Bir hadis-i şeriflerinde Sevgili Peygamberimiz (asm) bütün mü’minlerin hayırlı olduklarını, ancak kuvvetli mü’minin zayıf mü’minden daha hayırlı olduğunu1 bildirir.
Sonsuz kudret, ilim, hikmet ve güzel isimlerin sahibi Cenâb-ı Hakka dayanan bir insan, orduya dayanan askerin kuvvet kazanması gibi hiçbir şeyle kıyas edilmeyecek derecede büyük bir kuvvet kazanır. Bu bağlılıkla küçücük bir karıncanın firavunun sarayını tepesine çökerttiğini, bir sineğin Nemrud’u geberttiğini, buğday kadar küçücük bir çam tohumunun metrelerce boyundaki koca çam ağacını netice verdiğini biliyoruz.
Kur’ân, bir âyetinde, “Gevşemeyin ve üzülmeyin. İnanıyorsanız üstünsünüz”2 buyururken bize bu kuvveti, üstünlüğü hatırlatmaz mı?
Demek inanmak bizatihî üstünlüktür. O halde mü’min hem kuvvetli, hem üstündür, bunu bütün zerreleriyle hissetmek ve öyle olmak zorundadır. Daha açıkçası bu kuvvet ve üstünlüğü fiiliyata dökmek, pratiğe yansıtmak, gereklerini yerine getirmek zorundadır.
Âyet ve hadisler bunun ölçü ve prensiplerini vermektedir.
Mü’min yaratılışı icabı zayıf olabilir, ama bu güçlü ve üstün olmasına engel olmaz.
Mü’min, zayıf olsa da bedenen güçlü olacak; sağlığına dikkat edecek, zararlı alışkanlıklardan uzak kalacak, mümkün olduğunca faydalı besinlerle beslenecek; soğuğa, sıcağa, sağlık kurallarına dikkat edecektir.
Mü’min, kalben kuvvetli olacak, kalbine kökleştirdiği imanla hayatın her türlü zorluklarına karşı göğüs gerecek, imanını ibadetle destekleyerek, güzel ahlâkla besleyerek kuvvetli olacaktır.
Mü’min, ruhen güçlü, iradesi kuvvetli, moral gücü yüksek, metin, cesur, kararlı, soğukkanlı olur. Onun için de olaylar karşısında yılmaz, yıkılmaz, bıkmaz.
Kuvvetli mü’minin daha başka özellikleri de var. Bunun üzerinde de İnşaallah bir sonraki yazımızda duralım.
Dipnotlar:
1- Müslim, Kader: 34; İbni Mace, Mukaddime: 10; Zühd: 14.
2- Âl-i İmran Sûresi: 139.
20.01.2009
E-Posta:
[email protected]
|