"Gerçekten" haber verir 19 Ocak 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Lahika

Hadis-i Şerif Meâli

Zafer sabırla beraberdir. Kurtuluş sıkıntıyla beraberdir. Her güçlüğün yanında bir de kolaylık vardır.

Câmiü's-Sağîr, No: 9318.

19.01.2009


İslâmiyet zemin yüzünü pisliklerden temizleyecek İnşaallah

—(Dünden devam)—

edim: “Devletler, milletler muharebesi, tabakat-ı beşer muharebesine terk-i mevkî ediyor. Zira beşer esir olmak istemediği gibi, ecîr olmak da istemez. Galip olsaydık, hasmımız ve düşmanımız elindeki cereyan-ı müstebidaneye, belki daha şedîdâne kapılacak idik. Halbuki o cereyan hem zalimâne, hem tabiat-ı âlem-i İslâma münâfi, hem ehl-i imânın ekseriyet-i mutlakasının menfaatine mübayin, hem ömrü kısa, parçalanmaya namzettir. Eğer ona yapışsaydık, âlem-i İslâmı fıtratına, tabiatına muhalif bir yola sürükleyecektik.

“Şu medeniyet-i habise ki, biz ondan yalnız zarar gördük. Ve nazar-ı şeriatta merdud ve seyyiâtı hasenatına galebe ettiğinden, maslahat-ı beşer fetvâsıyla mensuh ve intibah-ı beşerle mahkûm-u inkıraz, sefih, mütemerrid, gaddar, mânen vahşî bir medeniyetin himayesini Asya’da deruhte edecektik.”

Meclisten biri dedi: “Neden şeriat şu medeniyeti* reddeder?”

Dedim: “Çünkü, beş menfî esas üzerine teessüs etmiştir. Nokta-i istinadı kuvvettir. O ise, şe’ni tecavüzdür. Hedef-i kastı menfaattır. O ise, şe’ni tezahumdur. Hayatta düsturu, cidaldir. O ise, şe’ni tenazudur. Kitleler mabeynindeki rabıtası, âhari yutmakla beslenen unsuriyet ve menfî milliyettir. O ise, şe’ni böyle müthiş tesadümdür. Cazibedar hizmeti, hevâ ve hevesi teşcî ve arzularını tatmin ve metalibini teshildir. O hevâ ise, şe’ni insaniyeti derece-i melekiyeden, dereke-i kelbiyete indirmektir. İnsanın mesh-i mânevîsine sebep olmaktır. Bu medenîlerden çoğu, eğer içi dışına çevrilse, kurt, ayı, yılan, hınzır, maymun postu görülecek gibi hayale gelir.”

* Bizim murâdımız, medeniyetin mehâsini ve beşere menfaati bulunan iyiliklerdir. Yoksa, medeniyetin günahları, seyyiatları değil ki, ahmaklar o seyyiatları, o sefahetleri mehasin zannedip taklit edip, malımızı harap ettiler. Medeniyetin günahları, iyiliklerine galebe edip, seyyiâtı hasenatına racih gelmekle, beşer iki Harb-i Umumi ile iki dehşetli tokat yeyip, o günahkâr medeniyeti zîr ü zeber edip öyle bir kustu ki, yeryüzünü kanla bulaştırdı. İnşaallah, istikbaldeki İslâmiyetin kuvvetiyle, medeniyetin mehasini galebe edecek, zemin yüzünü pisliklerden temizleyecek, sulh-u umumîyi de temin edecek. (Müellif-i muhteremi sonradan ilâve etmiştir.)

Sünûhat, s. 57-59, (yeni tanzim, s. 138)

Lügatçe:

muharebe: Savaş.

tabakat-ı beşer: İnsan tabakaları, sosyal tabakalar.

terk-i mevkî: Yerini terk etmek.

ecîr: Ücretle çalışan, ücretli, işçi.

cereyan-ı müstebidane: Müstebitçe haraket, zorla yapılan hareket.

şedîdâne: Şiddetle.

tabiat-ı âlem-i İslâm: İslâm âleminin yapısı.

münâfi: Zıt, ters, aykırı.

ekseriyet-i mutlaka: Kesin çoğunluk.

mübayin: Başka türlü, ayrı.

fıtrat: Yaratılış.

medeniyet-i habise: Pis, çirkin, kötü medeniyet.

nazar-ı şeriat: Şeriata göre, şeriatta.

merdud: Reddolunmuş, kovulmuş.

seyyiât: Seyyieler, fenalıklar, kötülükler.

hasenat: Güzellikler, iyilikler.

maslahat-ı beşer: İnsanın faydasına olan işler, şeyler.

mensuh: Hükmü kaldırılmış, nesholunmuş.

intibah-ı beşer: İnsanlığın uyanışı.

mahkûm-u inkıraz: Sönmeye mahkûm.

sefih: Süse, gösterişe, zevk ve eğlenceye aşırı düşkün olan.

mütemerrid: İnatçı.

deruhte: Üstüne alma, yüklenme.

mehâsin: Güzellikler, hüsünler, iyilikler.

sefahet: Yasak şeylere, zevk ve eğlenceye aşırı derecede düşkünlük.

racih: Üstün.

Harb-i Umumi: Dünya savaşı.

zîr ü zeber: Altüst, karmakarışık, darmadağın.

sulh-u umumî: Dünya barışı.

menfî: Olumsuz.

teessüs: Kurulma, teşekkül etme, oluşma.

nokta-i istinad: Dayanak noktası.

şe’n: Özellik, yapı, istidat.

hedef-i kast: Asıl varılmak istenen maksat.

tezahum: Birbirine sıkıntı verme.

cidal: Mücadele, ateşli konuşma, tartışma.

tenazu: Çekişmek, birbiriyle uğraşmak.

mabeyn: Ara, aralık, iki şeyin arası.

âhar: Başka, diğer.

unsuriyet: Irkçılık.

tesadüm: Çarpışma.

Bediuzzaman Said Nursi

19.01.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır