“Demokrasi” kavramı belki de insanlığın, hele de bizim ülkemizin insanlarının en önemli ve hayatî bir dâvâsıdır. İnsanımızın ve devlet yapımızın büyük sıkıntısı, topluma ıztırap veren vazgeçilmez bir konudur.
Demokrasi mücadelesi ve anlayışı, mantalitesi başlı başına bir olay.
“Demokrasi” denen kavram; muhataplarından; büyük hoşgörü, anlayış, katlanma, sabır, bedel bekleyen insanlığın en önemli kazanımlarından birisi. Jakoben zihniyetin hâkim olduğu millî ideolojinin çarkından geçen bu ülke fertleri olarak hepimizin “demokrat” zihniyeti kalp ve dimağımıza yerleştirmemiz, akıl ve ruhumuza kabul ettirmemiz şimdiye kadar kolay olmadı. Bundan sonra da öyle kolay olmayacak muhakkak.
Millet olarak bu kalıplaşmış “ezberi” bozmamız cidden kolay değil. Ümitsiz değiliz ama zor ve çetin bir vadinin içindeyiz. Tek tesellimiz, gelecek nesillerin bizim kuşaktan daha şanslı ve bahtiyar olacağı umududur. Demokrasi konusundaki en büyük gönül tesellimiz ve âtiye taşınan ümidimiz şükür ki budur.
Güzel ülkemde, cefakâr memleketimde tek tük de olsa “demokrat” düşünce ve zihniyete sahip olanlar var Elhamdülillah ve bunların sayıları da gün geçtikçe artarak devam ediyor.
Size bu haftaki yazımda, Yeni Asya okuyucularının yakînen tanıdığı, aynı zamanda yazarımız da olan, değerli bir hukukçu ve asıl önemlisi “demokrat” kimliği ve özelliğiyle öne çıkan, Balıkesir ilinin yetiştirdiği müstesna bir kişilik, Avukat Turgut İnal Bey’den bahsetmek istiyorum. Geçenlerde, Balıkesirli dostlarımızın dâveti üzerine Balıkesir’e sohbet, ders ve seminer için gittik. Bu münasebetle gıyabında iyi tanıdığımız bu değerli hukukçu ve “demokrat” şahsiyeti yüzyüze, biraz daha yakından tanıma fırsatı bulduk. Bu izlenimlerimi bir vefa borcu olarak kısaca aktarmak ve sizlerle paylaşmak istedim.
Aynı zamanda gazetemizin fahri avukatı ve yazarı, yıllarca Balıkesir Baro Başkanlığı da yapmış olan demokrat hukukçu Avukat Turgut İnal Beyi, değerli hizmet ehli ağabeyim, fedakâr ve gönül eri Necati Yılmaz Ağabeyin rehberliğinde makamında ziyaret ettik.
Yılların tecrübesi Turgut Bey, Türkiye standartlarının üzerinde tam bir “demokrat” insan ve tecrübeli, mücadeleci, medenî, nazik, cesaretli ve etkili bir hukukçu.
Medenî cesareti, kendinden emin, adalet ve hukuk anlayışı, “adalet” kavramının gerektirdiği temel kavramlara tam vurgu yapan hal, tavır ve fikirleriyle muhatap olduğum hukukçulardan farklı bir portre ve kişiliğe sahip ender bir kişilik tesbit ettim Sn. İnal’da.
Demokratlığı akıl ve kalbine sindirmiş bu değerli hukuk adamının ilk ifade ve serzenişi; adalet ve hukuk mekanizmasının içinde “adalet” kavramının olmadığını vurgulamak oldu. Adaletin, ilk önce Türkiye Cumhuriyeti Devletinin resmî adalet bürokrasisi ve mekanizması içersinde gerçek tatbikatını bulamadığından dertli. Problemin orada halledilmemesinden dertli. Açık ve net söylüyor: “Ne zaman bizdeki adalet mekanizmasına gerçek adalet gelirse, o zaman ülkeye ve bütün kurumlara adalet gelir.”
“Adalet” dağıtan müesseselerin, bu fonksiyonu icrâ edemediğini belirtiyor. Bu konuda birçok örnek veriyor.
