Nazi Avrupası’nın yapmış olduğu bir soykırım olan ‘Holocaust’ üzerinde fikir yürütmenin tehlikesine değinen Dinler Felsefesi Uzmanı Michele Renouf, “Holocaust—Yahudi soykırımı—bir din haline geldi. Onun ilkelerini ve azizlerini inkâr etmek de küfürdür” diyerek çok önemli bir tesbitte bulunmuştur.1
Renouf’un tesbitiyle ‘Holocaust’ adlı yeni din, dokunulmazlık konusunda semâvî dinlerin de ötesine geçmiştir maalesef. Her fırsatta “İnsan düşündüğünü beyân edebilme özgürlüğüne sahiptir” diye haykıran Batı dünyası, semâvî olsun veya olmasın bütün dinleri tartışmaya açmış; hatta hakarete uğramalarına seyirci kalmıştır. Hakarete mâruz kalmadaki aslan payı, her defasında İslâm dininin olmuştur ne yazık ki.
Ama, sıra Holocaust’a, Siyonizm’e ve tabî ki İsrail üzerine konuşmaya gelince, vahlar olsun konuşanın hâline! Bu üç konuda ağzını açtın mı, hemen “anti-semist” olarak damga yersin. Neticede ise ya hapse atılırsın; veya en hafif şekliyle işten uzaklaştırılırsın.
Batı dünyasının bu çifte standartlı tutumu konusunda, Roger Garaudy şunları söylüyor: “Bugün Fransa’da Katolik inancı eleştirilebilir. Marksizm konuşulabilir. Allahsızlık tartışılabilir. Milliyetçilik ele alınabilir. Sovyetler Birliği’nin rejimi yere vurulabilir. Birleşik Amerika ve Güney Afrika’nın yönetim biçimleri suçlanabilir. Yahut anarşi veya monarşi taraflısı görünebilir. Bütün bunları yaparken insan, normal bir tartışma veya çekişmenin ötesinde hiçbir rizikoya katlanmak zorunda değildir. Ancak Siyonizm konusu ortaya çıktığında, dünya birden değişmektedir. Bu çizgiden sonra düşünen insan, edebiyatı gerilere bırakır “suç-ceza” alanına girer... İsrail devletinin politikasını veya siyasî Siyonizm’i konu edinen bir kişi mahkeme kapılarında beklemeyi de göze almalıdır. Siyasî Siyonizm temeli üzerine kurulmuş bir devletin iç mantığını incelemeye kalkışmak derhal “nazilikle” suçlanmanın ve neticede ölümle tehdit edilmenin en emin yoludur. 2
Son zamanlarda, girilmesi yasak olan Holocaust, Siyonizm ve İsrail sahalarının etrafındaki dikenli örgü iyice kalınlaştırılmış durumda.
İngiliz Piskoposu Richard Williamson’un 21 Ocak tarihinde İsveç televizyonuna verdiği bir demeçte, “2. Dünya savaşı sırasında 6 milyon Yahudinin gaz odalarında öldürüldüğüne inanmıyorum. 200 veya 300 bin Yahudi, Hitlerin Nazi kuvvetleri tarafından öldürülmüştür. Ama, hiçbiri gaz odalarında öldürülmemiştir. Buna dair elde tarihi deliller var” demesi, kıyâmetleri kopardı! Ve, 69 yaşında bir din adamı olan Williamson birden ‘Firavun’ olarak ilân edildi.
Bir Alman olarak Yahudilere karşı suçluluk duygusu içinde olan Alman Başbakanı Angela Merkel, hemen harekete geçerek Piskopos Richard Williamson’un sözlerini yeterli derecede eleştirmediği için Alman asıllı Papa 16. Benedict’i suçladı.
Bunun üzerine, daha önce aynı konu üzerine “There is no place in the Church for those who deny the Shoah* Holocaust’u inkâr edenin kilisede yeri yoktur” diye açıklamada bulunmuş olan Papa, bu sefer de Yahudilerle tamamen ve tartışmasız bir şekilde dayanışma içinde olduğunu, iğrenç bulduğu Nazi katliâmını inkâr edenleri ikaz ettiğini açıkladı.
Tabî, bu açıklama Siyonistleri oldukça memnun etti. Dünya Yahudi Konseyi (WJC) Başkanı Ronald Lauder, “This was the sign the Jewish world has been waiting for. (Yahudi dünyasının beklediği işaret de buydu) diyerek memnuniyetini dile getirdi.3
Siyonistlere göre, Siyonizm veya İsrail karşıtı olmakla, Semitizm (Yahudilik) karşıtı olmak arasında fark yoktur. Hz. Nuh’un oğlu Sâm’ın soyunu (Sâmi ırkı) kendilerine münhasır edip, aynı soydan gelen Arapları yok saymak; onlar nazarında “anti-Semitizm” değildir.
İşte bu yüzden, İsrail’in Gazze de yaptığı katliâmı sert sözlerle eleştiren, İngiliz Dış İşlerinde Güney Asya Masası Müdürü olan İngiltere’nin Afganistan eski Büyükelçisi Rowan Laxton’a karşı karalama kampanyasına kalkışmışlardır.
Laxton, Londra Üniversitesi spor salonunda egzersiz yaparken televizyondan Gazze üzerine atılan fosfor bombalarına karşı kendini tutamayıp İsrail’i argolu sert sözlerle eleştirince, “anti-semitizm yapıyor” diye yapılan şikâyet üzerine hemen göz altına alınmıştır. 4
Batı dünyası, İsrail, Holocaust ve Siyonizm üzerine gösterdiği duyarlılığı, İsrail televizyonu 10. Kanal’da yayınlanan ve oldukça fazla izleyicisi bulunan bir komedi programında, Hz. İsa ve Hz. Meryem’e yapılan iğrenç saldırıya ve küfre sessiz kalmıştır ne yazık ki.
İsrail kanallarını yakından takip eden Katar’ın El-Cezire ve Lübnan’ın el-Menâr televizyonları olayın üzerine gitmeselerdi, Hz. İsa ve Hz. Meryem’e yapılan bu iğrenç hakaretten biz Müslümanlar da haberdar olmayacaktık.
Lior Klein adlı İsrailli komedyenin “Hristiyanlar, Holocaust’u inkâr ediyorlar. Gün geçmiyor ki, bir rahip veya piskopos Holocaust’u inkâr etmesin. Buna kızmak yerine, ben de aynı şekilde cevap vereceğim. Yani Hıristiyanlığı inkâr ederek. Birilerinin onlara ders vermesi lâzım ve bunu ben yapacağım” diyerek, nefret ve iftira dolu sözlerle, Hz. İsa ve Hz. Meryem hakkında ağza alınmayacak şeyler söylemesine, Hıristiyan Batı dünyası sessiz kalmıştır maalesef. 5
*Shoah: İbranice ‘Yahudi Soykırımı’
Dipnotlar:
1- www.independent.co.uk 26.9.2009
2- Siyonizm Dosyası s:13 Roger Garaudy, Pınar Yayınları, 2000
3- www.news.scotman.com 5.2.2009
4- www.dailymail.co.uk
5- www.assafir.com 21.2.2009
08.03.2009
E-Posta:
[email protected]@hotmail.com
|