Masum birini öldürmek bütün insanları öldürmektir
İsrail’in Gazze’deki akıl almaz katliâmı bir kez daha terörün acımasız yüzüyle insanları karşı karşıya getirdi. İsrail’in yaptığı terörizmdir. Bu terörizm karşısında bütün milletler birlikte mücadele etmeliydiler. Çünkü terörizmin ırkı ve milleti olmaz. Bugün terörizmi destekleyenler, yarın terörizmin kurbanı olabilirler.
Bu hâdise üzerine terörizmin vehametini ve acımasızlığını ortaya koymanın gerekliliğine inandığım için bu yazıyı yazdım.
Terör ya da terörizm, siyasal, dinsel ve ekonomik hedeflere ulaşmak amacıyla sivillere; resmî, yerel ve genel yönetimlere yönelik baskı, yıldırma ve her türlü şiddet içeren yolun kullanımıdır.
İslâm; terörün her türlüsünü—kime karşı yapılırsa yapılsın—şiddetle lânetlediğini belirtmiş ve İslâm ahlâkı, insanları barışa, hoşgörüye ve uzlaşıya dâvet etmiştir. Terörizmi sadece kendi tarafına yapıldığı takdirde kınamak, samimiyetsizliktir. Böyle bir yaklaşım, terörle mücadeleyi zayıflatacaktır. İslâm ahlâkına sahip olan bir kişinin, terörün her türlüsüyle mücadele etmesi gerekmektedir. Bu fikrî mücadelenin temelini ise, İslâm ahlâkının fiilen ve kâlen (sözle) tebliği oluşturmaktadır. Bu ahlâkın insanlara kazandırdığı sevgi, şefkat, merhamet, tevazu, ince düşünce, affedicilik, hoşgörü ve adalettir. Bu, aynı zamanda “Allah, barış yurduna çağırır...”1 âyeti gereği, barış ve sevgi dolu bir dünya oluşturma konusunda gayret göstermektir.
Dinden çıkan bir kimsenin tam bir anarşist olacağını Bediüzzaman şöyle ifade eder: “Dini terk edip İslâmiyet seciyesinden çıkan bir Müslim dalâlet-i mutlakaya düşer, anarşist olur, daha idare edilmez.”2
Allah’ın “...yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar...”3 olarak tarif ettiği bu kişilerin, bugüne kadar elde ettikleri tek netice, hem kendi yandaşlarının hem de masum insanların kayıplarını arttırmak olmuştur. Dünyada her yıl binlerce insan terörist saldırılar sebebiyle ölürken, yaralanmakta, ekonomik kayba uğramakta, korku ve tedirginlik içinde hayatını devam ettirmektedir. Terörizmin bilânçosu çok ürkütücüdür. Bu sebeple de bütün insanlığı tehdit eden terörizm tehlikesiyle mücadele etmek, âciliyetli ve gereklidir.
Dünya üzerinde yaklaşık 500 terörist grup olduğu tahmin edilmektedir. Bu terörist gruplar arasında uyuşturucu, silâh ve fuhuş trafiğini kontrol eden uluslar arası suç şebekeleri, yeraltı örgütleri, marjinal oluşumlar, sapkın tarikatlar ve sözde din adına eylemlerde bulunan çeşitli radikal gruplar bulunmaktadır. Birçok terörist örgüt, kendi ülkesi sınırları içinde faaliyet gösterirken, bir kısım örgütler, düşman olarak nitelendirdikleri ülkeleri ya da ses getireceğini düşündükleri çeşitli merkez noktaları ve kişileri hedef olarak seçmektedirler.
İslâm dinine göre suçsuz bir insanı öldürmek çok büyük bir günahtır ve masum bir insanı öldüren kişi, bütün insanları öldürmüş gibidir: “... kim bir cana kıymamış veya yeryüzünde fesat çıkarmamış birisini öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibidir...”4
Yahudilik ve Hıristiyanlık gibi diğer dinlere baktığımızda, aslında terör ve anarşinin onlarda da yasak olduğunu görürüz. Örnek vermek gerekirse:
“Yaramaz adam şer çukurunu kazar; ve onun dudaklarında sanki yakan ateş vardır. Eğri adam kavga salar ve çekiştirici adam yakın dostları ayırır. Zorba adam arkadaşını ayartır ve onu iyi olmayan yolda yürütür...” (Süleyman’ın Meselleri, Bap: 16, 27-32)
Eski Ahit’te, insanlara zarar vermemekle, cinayet işlememekle, insanlar arasında adaletle hükmetmekle, haksızlık yapmamakla ilgili de pek çok emir bulunmaktadır:
“Katletmeyeceksin. Zina etmeyeceksin. Çalmayacaksın. Komşuna karşı yalan şehadet etmeyeceksin. Komşunun evine tamah etmeyeceksin...” (Çıkış, Bap 20, 13-17)
“Hükümde haksızlık etmeyeceksin... Kudretlinin hatırına itibar etmeyeceksin ve komşuna adaletle hükmedeceksin... Öç almayacaksın... Komşunu kendin gibi seveceksin...” (Levililer, Bap 19, 15-18)
“Allah’ın miras olarak sana vermekte olduğu memleketinin içinde suçsuz kan dökülmesin ve senin üzerine kan olmasın.” (Tesniye, Bap 19, 10)
Dipnotlar:
1- Yunus Sûresi, 25.
2- Nursî, Said; Emirdağ Lâhikası, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-1994, s.20.
3- Rad Sûresi, 25.
4- Maide Sûresi, 32.
|
HALİL ELİTOK
16.01.2009
|