğunu hem de küçük bir otobüsle yapmak durumunda kaldım. Başlangıçta epey canımı sıkan bu durum, Uşak-Denizli hattında bitişik koltuğa oturan temiz ve masum Enes adlı gencin Risâle-i Nur konusundaki bilgisine rağmen uygulamadaki noksanlığını giderme yolunda güzel bir sohbete vesile oldu. Onunla otobüste çeşitli konularda dersler yaptık. İlgiyle dinledi. Yanımda bulunan gazeteleri ona vererek ve en kısa zamanda tekrar buluşmak üzere vedalaşarak, Uşak’taki büromuzun adresini vererek oradaki dostlarımızı da arayarak durumdan haberdar ettik. Üç saatlik yolculuk ne zaman bitti fark edemedim.
Bu defa, Denizli otogarında otobüsün verdiği moladan faydalanarak mescide namaz kılmaya gitmiştim. Dönüşte Enes’in indiği koltuğa yine temiz simalı bir gencin Muğla’ya gitmek üzere oturduğunu gördüm. Kısa bir tanışmadan sonra bu gençle de iyi bir diyaloğumuz başladı. İHL mezunu olan ve hâlen Marmaris-Datça yolunda bir otelde çalışan bu gencimiz de talebelik yıllarında Risâle-i Nur sohbetlerinde bulunmuş. Onunla talebeyken ilgilenen eğitimci arkadaşımızı hemen telefonla arayarak üç sene aradan sonra onları yeniden görüştürdük. İkisi de çok memnun oldular. Bu gencimiz kendisinde Küçük Sözler’in olduğunu söyledi. Seyir esnasında yanımda bulunan günlük gazeteden ona bir de ders okuttum. Kendisine bir de cebimde daima taşıdığım “İhlâs Risâlesi”ni hediye ettim. Muğla’da bizi otogarda bekleyen arkadaşlarımızla tanıştırdık. Bulunduğu çevredeki arkadaşlarımızın adres ve telefonlarını verdim. Yanımda bulunan birkaç günlük gazeteyi de hediye ettim. Kendisinin telefon ve diğer bilgilerini de aldım. Tekrar buluşmak ve görüşmek üzere ve de yakında bayi olmadığı için onu geçici olarak “internetten” Yeni Asya’mıza abone ettim.
Muğla’daki genç ve dinamik kardeşimiz, iş adamı Semih kardeşimizin iş yerinde sohbet ederken ziyarete gelen Âdem isminde bir gençle tanıştık. Reklâm işleriyle uğraşan ve piyasayı iyi bilen uyanık birisiydi. Sohbet esnasında Risâle-i Nurla yakînen alâkasının olduğunu öğrenince, daha önce bulunduğu ilçede onunla ilgilenen ve şimdi İstanbul’da olan bir eğitimci arkadaşımızı da arayıp hasret giderdik. Sonra Âdem kardeşimizi de akşam yapacağımız sohbete dâvet ettik. Geldi ve geç saatlere kadar ilgiyle yapılan dersi dinledi. Şahsen ben de, kendisi de, bu sohbet ve alâkadan çok memnun olduk. Ertesi gün yine geleceğini söyleyerek ayrıldı.
Netice olarak şunu rahatlıkla diyebiliriz ki:
Türkiye, Bediüzzaman ve dâvâsıyla bir başka güzel. Türkiye bu isim ve bu dâvâyla yüzleşmiş ve bütünleşmiş. Gençlerimiz ve insanımız çok şeyin farkında. Yeter ki bizde gayret olsun. Yeter ki bizde plân, program ve hamiyet devam etsin.
Ülkemizin manevî mimarı, bize, doğru bir pusula ve yol haritası bırakmıştır. Bu pusulayı doğru yolda kullanarak, başta, istikbal ümidimiz gençlerimiz olmak üzere herkese, ama herkese bir şekilde ulaşmaya çalışalım.
Asrın manevî tabibinin yazdığı reçetenin hâkimiyeti ve tesiri, bu ülkede ve dünyada devam ediyor. Uyup uygulamaya çalışanlara ne mutlu! Başta bu ülkenin gençleri olmak üzere, her kademeden insan ve insanlık sahipsiz olmak, sahipsiz kalmak istemiyor!
NOT:
1- Bütün dostlarımın geçmiş Mevlid Kandillerini tebrik ediyor, bütün Müslümanlara ve insanlığa hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum ve duâlarını bekliyorum.
2- Bir hafta önceki yazımda başlattığım “40. yılda 40 abone kampanyası” çerçevesinde 10 gün içerisinde birisi “internetten” olmak üzere, 9 aboneye ulaştım Elhamdülillah. Yaptığım abone isim ve bilgilerini kaydetmek üzere Almanya’daki dostlarımız da bir çizelge gönderdiler. Hem takip hem de yardım için! Kendilerine teşekkür ediyorum. Sizler de Almanya’daki “www.saidnursi.de” ve “www.euronur.de” sitesinde bunu görebilirsiniz. Hep birlikte “abone kampanyasına” devam İnşallah! Saygılarımla. N.E.
13.03.2009
E-Posta:
[email protected]
|