Hoşgeldin ya Resûlallah; aramıza, evimize, gönlümüze hoş geldin. Dünyamıza, çağımıza, bağımıza hoş geldin! Bir nur halesi gibi ezelden beri yürüyüp geldin; kâinatı şenlendirdin, varlıkları bereketlendirdin, kavimleri feyizlendirdin, ümmetini nurlandırdın, günahkârları umutlandırdın!
Çünkü sen kâinatın baş tacısın, mevcudatın sebebisin, insanların efendisisin!
Çünkü sen öyle bir nursun ki, kâinat kitabının kâtibinin kaleminin mürekkebisin. Sen âlemin hem çekirdeği, hem meyvesisin! Sen mevcudâtın ruhusun, kâinatın vicdanısın, dünyanın aklısın!
Biz sana gelemedik ya Resûlallah. Ama sen bize hep geldin. Hep geleceksin. Bize gelmekten hiç bıkmadın, bıkmayacaksın. Nitekim Kur’ân seni bize, “Sizden birisi… Size çok düşkün, çok şefkatli ve çok merhametli” diye tanıtıyor.
Ya Resûlallah! Ne esef vericidir ki, biz, sana düşkün olamadık! Biz, seni bilemedik! Biz, sana gelemedik!
Bizim yüzümüz yok sana gelmeye! Biz haddimizi çok aştık çünkü!
Biz kendi nefsimize düştük! Biz kendi kuyumuza düştük!
Bizim yüzümüz olmasa da, sen dünya dolusu rahmetle geldin!
Biz günahkâr olduk; sen müjdeyle geldin.
Biz isyankâr olduk; sen afla geldin.
Biz zulümkâr olduk; sen mürüvvetle geldin!
Bin dört yüz otuz yedi yıldan beri ufkumuz aydınlık bizim artık Elhamdülillah. Karanlık mecâzî oldu, aydınlık hakîkat artık. O gün bu gündür karanlık geçici, aydınlık ebedî; karanlık yüzeysel, aydınlık özde; karanlık hayâlî, aydınlık gerçek. Hakîkat güneşi bütün kâinâtın semâsında bu gün. Her taraf nurlu, her taraf aydınlık.
Ya Resulallah! Senin kutlu ismin ve getirdiğin nûr doğudan batıya her yere ulaştı, her yeri zaptetti bugün. Devir senin devrin, zaman senin zamanın. Çağa hâkim olan sensin. Dünyayı elinde tutan sensin. İnsanlığı ayakta tutan sensin.
Bu gece Senin (asm) doğumunun 1438. şerefli yılı. Senin (asm) aramıza, kalbimize, dünyamıza gelişini bir kez daha tebrik ediyoruz ya Resulallah. Sana (asm) ve Senin âl ve ashabına kâinâtın zerreleri sayısınca salât ve selâm olsun.
1438 sene önce bugün, kâinât ve kâinâtın her bir zerresi görülmemiş bir sevince gark oldu. Karanlıklar bir anda nûrla yırtıldı, doğudan batıya her yer nûrla doldu. Putlar devrildi. Bin yıldan beri yanan Mecûsî ateşi söndü. Kutsanan Save Gölü bir anda kurudu. İrân’da Kisrâ’nın sarayının on dört sütunu çatır çatır yıkıldı. Gökten bir yıldız doğdu ve yıldızlar salkım saçak yere doğru eğildiler.
O an, kâinâta şân ve şeref veren Kâinâtın Efendisi ve dünyanın ve âhiretin Güneşi Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm dünyaya teşrif buyurdu.
Bu gece Mevlid Kandili.
Bu gece, Peygamber Efendimiz’e (asm) bîatımızı yenilemeli, onu salât ve selâmlarla çok anmalıyız. “De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana uyun ki, Allah da sizi sevsin” 1 âyeti gereğince Peygamber Efendimiz’in (asm) sünnetine göre yaşama azmimizi ve aşkımızı canlandırmalı, yaptığımız duâ ve zikirlerle, ömrümüzün son nefesine kadar yaşama niyetinde olduğumuz sünnet-i seniyye ile hem Allah’ın rızâsına, hem de Resûlullah’ın (asm) şefaatine mazhar olmaya çalışmalıyız.
Mevlid Kandilinizi tebrik ederim.
Dipnot:
1- Âl-i İmrân Sûresi: 31
08.03.2009
E-Posta:
[email protected]
|