Başlıktaki ifade İslâmî bir ölçü. Kadere imanın bize kazandırdığı en büyük faydalardan biri bu tesellidir. Beklenmedik bir olayla karşılaşan insan kadere imanın gereği olarak isyan ve şikâyete girmeden sabır ve tahammülle karşılayıp üzüntüden kurtulur.
Çünkü o bilir ki kâinatta hiçbir olay tesadüfen, kendi kendine olmaz. Her şey Allah’ın izni ve kontrolü altındadır. Onun için bir şey elinden çıkıp zarar etmiş veya kaybetmişse mahzun olmaz. Bunu Allah’tan bilir ve kaybettiği şeyin sadaka hükmüne geçtiğine inanır.
Onun içindir ki Mesnevî-i Nuriye’de, “İmana gel ki, elemden emin olasın. Kadere teslim ol ki, selâmette kalasın”1 denilir. “Kadere iman eden, kederden kurtulur” ölçüsünü de hatırlatan Bediüzzaman Hazretleri, sıkıntı ve elemlerin mânevî lezzetler ve uhrevî sevaplar kazandıracağına dikkat çeker2 ve “Zahirî mûsibetler altında ve neticesinde, inayet-i İlâhiyenin çok tatlı neticeleri var. ‘Umulur ki hoşlanmadığınız birşey sizin için hayırlı olabilir’3 çok kat’î bir hakikati ders veriyor”4 der.
Mü’min bazan nimetle, bazan da mûsibetle imtihan olunur. Nimet şükrü gerektirirken mûsibet de sabır ister. Resûl-i Ekrem’in (asm) bildirdiğine göre, Rablerine kavuşuncaya kadar günahları bulunduğu müddetçe mü’minlerin başından mûsibetler eksik olmaz.5
Mûsibetlerin bildiğimiz veya bilmediğimiz nice hikmetleri vardır. Her şeyden önce hayat mûsibetlerle, hastalıklarla yaratılış maksat ve hikmetini, üzerine yüklenen görevleri üstlenir, günahlardan arınır, olgunlaşır, kuvvet bulur, yükselir, meyvelerini verir.
Bu meyvelerden bir kısmı hadis-i şeriflerde belirtildiğine göre mü’minin başına gelen bir yorgunluk, bir üzüntü hatta ayağına diken batması hatalarına keffaret olması demektir.6
• Allah bir kimsenin hayrını dilerse günahlarını silmek ve derecesini yükseltmek için onu musibetlere uğratır.7
• Mükâfat mûsibetin büyüklüğü ölçüsündedir.8
• Monoton istirahat döşeğindeki bir hayat sırf hayır olan varlıktan çok bütünüyle şer olan yokluğa yakındır ve ona gider.9
Daha nice sır ve hikmetleri bulunan mûsibetleri tabiî insan istemez, istemeyecektir de. Ama geldiğinde de bunun bir imtihan olduğunu düşünüp sabır ve tahammülle karşılayacak ve üstesinden gelmeye çalışacaktır.
Dipnotlar:
1- Mesnevî-i Nuriye, s. 96.,
2- Emirdağ Lâhikası, s. 73.,
3- Bakara Sûresi: 216.,
4- A.g.e.., 5- Fethu’r-Rabbanî, 19: 127 (Hadis no: 2.)
6- Riyazü’s-Salihin ve Terc., 1:68 (Hadis no: 37; Buharî ve Müslim’den.), 7- A.g.e.,1:69 (Hadis no: 38; Buharî’den.), 8- A.g.e., 1:73 (Hadis no: 3943; Tirmizî’den.), 9- Lem’alar, s. 16.
17.01.2009
E-Posta:
[email protected]
|