Kıssaların en güzelinin yer aldığı Yusuf Sûresi nice ibret ve hikmetlerle doludur. Ders alınacak çok noktaları taşır.
Sûrede anlatıldığına göre Hz. Yusuf’un (as) kardeşleri babalarının yanına döndüklerinde; “Ey babamız,” derler. “Artık bize erzak verilmeyecek. Kardeşimizi bizimle gönder ki erzak alalım. Muhakkak biz onu koruyacağız” derler.
Buna karşı Allah’a tam bir tevekkül içerisinde bulunan Hz. Yakub’un (as) cevabı şudur: “Ben onu size emanet eder miyim? Emanet etsem de, ancak daha önce kardeşini size emanet ettiğim gibi ederim. En iyi koruyucu Allah’tır; merhametlilerin en merhametlisi de O'dur.”1
Dikkat edilirse tevekkül ve teslimiyetin şahika örneklerinden birisi var bunda. Hz. Yakub’un, oğlu Yusuf gibi Bünyamin hakkında da endişesi vardır. Ama Allah’a olan güvenini yitirmemekte, en iyi koruyucunun, merhametlilerin en merhametlisinin Allah olduğuna inanmakta, bunu diliyle ifade etmekte, Hz. Yusuf (as) gibi onu da Allah’ın himayesine teslim etmektedir.
Hz. Yakub (as), oğlu Hz. Yusuf’u (as) Allah’ın himayesine teslim etmişti. En büyük ve en iyi hâmî Allah’tı. Kuyuya atılması, zindanda kalması o himayenin altında rahat bir nefes aldırmış, “En büyük saadetler büyük ve acı felâketlerin neticesidir”2 sırrınca onu Mısır’a sultan olma gibi bir noktaya ulaştırmıştı.
O Büyük Hâmînin himayesini hayatının her anında hisseden Hz. Yusuf'da (as) katlandığı onca çile ve ıztırap karşısında daha önce peygamberlik gibi yüce bir mevkiye yükseltilmişti.
Şimdi hem peygamber, hem de sultandı. Üstelik anne baba ve kardeşlerine kavuşmuştu. Ama asıl sultanlık ebedî âlemde de bu sultanlığı daha şaşaalı bir tarzda devam ettirmekti. Onun için Allah’a, “Benim canımı Müslüman olarak al ve beni salihlere kat”3 duâsını yapacaktı. “Şu ferahlı ve saadetli vaziyetten daha saadetli, daha parlak bir vaziyete mazhar olmak için, Hz. Yusuf (as) kendisi Cenâb-ı Haktan vefatını istedi ve vefat etti ve o saadete mazhar oldu. Demek o dünyevî lezzetli saadetten daha cazibedar bir saadet ve ferahlı bir vaziyet, kabrin arkasında vardır ki, Hz. Yusuf Aleyhisselâm gibi hakikatbîn bir zat, o gayet lezzetli dünyevî vaziyet içinde gayet acı olan mevti [ölümü] istedi, tâ öteki saadete mazhar olsun.”4
Dipnotlar:
1- Yusuf Sûresi: 63-64.
2- Şuâlar, s. 650.
3- Yusuf Sûresi: 101.
4- Mektûbât, s. 274.
30.01.2009
E-Posta:
[email protected]
|