Amerika Birleşik Devletleri’nin seçilmiş başkanı Barack Obama, yarın yapılacak görkemli törenlerle ABD başkanlığını resmen halefi Bush’tan devralacak. Barack Obama’nın görev başına geleceği 20 Ocak tarihi, ne yazık ki ABD’nin en birinci müttefiki İsrail’in Gazze’de yaptığı ve insanlık tarihine eşi görülmemiş zulümlerden biri olarak geçecek olayların hemen akabine rastgeldi. 1250 dolayında Gazzelinin şehit olduğu, 5-6 bin dolayında insanın yaralandığı, yüzlerce masum kadın, çocuk ve erkeklerin öldürüldüğü bu savaşa ABD Başkanı Barack Obama’nın görevi devralmasından 48 saat önce tek taraflı ateşkes ilân edilerek ara verilmesi ise manidardı.
İsrail’in, insanlık ayıbına bütün tepkilere rağmen devam etmesi, Obama öncesi dönemde Filistinlilere son ve sıkı bir darbe vurmak istemesi şeklinde yorumlanıyordu. Aslında Obama görevi devralmadan hemen önce tek yanlı bir ateşkes ilân edilmesi bu yorumları bir bakıma haklı çıkarıyor denilebilir. Çünkü Dışişleri Bakanımız Ali Babacan’ın da belirttiği BM’nin uyarılarına rağmen İsrail’in bazı ülkelerden yüz bulduğu -ki burada ABD’yi kastediyor- gerçeği, Obama döneminde bu şekilde devam etmeyecektir. Yani Barack Obama döneminde İsrail, en büyük müttefiki ABD’yi Bush dönemindeki kadar arkasında veyahut yanında bulamayacaktır. Bunun farkında olan İsrail, Obama’dan önceki son dönemde, hazır İsrail’de seçim dönemi de yaklaşmışken böylesi bir zulmü Filistinlilere reva gördü.
Peki gerçekten Obama döneminde İsrail, ABD’den eskisi gibi yüz bulabilecek midir? Amerikan tarihi boyunca ve özellikle de Bush döneminde İsrail’in bir çok zulmü hep ABD desteğiyle yaptığı aşikârdır. Birleşmiş Milletler gibi uluslar arası bir kurum bile ABD’nin baskıları ve etkinliği yüzünden zulümlere sessiz kalıyordu. Zira BM’nin yapısı gereği daimî üyelerden biri olan ABD bir çok yaptırıma engel olabiliyordu. Ancak Obama döneminde ABD’nin Bush dönemindeki kadar İsrail’e karşı hoşgörülü olacağını tahmin etmiyorum. En azından temennim ve beklentim bu yönde. Bu bakımdan ABD’nin BM temsilcisi Zalmay Halilzad’ın da görev süresinin dolmuş olması ve son toplantısına geçtiğimiz günlerde katılıp BM’ye veda etmesi de olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Şimdi, 58 yaşındaki Zalmay Halilzad’ın yerini alacak 45 yaşındaki Susan Rice’ın, ABD’nin yeni BM Daimî Temsilcisi olarak yakında göreve başlaması bekleniyor. BM’deki bu kan değişikliğinin Obama dönemindeki politika değişikliklerinin habercisi bir gelişme olmasını ümit ediyorum.
Kimileri Barack Obama hakkında erken yargılara varabiliyor. Özellikle Gazze konusunda sessiz kalması kimileri tarafından “hayal kırıklığı” olarak karşılandı. Ancak ben iki cihetten bu yargıları haksız buluyorum. Birincisi Barack Obama henüz ABD Başkanı değil. ABD adına konuşma yetkisi halihazırda Bush’a aittir. Dolayısıyla Obama’yı sessiz kalmakla suçlamak gibi bir yargıya varma hakkımız yok. İkincisi ve daha önemlisi ise, Barack Obama’nın henüz yetkileri eline almadan, herhangi bir yaptırım gücü olmadan konuşmasının Gazze’ye ne faydası olabilirdi? Bilâkis sadece konuşmakla kalacak ve görevi devraldığında, kartları eline aldığında daha etkili olma şansını ve kredisini önceden badı heva sözlerle harcamış olacaktı. Tıpkı şu anda dünya liderlerinin takındığı tavırlar gibi... Onlar, ellerinde yetkileri ve güçleri olmasına rağmen sadece konuşmakla kalmış ve dünyada Venezüela ve Bolivya dışında İsrail’e yaptırım uygulayan başka ülke ve liderler olmamıştır. Bu liderler arasında Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı da saymak mümkündür. Zira her ne kadar Yemenlilerin çok hoşuna gitse de, Başbakan’ın İsrail’e karşı somut bir yaptırım yoluna gitmediği ve sadece naralar atmakla yetindiği gün gibi ortadadır. Evet bize Obama’nın daha görevi devralmamışken konuşması değil, görevi devralınca çözüme yönelik yaptırımlarda bulunması gerekmektedir. Bu sebeple de Obama’ya görevinin ilk dönemlerinde ve hatta ilk bir yılında biraz zaman verilmeli ve gücü ve yetkiyi elinde bulundurma fırsatı tanınmalıdır. Zira iktidar olmakla, muktedir olmak aynı şeyler değildir. Bunu biz Türkler çok iyi biliriz.
Netice itibariyle 20 Ocak’tan sonrası için umut taşıyabiliriz. ABD’deki güçlü İsrail lobisine ve ekonomik baskılara rağmen yeni başkan döneminde daha barışçıl bir dünya neden olmasın? Bu bakımdan da Obama’nın işi herkesten zor. Dileriz ki bu umutları boşa çıkarmaz.
19.01.2009
E-Posta:
[email protected]
|