Gücü kuvveti nerede arar insan? Çoğu kere fanî varlıklarda. Oysa atalarımız “Duvara dayanma yıkılır, insana dayanma ölür” demişlerdir.
Sırtını güçlü birine, birilerine dayayanlar kendilerinde cesaret, hatta cür’et bulur, akıl almaz işleri bile işleyebilirler.
Gücü, kuvveti makamda, mevkide, parada, pulda, şanda, şöhrette; Allah’ın dışındaki fani yaratıklarda arayanların kulakları çınlasın!
On sekiz bin âlemin Rabbine imanla dayanan insan kadar güçlü insan yoktur dünyada. Tabiî ki şuurunda olunursa. Allah Resûlü (asm), “İnsanların en güçlüsü olmak isteyen Allah’a tevekkül etsin”1 buyururlar.
Sözler’de dikkat çekildiği gibi kul namazında, “Eşhedü en lâ ilâhe illlallah” derken, O'ndan başka Hâlık ve Rezzak olmadığını; zarar ve menfaatin O'nun elinde olduğunu, O dilemedikçe kimsenin kimseye zarar ve menfaat veremeyeceğini; Hakîm olduğunu, boş, anlamsız, faydasız hiçbir işi bulunmadığını; ihsanının, merhametinin çok olduğunu düşünür, O'na sığınır. Bu inançla her şeyde bir rahmet hazinesi bulur, duâ ile çalar. Her şeyi Rabbinin emrine âmâde görür, O'na sığınıp tevekkül ile dayanıp her mûsibete karşı dimdik ayakta kalır, imanıyla tam bir güven içinde yaşar. Bediüzzaman’ın “İmân hem nurdur, hem kuvvettir. Evet, hakikî imânı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir ve imânın kuvvetine göre, hâdisâtın tazyikàtından kurtulabilir”2 demesi boşuna değildir.
Her iyilik ve güzelliğin kaynağı imandır, kulluktur. Cesaret de imandan kaynaklanır. Her kötülükte olduğu gibi korkaklık da küfür ve inkârdan doğar.
Onun içindir ki kalbi imanla nurlanmış bir kimseyi dünya bomba olup patlasa korkutmaz. Aksine Allah’ın sonsuz kudretini lezzetli bir hayret içinde seyreder. Fakat aklı fenlerle aydınlanmış kalpsiz fasık bir filozof gökte kuyruklu bir yıldız görse yerde titrer. “Acaba bu serseri yıldız arzımıza çarpmasın mı?” der, evhama düşer. Bir zaman Halley kuyruklu yıldızının gelişi esnasında Amerika titremiş, çokları evlerini terk etmişlerdi.
Küre-i arzı başıboş, yularsız, güneşin etrafında gezen serseri bir hayvan gibi veya tahtası kırık, kaptansız bir kayık gibi gören, dehşete ve telâşa kapılan inançsızın psikolojisi nerede? Zerreden kürelere kadar her şeyin sahibi ve idarecisi sonsuz kuvvet, ilim, hikmet ve rahmet sahibi bir Allah’a inanıp güven ve huzur içinde yaşayan mü’minin hâli nerede?
Demek cesaret, güven, huzur gibi bütün güzelliklerin kaynağında iman ve tevekkül var. Korkaklık gibi bütün kötülüklerin kaynağında da küfür ve inançsızlık var.
Dipnot:
1- Feyzü’l-Kadir, 6:149.
2- Sözler, 23. Söz, 3. Nokta.
28.01.2009
E-Posta:
[email protected]
|