Trabzon’dan Bekir Bey: “Sıkıntılı zamanlarda Peygamber Efendimiz (asm) kunut duâsı okurmuş. Farklı kunut duâları olduğunu da duydum. Ümmetin sıkıntıda olduğu günümüzde kunut duâsı ile Allah’a sığınmaya çok muhtacız. Gazze için kunut duâsı çağrıları var. Gazze için kunut duâsı okumak istersek nasıl okuyalım? Sabah namazında okunduğunu duydum. Neresinde nasıl okuyacağımızı izah eder misiniz?”
llah’ım, bu ne vahşet, bu ne dehşet, bu ne kin, bu ne canilik, bu ne felâket!
Çıldırmış gibi bomba yağıyor gökten! Bu savaş değil, bu orantısız güç kullanımı da değil; bu düpedüz vahşet, katliâm, gözü dönmüşlük, barbarlık! Savaşta—orantısız da olsa—mertlik vardır, delikanlılık vardır! Vurana vurursun! Elinde silâh tutana silâh doğrultursun! Çocukları, yaşlıları, kadınları, savunmasız insanları vuramazsın, kıramazsın, öldüremezsin, yok edemezsin! Bu hiçbir kitapta yazmaz!
Ey benî İsrail! Ey benî vahşet! Ey vicdanı tefessüh etmiş zalim el! Bu zulmün nerede biter, nasıl sonuçlanır bilinmez. Ama Hazret-i Muhammed’in (asm) bildirdiği gerçeklerdendir ki, seninle Müslümanlar arasında ahir zamanda kıyasıya bir savaş çıkacaktır.
Nitekim Peygamber Efendimiz (asm) bildiriyor ki: “Müslümanlarla Yahudiler arasında kanlı bir harp olmadıkça kıyamet kopmaz. O harpte Müslümanlar galip gelecek ve Müslümanlar Yahudileri tamamıyla kırıp mahvedecek! Hatta onlardan bir Yahudi taş arkasına saklansa bile, taş parçası dile gelerek, ‘Ey Allah’ın kulu! Arkamda bir Yahudi vardır, onu da öldür!’ diyecekdir.”1
Bu savaşın fitilini sen çektin! Ama ne esef vericidir ki, şimdilik sana hadis-i şerifte bildirildiği gibi haddini bildirecek Müslüman yok ortada! Bu gün sana güç kullanan yok! Bu gün seni tokatlayan yok!
Ama unutma! Müslümanlar sabırlıdırlar! Müslümanlar akıllıdırlar! Müslümanlar yolun bir olduğunu, bir ve diri olmaları gerektiğini bilirler! Birbirlerinin dostu ve kardeşi olduklarını bildikleri gün, hakta, hukukta, adalette, fende, teknikte, güvenlikte birbirlerine zahir olmaya, güç olmaya inandıkları gün, kardeşçe ve dostça dirliğe ve birliğe önem verdikleri gün… Onlardan kork! Kork ve bu gün ileri gitme! Çocuk kıyımına bir son ver! Bu çocukların kanı sadece seni değil, dünyayı boğar!
Bu gün bizim elimizden sadece duâ geliyor! Gazze için duâ! Gazze’yi yakıp yıkanlar için bedduâ! Bunu kunut duası şeklinde günlük ibadetimizin içinde yapabiliriz elbet! Yapıyoruz da.
Kunut duâsının başlangıcı şöyle olmuştur:
Hicretin dördüncü senesinde, Ebû Berâ Âmir İbnu Mâlik, Medîne’ye gelip Peygamber Efendimiz’den (asm) Necid’e İslâm’ı yayacak bir hey’et göndermesini ister. Resûlullah Efendimiz (asm) gidecek heyetin can güvenliğinden emin olmadığını söyleyerek heyet göndermek istemezse de, Ebû Berâ’nın bu konuda garanti vermesi üzerine Hz. Peygamber (asm), Kurrâ tabir edilen Ehl-i Suffe’ye mensup 70 kişilik bir hey’eti İslâm’ı yaymak üzere Necid’e gönderir.
Ancak, bu he’yet Bi’r-i Maûne adı verilen yere geldiklerinde Ri’l ve Zekvân kabilelerince pusuya düşürülür ve Amr İbnu Umeyye ed-Damri hariç hepsi şehid edilirler.
Peygamber Efendimiz (asm) bu ihânete son derece üzülür. Hatta Enes b. Mâlik diyor ki: “Resûlullah’ın, Bi’ri Mauna’da şehid edilen ashaba yanıp üzüldüğü kadar hiçbir kimseye, hiçbir şeye yanıp üzüldüğünü görmedim!”
Peygamber Efendimiz (asm) bu ihâneti tezgâhlayan Ri’l ve Zekvân kabilelerine namazda bir ay boyunca kunut okuyarak bedduâ ediyor. İbnu Abbâs (ra) diyor ki, “Resûlullah (asm) tam bir ay boyu, hiç aralık vermeden her namazın peşinde, öğle, ikindi, akşam, yatsı ve sabah namazlarında Kunût yaptı. Şöyle ki: Son rek’ât’te rükûdan doğrulup ‘semi’allahu limen hamideh’ deyince, Süleym aşiretinden Ri’l, Zekvân, Useyye kabîlelerine bedduâ ediyor, namazda kendine uyanlar da âmîn diyorlardı.”2
Hufâf İbnu Îmâ el-Gıfârî’nin (ra) bildirdiğine göre ise, Peygamber Efendimiz (asm) rükû’a gidiyor, sonra başını kaldırıyor ve “Gıfâr kabîlesini Allah mağfiret etsin, Eslem kabîlesine Allah selâmet versin, Useyye Allah’a ve Resûlüne isyan etmiştir. Allahım, Benî Lihyân’a lânet et. Ri’l ve Zekvân’a lânet et” deyip secdeye gidiyordu.3
Kunut duâsının okuma biçimi, hükmü ve önemi üzerinde de İnşallah yarın duralım.
Dipnotlar:
1- Buhari, 8/342; Müslim, Fiten, 82
2- Ebû Dâvud, Salât 345, (1443
3- Müslim, Mesâcid 308, (679).
17.01.2009
E-Posta:
[email protected]
|