Yolunu şaşırmış, Kur’ân’la barışık olmayan felsefeden beslenen II. Avrupa (birinci derecede ABD) Ortadoğu’da, bilhassa Irak’ta, Filistin’de, Lübnan’da, Afganistan’da dehşetli zulümler, işkenceler ve vahşiyâne katliâmlar yapmaya devam ediyor. Bu, vicdan sahiplerinin ciğerlerini parçalıyor.
Zulmü tel’in ederken ve gerekli maddî-mânevî tepkimizi ortaya koyarken kendimize dönüp düşünmeliyiz: Acaba fert veya Müslüman toplum olarak bu vahşetengiz hadiselerdeki payımız nedir? Sürekli kaybettiğimize göre kendi kendimize sormalıyız: Neden? Nerede hata yapıyoruz?
***
Boksörlerden biri sürekli dayak yiyor. İlk raunt sonunda köşesine geldiğinde antrenörü:
“İyisin!” diyor.
İkinci rauntta da yine dayak yiyor; antrenörü yine:
“İyisin, iyisin!” diye teselli ediyor.
Üçünçüsünde de aynı nakarat. Boksör zar zor şöyle der:
“Madem iyiyim de, niye dayak yiyorum?”
***
Bugün dünyanın birçok yerinde sıcak çatışmanın çoğunda Müslümanlar ezilmektedir. Neden bu mûsibetler, depremler, savaşlar, katliâmlar Müslümanların başında? Öncelikle meseleye ferd olarak şu açıdan bakmalıyız:
Eğer benim başıma geldiyse, mutlaka bir suçum vardı, adalet yerini buldu. (Bunu zaten çoğu zaman vicdânen tasdik ederiz)
Eğer diğer din kardeşlerimin başına böyle bir felâket geldiyse, Allah onları imtihan ediyor, diye düşüneceğiz. Öyledir de... Çünkü, kâinatın yaratılmasına sebep olan o nazik, nazenin, hakperest, âdil, paylaşımcı, şefkat ve merhamet timsâli insan, Hz. Muhammed (asm) ve güzide Ashabı, büyük zatlar da pekçok eziyet ve sıkıntılar çektiler. Onlar da imtihan ediliyordu... Ve bu muhakeme ve murakabenin ardından meselenin şu yönlerini de derinden derine düşünmemiz gerekmektedir:
- Haksızlığa karşı sükût etmek, hakka karşı bir hürmetsizliktir.1
- Zalime karşı zaaf göstermek onları tecavüze sevk eder.2
- Zulme rıza zulümdür.3
- Zulme taraftar olmak veya sessiz kalmak, umumî mûsibeti netice verir.4
- Zulümden deniz dibindeki balıklar dahi şikâyet eder.5
- Zulüm içinde bazen adalet tecellî eder.6
- Zulümden kâinat kızar.7
- Zalim Allah’ın kılıncıdır.8
- Mazlûmun âhı, arşa kadar giderken;9 nasıl duymazlıktan gelir, nasıl tepkisiz kalırız?
Dipnotlar:
1- Tarihçe-i Hayat, s. 246.;
2- Mektubat, s. 345.;
3- Emirdağ, 2, s. 145.;
4- Sözler, s. 158.;
5- Emirdağ Lâhikası,-1, s. 32.;
6- Emirdağ, 2, s. 78.;
7- Sözler, s. 160.;
8- Mektûbât, s. 353.;
9- Emirdağ Lâhikası-1, s. 11.
17.01.2009
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|