Genç hakim ve savcılardan başlayarak en tepedeki adalet bürokrasisi içerisinde bulunan her yetkiliye “tutuklama ve suçlama” psikolojisinden uzak bir anlayış ve uygulamayla insanımıza yaklaşılmasını tavsiye ettiğini ve bunu savunduğunu söylüyor. Onlara “Karşınıza gelen her insanı ‘sanık’ konumuna getirip, tutuklama histerisiyle yaklaşmayın, aksine ‘beraat’ ettirme anlayışıyla yaklaşın” dediğini beyan ediyor. Beyinlerimizde iz yapan o meşhur “potansiyel suçlu” psikozunun bir başka ifade şekli ve versiyonu bu ifadeler.
Kendisine ait BRT radyosunda birlikte canlı bir program yaptık. Bu programda da dinleyicilere radyosunun her fikir ve görüşe açık olduğunu, hukukî bir sorumluluk olmayacağını, olursa müdafaasını meccânen kendisinin yapacağını belirtti.
Turgut İnal Bey, her görüşe açık olduğunu, bunun için de Yeni Asya Gazetesi ve câmiâsına ayrı bir aşinalığı olduğunu özellikle belirtiyor.
Entelektüel çevrelere Bediüzzaman ve Risâle-i Nur konusunda peşin hükümlü olmamaları konusunda müşavirlik ve rehberlik yaparak birçok olumsuzluğun önüne geçtiğini belirtiyor. Bunların belgelerini gösteriyor.
Çok renkli ve çok yönlü bir kişiliğe sahip olan Turgut İnal Bey, ülke çapında birçok ödüle lâyık görülmüş, ayrıca birçok kurum ve tüzel kişiliğe sahip makamlarda da yöneticilik yapmış ve hâlâ da yapmaya devam ediyor.
Etkili bir kalemi ve yazarlığı da var. Kitapları arasında “Sözde Demokrasi, İzinli Demokrasi, Yargıda İnsan Hakları, Yurttaşımız Başımızın Tacıymış…” vb. birçok kitabı var. Mahalli basında olsun, ulusal basında olsun birçok gazete ve dergiye makale ve yazılar göndermeye devam ediyor.
Aynı zamanda, Sedat Simavi Ödülü, Antalya Barosu’nca Uğur Mumcu Özel Ödülü, Türk Adaleti, ülke hukuku adına verilen İnsan Hakları Onur Ödülü, Radyo Tv Meslek Onur Ödülü RATEM... gibi bir çok başarılı çalışma ve ödüle sahip. BRT (Balıkesir Radyo Televizyon) sahibi ve yönetim kurulu başkanı, Balıkesir Yüksek Öğretim Vakfı Başkanı.
On yıl önce bir Bediüzzaman’ı Anma Konferansında, Yeni Asya Gazetesi İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’la ve Yeni Asya camiasıyla tanışıyor. O tarihten sonra da camia mensuplarıyla sıklaştırdığı münasebetlerinde, bu camiânın ‘hukuk’ adına ne gibi ‘hukuksuzluklara’ uğradığını, ne büyük çileler çektiğini tesbit ediyor. “Ben şimdi geçmişte sizlere ne kadar zulüm yapıldığını gördüm ve çok üzüldüm. Bundan sonraki hukuk hayatımda bu tür dâvâlara katılmaya azmettim. Yeni Asya’nın doğudan batıya, kuzeyden güneye her tarafta okuyucusu var. Bazı yazılarımdan sonra tebrik telgrafları ve mesajlar alıyorum. Bu bana; bu camiânın çok canlı ve aktif bir cemaat olduğunu gösterdi. Farklı ve samimî bir yapılanma olduğunu bizzat gördüm” diyor.
Hepimizin bildiği gibi Yeni Asya Gazetesi İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ı AİHM’de savunarak, ona yapılan haksızlığı hukuken çürütüp devleti 5.000 EURO’ya da mahkûm ettirdi.
Kendisine, bıkıp usanmadan verdiği bu “demokrasi, hak, adalet, hukuk” mücadelesinde başarılar diliyorum. Bu anlayıştaki meslektaşlarının çoğalması, ülkemiz ve demokrasimiz açısından çok önemli bir hadisedir.
30.01.2009
E-Posta:
[email protected]
|